"Ateş nasılsın? Seni çok merak ettim. Sokakta da öyle çekip gittin."
"İyiyim Ege. Kusuruma bakma biraz dalgınım bu aralar. Farkındayım senide üzüyorum ama.."
"Ateş bak sana bir şey demek istiyorum. Şeeyy istersen gidip konuşalım Aslı'yla. Hem belki Deniz'e söylemen için yardımcı olur ne dersin?"
"Ya tamamen kaybedersem onu.." diyebildi sadece. Gerisi boğazda düğümlenen sözcükler...
Haftasonu Aslı ve Deniz bir şeyler yapmak için dışarı çıkmışlardı. Aslı Ateş'in bu haline dayanamayıp bir şeyler anlatmaya çalışıyordu yakın arkadaşı Deniz'e. Deniz ise pür dikkat onu dinliyor ve bir şeyler sezmeye çalışıyordu. Ateş ve Ege yolda karşılaşmıştı onlarla. Ateş parlayan gözlerle Deniz'in güzelliğini izliyor, konuşulanları duymuyordu bile. Aslı, Ege ve Ateş'e onlarla gezebileceklerini söyledi. Deniz konuşmaya dahil olmuyor, sessizce söylenenleri dinliyor hafiften gülümsüyor ve kafasını olumlu yönde sallıyordu. Gezip beraber biraz vakit geçirdikten sonra hepsi evilerine dağılmıştı. Biraz da olsa onunla vakit geçirdiği için rahatlamıştı Ateş. Sonunda pazartesi olmuş okul vakti gelmişti. Ateş sevdiği kızı görmek için sabırsızlanıyor, çabucak yola çıkmış okula doğru hızlı adımlarla ilerliyordu. Nihayet gelmişti okuluna. Deniz bir elinde defteriyle bahçede zilin çalmasını bekliyordu. Ateş ise okulun bahçesine girer girmez dikmişti gözlerini Deniz'e. Bu da sevdasına dahil olmalıydı ki nerede ve ne kadar uzakta görürse görsün hemen tanırdı onu. Adetâ onu büyülüyor ve kendine çekiyordu Deniz'in güzelliği. Onu, odaklanmış bir biçimde izlerken çalan zil sesiyle irkildi birden. Sakince ilerleyerek girdi sınıfa. Öylece oturuyor, en yakın arkadaşı Aslı'yı bekliyordu güzel kız Deniz. İlerledi bizimkisi sırasına doğru.
Sevdiği kızın ettiği tebessüm karşısında çok mutlu olmuştu. Kim bilir karşılık alsa ne olacaktı?
Oturdu yerine ve beklemeye başladı, dersin başlamasını. Dalmıştı yine, karşısında ki güzelliğe. Sonunda Aslı geldi. Oturdu, derse başlandı. Herkes derse odaklanmıştı, Ateş hariç. Bizim sevdalı delikanlı hâlâ izliyordu sevdiceğini. Acaba öğrense ne derdi? Diye geçirdi içinden. Yine de cesaret edemedi söylemeye. Bekliyordu. Evet evet doğru zamanı gelecekti söylemenin. Bunu bekleyecekti delikanlı. Kararlıydı beklemekte. Öyle olması gerekliydi...