Palavra Nedir? Niçin Atılır?

20.7K 1.2K 634
                                    

Not: Bu kitap, edebi kaygılar gözetilmeden yazılmıştır.

0.0

Palavra Nedir? Niçin Atılır?

🔮

Size bir palavradan bahsedeyim mi?

Yazarlar kitaplarının ilk paragraflarında 'Birazdan hayatı değişecekti.' cümlesini, tamamen klişe ve palavra olduğunu bile bile yazmışlardır şimdiye kadar. Neyse ki benim gibi mükemmel bir yazarla tanıştınız. Şimdi size bu cümlenin gerçek hayattaki karşılığını yazacağım.

Hayatımız değişmez, aptallar. Hayatımız birileri tarafından sikilip atılır. Ya da çok şanslıysak, talih kuşu tepemize sıçmışsa hayatımız yanıp küllerinden doğar. Peki bu iki önermenin arasındaki fark nedir?

Eğer ünlü bir futbol kulübüne transfer olmak üzereyken talihsiz bir kaza sonucu sağ bacağınızda kalıcı sakatlık kalmışsa hayatınız sikilmiş demektir. Ya da muhteşem koca adayınızı bulmuşken ve her şey yolunda gidiyorken şirret kaynananızın entrikalarına kurban gitmişseniz de bitmiş sayılırsınız.

Bir de diğer önermeye bakalım.

Herkesin ezdiği fakir çocukken para sıçan bir dedenizin ortaya çıkması demek, küllerinizden doğmak demektir. Ya da aniden gelen muhteşem bir iş teklifi.

Tamam, her şey para ve güç değil.

Hadi ikinci önermeyi biraz daha romantikleştirip birinci önermeyle karıştıralım.

En basit örneğini hepimiz biliyoruz. Aşk. Aşık olmak. Hayatının sikilip atılması, ömründen ömür gitmesi ve küçük bir tebessümde küllerinden yeniden doğmak. Herşeyi içinde barındıran ve aslında hiçbir şeyi kendine dahil etmeyen bu karmaşık kavram 18 yıllık az ve öz hayatıma birazdan dahil olmak üzere.

Ve evet, siktiğimin palavrasını kullanmaya ihtiyacım var.

Hayatım değişiyor, millet.

Benim için gayet normal bir Cumartesi gecesi, anormal şeyler yaşamaya başlamadan önce kendimi odama kapatmış yazı yazıyordum. Yine birileri kalbimi kırmıştı, çok çabuk inciniyor olmama hala kızıyorum. Telefonu tamamen kapatmıştım, insan uzun süre depresyonda kalınca iletişim sağlayan her türlü cihaza tahammülsüz hale geliyor.

Bu arada yaklaşık 3 yıldır depresyondaydım.

'Kimse beni anlamıyor, kendimi kesmeliyim lanet olsun' triplerinde değildim. Ciddi anlamda ağır bir bunalımdaydım ve bunun altında eziliyordum. Şimdi güzel bir açıklama yapmak isterdim de yazsam roman olur be canım. Sadece... Mutsuzluk, krronik bir hastalık misali ruhuma kambur olmuştu.

Yazının ortalarına geldiğim sırada eksik olan şeyin kulaklık ve müzik olduğunu fark edince öğleden beri kapalı haldeki telefonumu açmak zorunda kalmıştım. Ve açtığıma pişman olmuştum.

Yakın çevremde kimsenin bilmediği bir Tumblr hesabım vardı ve bayağı aktiftim. Bir mesaj gelmişti bu sır gibi sakladığım bloğa. Daha o an hissetmiştim bir şeylerin yolunda gitmediğini.

anonimbirbey: *görüntü*

anonimbirbey: Çok tatlı çıkmışız.

Fotoğrafı açtım. Bundan sonrası tamamen ağır çekimde ilerledi. Fotoğrafta anormal hiçbir şey yoktu. Otobüste yanyana oturan bir kız ve erkek vardı, çocuk hafif bir tebessümle ekrana bakıyordu. Çocuğun omzuna kızın başı düşmüştü, belli ki uyuyordu. Kızın saçları yüzüne dağılmış olsa da kim olduğu anlaşılabiliyordu. İşte o an zavallı nöronlarım titreyip deli gibi tepinmeye başladılar.

Siktir.

O kız bendim.

O kız, uyuyan kız bendim. Bendim.

Gözlerim kararır gibi oldu. İşte şimdi sıçmıştım.

Belki de... Küllerimden doğmak üzereydim ancak haberim yoktu.

Rapunzel'in Dip Boyası GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin