♧BÖLÜM-1♧

205 50 92
                                    


Umarım beyenirsiniz. Iyi okumalar dilerim.

《♡》

Gök gürüldüyordu. Karanlık odada camın önünde durmuş hayranlıkla izliyordum. Şimşek oluşumunda çıkan o muhteşem görüntü cezbediyordu beni. Yüzümü usulca aydınlatışı bile içimi ayrı gıdıklıyordu. Hele ki çıkarttığı o hengame ses benim kulaklarımda bir melodi etkisi bırakıyordu. Yağmur yanında sadece hediye kalıyordu. Yağmur sürekli yağabilirdi, ancak şimşek yağmur kadar sürekli dünyaya uğrayan bir doğa olayı degildi. Nadirdi o. Canı ne zaman isterse o zaman uğrardı. Bu yüzden belkide ruhumda muhteşemlik göstergesiydi. Bu yüzdendir ki hayallerimi içine atıp usulca patlamalarına ve dünyanın dört bir yanına dağılmasını izin veriyordum.

Benim için hayal diye bir kavram artık yok denecek kadar azdı. Ya hepsini bir kağıda yazar, kağıdı uçak yapar ve ardından usulca gök yüzüne atardım. Yada şimşeklerin içine hapseder ve patlamalarını usulca izlerdim. Benim artık bir hayale ihtiyacim yoktu. Belki başkalarının işine yarayabilirlerdi. Yada hiç beklemedigim bir anda hepsi bana geri dönerdi. Kim bilir beni bırakmak istemiyorlardı belki. Peki ben onları neden bırakmak istiyordum? Neden bir insan hayallerinden vazgeçerdi? Belkide hepsi benim suçu...

Telefonun cezbedici zil sesiyle düşüncelerimi perde arkasında bıraktım ve yavaş adımlarla yatağımın yanında ki telefona uzandım.

DOLUNAY Arıyor...

"Efendim Dolunay"

Bir anda kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Canım biraz yansada umursamadım. Dolunay'ın yumuşak sesine odaklandım.

"Nasılsın Kayra"

Ayağıma dolanan şeytani varlıkla sırıttım. Yumoş yanıma gelmek için yatağın ayak kısmından zıplamış paytak paytak bana geliyordu. Şaşkın tavşan. Aslında adını Yumoş koyan Dolunaydı. Yumoş da neydi Allah aşkına. Bazen bu kızın çocuksu ruhu beni yiyip bitiriyordu.

"Aynı Dolunay. Gece gece beni aramanı gerektirecek ne oldu."

Saat 1'di. Bir şey olmuş olmalı. Yoksa bu saatte zorlasan Dolunay uyanık olmaz. Horlaması da cabası.

"Şey diyecektim önlüğümü bulamıyorum. Acaba sende mi diye sorucaktım. Biliyorsun keltoş eğer önlüğümün olmadığını görürse tüm ilaç kontrollerini bana yaptırır."

Dolunay la aynı hastanede staj yapıyoruz. Zaten oradan tanıştık. Aynı sınıfta değildik çünkü. Ha birde ikizini unutmayalım. Dolunay'ın meşhur ikizi Bulut. Çift yumurta ikizleri. İkiside birbirlerine cok benziyorlar. Lakin Dolunay biraz daha saf olan taraftı.

"Kendini Dr. sanan Gürkan bozuntusu sana bir şey yapamaz."

"Ne kadar komiksin sen ya. Kızım önlüğü bulamazsam neler yapar biliyorsun. Ben tekrar ilaç kontrollerini takip etmek istemiyorum. Ay yoksa yine beni morg'a gönderirse. Acaba sabah alsam. Ama o kadar erken saatlerde açık dükkan bula..."

"Ay nolur sus Dolunay ya. Bir şey yapamaz dedim çünkü önlüğünü burda unutmuşsun yarın veririm."

Kulağımı resmen sağır etmişti insafsız. Zaten fazlasıyla hassas kulaklara sahiptim. Dolunay fazlasıyla üstüne gidiyordu.

"Neden baştan söylemedin Kayra. Sabahtan beri Dolunay'ın dır dırını çekiyorum."

Telefonun diğer ucundan Bulut'un sesini duymamla dudağım istem dışı yukarıya havalandı. Tüm gün Dolunay'ın Buluta çektirdikleri bir hayal misali gözlerimin önünden geçti. Acıdım Bulut'a bir an. Sonra vazgectim. Oh canıma değsin.

AYSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin