Keyifli okumalar :)) Bu arada medyada gif var, geçen bölüm açılmıyordu. umarım hallolmuştur.
ON YIL ÖNCE
"Tehlikedesin."
"Kızım kaç buradan."
"Murat'ı bul."
Annesinin bu dünyaya gözlerini kapamadan hemen önce söylediği son kelimeleriydi bunlar.
"Tehlikedesin."
"Kaç!"
"Murat'ı bul."
Başının arkasına aniden saplanan şırınganın neden olduğu sarsıntı yüzünden geçirdiği baygınlıktan hemen önce duyduğu son kelimelerdi.
Annesini son görüşüydü.
Burnunun direğini sızlatan bu koku da neydi? Ölümün kokusu mu? Acının mı? Kokunun nedeninin ne olduğunu bilmiyordu ama annesinin o muhteşem lavanta kokusunu bastırmıştı.
Kan. Annesinin kanı. Bu da onun kokusu sayılır mıydı? Lavanta kadar taze ve muhteşem kokmasa da bu da annesine ait bir koku değil miydi?
Duyu organlarının tamamı işlevselliğini kaybetmeye başladığında artık annesinin kan kokusu bile yoktu.
Onu görmüyordu. Sesi de kesilmişti zaten. Ama konuşsa da duyamazdı ki. Dokunamıyordu da. Bütün gücü tükenmiş gibiydi. Tamamen kendinden geçtiğinde artık geride hiçbir şey kalmamıştı.
Derin bir sessizlik sadece birkaç saniyeliğine her şeyi yok etti sanki. Birkaç saniye hiçbir şey duyulmadı. Gömüldüğü karanlıktan kurtulmayı başaran bir ruh serbest kaldı. Geride bıraktığı özgür bir ruhun onun özgürlüğünün kanatları altında bir esarete kurban edileceğinden habersizdi.
Bir anne öldü. Bir anne bu hayata ait tüm varlığını, tek yaşama sebebini burada, annesiz bir çocuğun asla kalmaması gereken kapkaranlık bir yerde bırakıp gitti.
Geriye sadece yatak odasında ancak en kıymetli eşyaların konulduğu, gardırobun hemen yanındaki sandığın en altında kızı için ördüğü pembe patikler kaldı. İlk emziği, ilk ayakkabısı, mama önlüğü kaldı.
İlk adımı kaldı.
İlk anne deyişi..
Son kez anne deyişi...
Bir anne öldü. Büyük bir ihtimalle evrenin herhangi bir yerinde bir fırtına çıktı. Bir ağaç devrildi. Yahut bir yıldız kaydı.
Bir anne öldü.
Daha da acısı küçük kız bu ölüme şahit oldu.
***
GÜNÜMÜZ
Koştu. Arkasına her baktığında hiç kimsenin kendisini takip etmediğinden emin olup daha hızlı koştu. Kalp atışları hızlanmaya başlamış, sanki korku bütün vücudunu ele geçirmişti. Susuzluktan kupkuru kesilen ağzında bile korkunun tadı vardı.
On yıldır kaç kere daha yaşamıştı bu deneyimi? Bu cehennem yerden kaçmak için kaç kere daha soluğu kesilene, ciğerleri kendisine isyan edene ve tabii ki hiç beklemediği bir anda yakalanana kadar koşmuştu.
On yıldır deneyimlediği her kaçma girişiminde daha uzağa gidebilmişti. Hep daha uzağa. Her seferinde daha hızlı koşmayı başarabilmişti. Bu sefer yakalanmayacağı ihtimalini nasıl göz ardı edebilirdi. Pes etmeden, vazgeçmeden koşmaya devam etti. Gözünün önüne on yıl önce annesini kanlar içinde gördüğü an geldi. Gözlerini kapattı. O kokuyu duydu yine. Daha da hızlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZELYA
ActionYağan yağmur bedenimin ve ruhumun her zerresine nüfuz ederken nefesim kesilircesine koşmaya devam ettim. Koştukça beni yutan, içine hapseden bir karanlığın içine çekiliyordum. Çekildiğim bu karanlığın içinde beni aydınlatan bir çift okyanus gördüğüm...