Bölüm 97 -Enerji çalmak 4

1.3K 173 10
                                    

Surun Batı kısmı...

Birden fazla büyüyle bir seviyesi savunmacı Gölge'ye doğru atıldı. Gölge saldırının geldiğini zaten görmüştü ve düşmanlar ona saldırdıkları vurdukları tek şey Gölge'nin geride bıraktığı bir ışık oyunu oldu. Gölge'nin zırhı onu bir çok yeteneğini artırıp aynı anda kullanabilmesini sağlıyordu. Gölge adına yakışır şekilde onca askerin arasında kaybolmayı başardı. 

Büyüle bir seviyesi askerlerden bir tanesi bir anda karnına saplanmış garip bir ağrı yüzünden elini karnına götürdü. Elbette Gölge oradaydı ve eli adamın karnından çıkmıştı. Gölge onu bırakıp başak bir büyüle bir askere atıldı. 

Asker dev bir ateş büyüsüyle Gölge'yi vurdu. Asker tam umutlanmışken alevlerin içinden yüksek hızla ona doğru fırlamış olan figür yüzünü eliyle yakaladı. Gölge'nin ellerindeki sivri uçlar rakibinin beynine girdi ve Gölge'nin elini sıkmasıyla kafasının ön bölümü tamamen parçalanıp açıldı.

Gölge'nin zırhı güçsüz askerleri sürekli öldürmesiyle elde ettiğinden çok daha fazla güç elde etti. Hatta çevresine doğru siyah renkli zehirli dumanlar yaymaya başladı. Bu süreçte Gölge düşmanlarıyla savaşmaya devam etti. Düşman tekrar takviye istese de destek bir süre gelmedi.

...

Surun Doğu kısmı...

Hisar şehrinin büyüyle bir seviyesi askerlerden oluşan bir birliği ruh dokunuşu seviyesindeki komutanlarıyla birlikte surlara çıktı. Saniyeler içinde kalkanın dış hattını ele geçirdiler ve Hisar askerleri sürekli bölgeye doluyordu. Savunma olabildiğince hızlı şekilde bölgeyi destekledi. Büyüyle bir seviyesi savunmacıların yanında ruh dokunuşu seviyesi iki kişide vardı. Hisar bir süre geriye itildi ve neredeyse surun üstünden itilecekken Hisarın ikinci desteği olay yerine geldi. Savaş giderek kızışmaya başladı.

İki tarafta askerlerini bölgeye yollamaya başlamıştı. Hisar karşı tarafın koz kartını ortaya çıkaramadığı için karşı tarafla eşit eşleşecek askerlerden fazlasını yollayamadı. Henüz karşı tarafı köşeye kıstırmak istemiyorlardı. 

Hisar bir yandan Kuzey ve Güney surlarına büyüyle bir seviyesi askerler yolladı. Batı kısmında Gölge'nin oluşu sebebiyle destek askeri göndermenin ona destek olamayacağını hatta yük olacağını fark etmişlerdi. Batıdaki ilk saldırıda sura çıkmayı başaran Hisar askerleri komutanların emriyle çekilmek zorunda kaldı. Desteğin gelmemesi ve Gölge'nin çevreye yaydığı garip siyah duman onları da etkilemeye başlamıştı.

...

Gölge'nin çevresinde sadece düşman askerleri kaldı. Büyüyle bir seviyesi askerler kendilerini ona karşı savunmaktan fazlasını yapamaz hale geldiler. Kendilerini savunabilmelerinin tek sebebi ise kalkanın varlığıydı. Tehlike hissettikleri gibi kalkanın arkasına geçiyorlardı ve tehlike geçince geri çıkıyorlardı. Elbette burada tehlike Gölge'ydi. Gölge kalkandan geçtiği anda zırhını kaybedeceği için kalkanın dışındaki askerlere saldırmaya devam etti. 

Bir süre sonra tüm askerler kalkanın arkasına çekildi. Dışarıda kalan tek düşmanları vardı ve oda kalkanın arkasına geçemiyordu. Bu  sebeple kalkanın arkasında durmanın daha akıllıca olacağına karar verdiler.

Gölge bu olayı fark edince sadece gülümsedi. Düşman gittiğine göre kalkanı kırmak için planına başlayabilirdi.

Gölge kalkana doğru ilerlemeye başladı. Kalkanın içindeki tüm askerler bu hareketin sonucunda korktu ve savaş için pozisyon aldı. Akıllarında kalkan bile bu canavarı tutamazsa ne yapacakları dönüyordu. 

Gölge kalkanın karşısına gelince durdu. Kalkanın arkasındaki büyüyle bir seviyesi bir savunmacı onu görünce gülüp konuşmaya başladı.

''Ne oldu içeri girmeye korkuyor musun? Merak ediyorum üstündeki o şey kaybolunca ne kadar cesur olabileceksin?''

Tüm askerler karşılarındaki şeyle dalga geçmenin onları rahatlatacağını fark ederek kalkanın içinden hakaretler etmeye başladılar. Aralarından bir şarlatan öne çıkıp donunu indirdi ve Gölge'ye arkasını dönerek hakaret etmeye başladı tüm askerler bu olana gülmeye başladı. Bu sırada Gölge kılıcını bir anda kalkanın hemen dibinde duran adama doğru sapladı.

Adam ve ordu bu hareket sebebiyle bir anda sustu. Kalkanın hemen içindeki dalga geçen adma bile korkup gözlerini kapatmıştı. Ama beklediği ölüm gerçekleşmedi. Gölge'nin kılıcı da enerjiden oluşmuştu ve doğal olarak kalkanı geçemedi. Kalkana değen yarısı kalkanda siyah bir iz bırakarak kaybolmuştu. Gölge hala kılıcını sapladığı pozisyondan oynatmadan duruyordu.

Ha ha ha ha...

İçerideki askerler hep bir ağızdan olana ve kalkanın içindeki korkağa gülmeye başladılar. Aslında her biri kılıcın kalkanın içine girememesiyle rahatlamışlardı. Eğer dışarıdakinin zırhı bir büyülü eser olsaydı ve kalkandan geçseydi bu her birinin ölümü anlamına gelirdi. Bu gerilimi atmak için kendi adamlarıyla bile dalga geçtiler.

Her biri gülüp eğlenirken bir anda bazı kişiler susmaya başladı. Sessizlik hızla grup içinde yayıldı. Büyüyle bir seviyesi askerler hızla yay ok vb. getirilmesi için talimatlar vermeye başladılar.

Bunun sebebi ise basitti. Kalkan bir anda büyük miktarda enerjiyi buraya odaklama ihtiyacı duymuştu. Bununla birlikle karşılarındaki rakipten korkunç bir enerji hissetmeye başlamışlardı. Rakipleri gerçekten de kalkanı zorlayacak bir saldırı yapmıştı ve saldırıya devam ediyordu. Kalkanın buna dayanacağına güvenseler bile enerji stokları sonsuz değildi bu şekilde uzun süre devem ederse sonunda kalkan kırılırdı. Dışarıya çıkamadıkları ve destekte gelmediği için uzaktan fiziksel silahlarla saldırma kararı aldılar. En başında kalkanın surun yarısını kaplamasının sebebi birisinin dışarıdan sürekli kalkana saldırıp enerji kaybettirmesini önlemekti.

Gelen oklar. Dev ok atıcılar hızlıca kuruldu. Bu sırada Gölge'nin yaptığı zırh enerjinin geliş hızına yetişemedi ve Gölge'nin fazla enerjiyi atmaktan başka şansı kalmadı. Kendisi de bir yandan enerjiyi özümsüyordu ama onun emdiği hız zırhın 10da 1i kadar bile değildi. Gölge enerjiyi boş yere bırakmak istemedi ve karanlık sise çevirip salmaya karar verdi.  Karanlık sis kılıcı ve zırhına benzer bir etkiye sahipti, sadece gücü daha azdı. 

Oluşan karanlık sis kalkana temas edip kendisini bir miktar çoğaltmayı bile başardı. Ne yazık ki bu sisin bir sınırı vardı ve her çıkan parça en fazla 4 e katlanabiliyordu son çıkan sisin enerji ememe özelliği kayboluyordu. Bu sis başkalarına temas ederse onu zehirleyecek zehirli bir sisten fazlası olmuyordu. İlk başta sisin yapılış amacı insan bedenine girip kendini çoğaltıp zehre dönüşmek olduğu için bundan fazlasını istemek garip olurdu. Ayrıca sisin etkisiyle ölenlerin bedenleri ve ruhları zırh tarafından emilebilir hale gelmiş oluyordu.

Gölge (Suçluların Kabusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin