6.Bölüm
{Multimedia-Birdy - Skinny Love }
1 saat boyunca sinirden üzerinde zıpladığım zavallı yatağımda son zıplamamı gerçekleştirmek için bacaklarımdan alabildiğimce kuvvet aldım. Sonra aldığım kuvvetin tamamını kullanarak sert bir şekilde, kendimi örtüsü bir bu yana bir öteki yana savrulmuş dağınık yatağıma bıraktım. Şanslıydım ki kuş tüyü kadar yumuşak olan pofuduk yatağımın canımı acıtması mümkün değildi. Bu yüzden sırtımla birlikte bacaklarım yatağımın yüzeyine değdiğinde hissedilmesi gereken sertlik tersine dönüştü ve kendini pamuk şekerinin en tatlı yumuşaklığına bıraktı. Kutsal bir an gibiydi, gözümde her şey kısa bir anlığına yavaş çekim göründü. Öyle ki sırtımın yatağıma çarpışını yankılanan bir biçimde duyduğumu sandım. Cennetteymişim gibi hissettim. Bulutların üzerinde meleklerle dans edip şarkı söylüyormuşum gibi. Veya kocaman bir martının sırına binip havada süzülüyormuşum gibi. Bu sersemleştirici süre daha uzun olabilirdi ama her şeyi bozmakta rakip tanımayan iç sesim her zamanki gibi bu büyüyü de bozdu.
“Biraz daha oyalanırsan baloyu kaçıracaksın, bazen sonsuza kadar hareket etmiyeceğinden endişeleniyorum.Hadi Ceyda, yapabilirsin.”
“Ahh, yeter ! “ iki elimi de kulaklarımın üzerine koydum ve başımı sanki kurtulabilirmişim gibi iki yana salladım. Sonra sakinleştim ve yatağımdan fırladım.
Balo için hazırlanmam gerekiyordu. Yaklaşık kırk beş dakika sonra Barlas bir yerlerden fırlayıp gelecekti.
Evimi nereden bildiği konusunda en ufak bir fikrim yoktu gerçi ama tuhaf bir şekilde hiçbir rahatsızlık hissetmiyordum. Benimle ilgili hiçbir şey normal değildi zaten.
Ve ben ne giyeceğimi dahi belirlememiştim. Bundan daha da büyük bir sorun vardı; balonun konusu. Evet bir konusu vardı, Siyah & Beyaz, Ateş & Buz, 50’ler, 70’ler, 80’ler, 90’lar gibi veya da bir Maskeli Balo. Sormayı unutmuştum ve öğrenebilmek için de tüm yollar kapalı gözüküyordu. Elif Tanrı bilir kim ile konuşuyorsa ne zaman arasam meşguldü, bence ona bu kadar çok konuşabildiği için Nobel ödülü falan verilmeliydi. Gerçekten nerede, nasıl, ne zaman olursa olsun konuşabilirdi. Hiçbir zaman da sıkılmazdınız. ‘ 7/24 Konuşurum gelin sizinle de eğlenelim’ hesabı. Çağla ise aranamazlar listesindeydi, ne telefon numarası var da ne de onunla bir samimiyet kurmuştuk. Kısacası beni kurtarabilecek iki kişi de böylece silinmişti.
Artık tek seçenek balo elbisesi dendiğinde akla ilk gelen elbiselerden giymekti. Balo Wayland Kolejinin devasa bahçesinde olacaktı. Yani ne günlük bir elbise giyebilirdim ne de mezuniyet elibisesi gibi bir şey giyebilirdim. Aklımda kısa bir hesaplama yaptıktan sonra ceylanları aratmayacak bir şekilde koşarak. Makyaj malzemelerinin de bulunduğu aynalı masanın ve hemen yanındaki büyük gardırobumun önüne geldim. Yarım saat içinde her şeyimle hazır olmalıydım.
“Evet Ceyda.” dedim kendime “İşte başlıyoruz.”
∞
20 dakikaya makyajımdan elibseme ve ayakkabılarıma kadar her şey hazırdı. Zamanla yarışmıştım . Aynanın önüne kendime boydan boya bakmak için geldim ve güzel bir iş çıkardığımı umarak aynaya yüzümü çevirdim. İpeksi, düz, kızıl saçlarım salaş bir topuz şeklindeydi.
Alelacele tek bir tokayla yapmama rağmen bir kuaförün elinden çıkmış gibi göstermeyi başarabilmiştim. Bu gerçekleri yalancı görüntüler ile saklayabilme gücüm duygularımda da etkili olabiliyordu. Üzüntümü mutluymuşum gibi yer değiştirmek , acı çekiyorken kahkahalar atıp eğleniyormuşum gibi yapmak, iyi olduğuma veya olacağıma kendim bile inanmıyorken başlarına inandırmak kısacası üzüntüyü profesyonel sahte gülücüklerle kapatarak insanları kandırmak çok kolaydı. Bir çocuğun bisiklet sürmeyi öğrenmesi gibiydi. İlk başta saklamayı ve kandırmayı öğrenmek çok zor gemleşti ama bir kere öğrenince bir daha unutmuyordunuz işte. Aklınızın bir köşesinde kalıcı olarak duruyordu. Artık kendinize ait savunma mekanizmanız oluyordu duygularınızı saklamak, kolay bir kaçış yolu. Enes ile de böyle olmamış mıydı ki? Yalnız kalmaktan korktuğumdan ona aşıkmışım gibi davranmıştım. Evet, seviyorum ama sevmek ile aşık olmak arasında büyük bir fark vardı. Belki de bu yüzden elimden kolayca kaymasına, gitmesine izin vermiştim. Önemi olmadığını biliyordum. Birbirimizi kandırmak boştu. Zaten bir süredir boş olan kalbi bir başka kız için dolmuştu. Arkadaşım olan Enes’in gittiğine üzülüyordum belki ama sevgilim olan Enes’in gitmesine üzülmüyordum. Tam tersine gerçekten sevebileceği bir kız bulduğu için onun adına sevinmiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RASTLANTI
ChickLit❝ Bazı ilişkiler tehlikeli bir r a s t l a n t ı d ı r . İki tarafın da hayatını değiştirir. ❞ ©Tüm hakları saklıdır.Hiçbir şekilde kopyalanması, yayınlanması, çoğaltılması yasaktır.