Ben bu yüzden aşka şükrederim
O beni onarır hep
Bir tek o ayırmıyor insanı insandan
Ölene denk.Ağlarım seve, seve
İnlerim seve, seve
Yeter ki aşk olsun
Katlanırım her şeye seve, seve...ASLAN VE CEYLAN
BÖLÜM 40
"Ben katil değilim... Değilim... Hatırlamıyorum bile, miniciktim."
Minicik bir sesle mırıldanıp arabanın kenarına tutunmaya çalıştı, gözleri kararıyordu. Nazlı annesini çekiştirerek eve sokmaya çalışırken arkadan birisi tarafından kucaklandığını hissetti. Düşmesine ramak kalmışken... Sonrasını hatırlamıyordu...
"Selin!"
Korku ile kucağına yığılan karısına baktı, vücudunun her yeri titriyordu sanki, beyni uyuşmuş gibiydi. Hayatında bu kadar korktuğu başka bir gün daha olmamış gibi yerde dizlerinin üzerinde yatan karısına baktı. Saçlarını okşayıp korku ile tekrar seslendi.
"Selin!"
"Aç gözlerini Selin! Ne oldu?"
En son tablo canlandı gözünün önünde, annesinin ve babasının ona yaptıkları en kötüsü de yapabilecekleri... Korku ile vücudunu araştırmaya başladı. Herhangi bir darp izi olabilir miydi? Yetişememişti! Delirmesine ramak kalmışken gözüne çarpan bir şey olmamasının rahatlığı ile derin bir nefes aldı. İyi ama neden gözlerini açmıyordu?
"Uyan güzelim, yalvarırım..."
Yalvardıkça gözlerinin aralanmasını bekledi, duyardı kendisini biliyordu. Ne yapacağını şaşırmış gibi ellerini saçlarına götürdüğünde yanaklarına eğilip peş peşe öpücükler kondurmaya başladı. Sızlamaya benzer sesler çıkarıyordu, sanki konuşmak istiyormuş da gücü yokmuş gibi dudaklarını kıpırdatıyordu. Buna bile şükredecek haldeyken dizlerindeki kafasını koluna dayayıp kucağına almak için ayağa kakmaya çalıştı. Hastaneye götürmesi gerekiyordu. Eğer ona ya da böğürtlene... Bir şey olursa... Ne yaşayabilirdi, ne de yaşatabilirdi! Hiç getirmemeliydi!
Nasıl bu kadar aptal olabilmişti? Nasıl onu yalnız bırakabilmişti?
"Ali..."
Mırıldandığını duyduğunda arabaya doğru ilerlemeye başladı, kirpiklerinin göz kapaklarına vuran gölgelerine baktı. Aralamaya çalışıyordu.
"Buradayım sevgilim, buradayım aşkım. İyisiniz biliyorum..."
Yoldan geçen bir delikanlıya seslenip kapıyı açmasını işaret etti, açılan kapıdan hızlıca girip karısını yatırdığında hala kapalı gözleri, ağlamaktan ıslanmış yanakları ve sayıklayan dudakları içini yine de rahatlatmıyordu.
Ne olmuştu? Selin'i bu hale getirecek ne yaşanmıştı? Bu kadar sevdikçe nasıl bu kadar sevilmemişti? Pamuklara sarmalayarak bakmak istediği kadın nasıl bu kadar kolay hırpalanabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN ve CEYLAN #Alsel#
FanfictionEline aldığı sarı büyük zarfa baktı... Hayallerini süsleyen, uzun zamandır gelmesini beklediği o gün neden düşlediği kutlama sevincini de beraberinde getirmemişti? Her bitişin yeni bir başlangıcı simgelemesi gerekmiyor muydu? Peki ama neden her şey...