20...
IRMAK
Ben geldim annem...
Dışı kimseyi yakmasa da içi beni yakıyordu...
Amcamın evinde kalmam için artık hiçbir sebep yok görünüyordu. Öğrenmek istediklerime dair hiçbir şey öğrenememiştim. Adam o kadar ketumdu ki annem ve babamla ilgili ağzından bir gram dahi standart bildiğimden başka bilgi alamadım. En önemlisi annemle neden evlenmek istediğini her sorduğumda, onu gerçekten sevdiği cevabına ise hiç inanmadım. Ben annemi bildim bileli, bu adama hem nefretle hem de korkuyla bakardı. Onun gözlerinde bu adama karşı hiç sevgi kırıntısına rastlamadığımdan emindim. Annemi aralarında bir ilişki var, diye suçlamamın sebebi, adamın bize yakınlığından dolayı idi. Amca dediğim adamı geçen süre zarfında o kadar detaylı inceledim ki yanında çalışanlarının bile ondan ödünün patladığına bahse girebilirdim.
Hoş! Ondan bende korkmuyorum desem yalan olurdu...
Yanında kalmaya başladığım ilk günlerde annemin ölümünün onun yüzünden olduğunu yüzüne defalarca haykırdım. O kadar serinkanlıydı ki her seferinde yüz ifadesini hiç değiştirmeden yanımdan ayrılıyor ve en ufak bir cevap bile vermiyordu. Sonraki günlerden bir gün beni yanına oturtarak, benim onun için ne kadar önemli olduğumu ve annemin ölümünden dolayı çok üzgün olduğunu dile getirdiğinde, o sert yüze gene inanmadım. Bununla birlikte Demir'in kafama soktuğu düşüncelere iyice katılmaya başlamıştım. Evet, amcam dediğim adamın sanırım tehlikeli işler yaptığına emindim. Malikanesini mafya tipli adamların koruması beni hala rahatsız ettiği gibi, evinde yaşadığım süre içinde şahit olduğum bazı telefon görüşmeleri de kuşkularımı artırmaya yetmişti.
Demir'in evlilik teklifini kabul ettiğim günün akşamı, amcamdan yalvar yakar kendi evimde kalmak için izin istedim. Naz ve Demet'te bana yardımcı oldu. Ondan kaçacağımı anlamasın diye eşyalarımı orada bıraktım. Nasılsa evimde daha bir sürü kıyafetim vardı. Kızların yanımda kalması şartıyla nihayet kendi evime adım atabildim.
Eve girer girmez annemin odasına koştum...
"Ben geldim annem ben! Küçük, haylaz ve birazda cadı dediğin kızın. Şu an seni burada görmek için inan nelerimi feda ederdim. Ölümü nasıl sana yakıştırdılar, nasıl! Annem ne kadar çok ihtiyacım var sana, bir bilsen..."
Annemle dertleşmem henüz bitmeden Demet yanıma gelerek bana sıkı sıkı sarıldı. Onun hemen arkasında duran Naz'da, aynı eski günlerdeki gibi birbirimize sarıldık, ağlaştık. Daha sonra hep beraber bahçede kahve içmeye çıktığımızda gözlerim hala nemliydi. Kahvem biter bitmez kızlarla daha fazla birlikte olamadım, yalnız kalmalıydım ve hemen bir bahane uydurarak odama geçtiğimde odamın kapısında birkaç dakika derin nefes aldım.
Acaba doğru mu yapıyordum? Demir'le evlenmem erken bir karar mı? Onu çok iyi tanıyor muyum? Yoksa bu bir kaçış mı?
Kendi kendime türettiğim bu sorular tedirginliğimi artırsa da onunla bir ömür geçirmeye doğru yol almamı engelleyecek değildi tabii. Gizlice evde kalan kıyafetlerimden bir bavul yaptım ve saatimin alarmını sabahın beşine kurdum. Kızlara bile bu sabah erkenden Demir'in evine gideceğimi söylememiştim.
Hayır, amacım onlardan gizlemek değil ama olur ya amcama söylemek zorunda kalırlar, düşüncesiyle onlara bir şey söylememeyi daha uygun buldum. O gecenin sonunda ağlamaktan göz kapaklarım o kadar ağırlaştı ki en nihayetinde yastığıma gömüldüm.
Sabaha doğru saat tam beşte alarm çaldığı an gözlerim hemen açılıverdi. Üstümü değiştirir değiştirmez, kızları uyandırmamak adına sessiz adımlarla geceden hazırladığım bavulu kaptığım gibi evden dışarıya attım kendimi. Birden amcamın adamlarını hatırladım ve içimden, "Lanet olsun," dedim. Ama neyse ki gördüğüm görüntü karşısında bir 'oh' çektim. Amcamın bekçileri resmen arabanın içinde horul horul uyuyor gibiydiler. Bavulumu sürüyerek ses çıkmasın, diye elimde taşıyıp koydum arabaya ve hemen arabama bindiğim gibi oradan hızlıca uzaklaştım. Bu saatte bile arabalarla dolmaya başlayan İstanbul caddelerinden geçtikten sonra Demir'in evine vardığımda saat altıyı gösteriyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASA DIŞI/ Raflarda
ActionYasadışıyım! Evet, yanlış duymadınız! Başlangıcı olan ama sonu belli olmayan biriyim... Buraya çok uzun yoldan geldim! Bundan sonrasında, daha uzun bir yolum olduğunu çok iyi biliyorum... Ne için mi? Tek bir amaç için!!!! --- Ruhu acıyla güçlenmiş b...