13 Kasım 2011
''Bunu istediğimden emin değilim Bowll.'' dedim.
Ciddi anlamda ne istediğimden henüz emin değildim ve bu ciddi anlamda beni çaresiz bırakıyordu. Yer altında ki salonun üst tavanında ki cam döşemeden yağmurun çiselemeye başladığını görebiliyordum.
Ayağımı rahatsız edici bir ses çıkartarak döşemeye sürtüyordum.
''Hadi ama Ap. Bu her zaman istediğin bir şeydi, seni bu kadar düşündüren nedir?''
Dudağımı dişlerimin arasına alıp öylece geniş salonun en uç köşesinde ki küçük ekrandan Gotta Be You performanslarına baktım.
Bowll nereye baktığımı anlayarak bakışlarını, baktığım yere kaydırdığında derin bir nefes verdi,
''Ah April.'' diye fısıldadığında yüzümde akmakta olan sıcaklığı o an hissetmiştim.
Ağlıyor muydum sahiden?
Bu zamana kadar her zaman ki yaptığım şeyi yapmıştım oysaki.. Dudağımı ısırıp, boğazımdaki yumrunun aşağı kaymasını beklemiştim.
Bowll'un sıcak ellerini omuzlarımda hissettiğimde titrek bir nefes verdim,
''O artık yok April, ona bir baksana.'' diyerek ekranı işaret ettiğinde, mikrofonu kavrayışına sulanmış gözlerimle baktım.
''Sen buradasın ve o, orada. O kutunun içinde.'' dedi ve elleri omuzlarımı sıktı, ''Bir daha geri gelmeyecek.'' dediğinde kalbimin sıkıştığını hissettim. Çünkü bu doğruydu.
''Söz vermişti.'' diye fısıldadım.
Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçmayı başardığında daha fazla tutamayıp omuzlarımın sarsılmasına izin verdim, Bowll beni kollarının arasına sıkıca aldı, ''1 yıl geçti April, ondan en ufak haber almadın sana ulaşmak isteseydi bunu yapabilirdi. Telefon numaranı değiştirmemiştin ve o senin 2 ev ötene, kendi ailesini ziyarete geldiğinde o aptal kameralar etrafına sarılıyken, yüzlerce hayran oradayken sana gelmedi.'' dediğinde bütün bu gerçekleri kendime itiraf etmesemde her zaman bildiğim gerçeğinin acısı acıtıyordu. Daha fazla, daha fazla ve daha fazla.
''Biz erkekler böyleyiz Ap, bunu bir erkek olarak sana söylüyorum bize güvenmemelisin.'' dediğinde kollarından sıyrılıp ekrana doğru ilerledim, ''Ama-ama bu farklıydı Bowll, biz doğduğumuzdan beri birlikteydik, b-ben, ben onun. Ah.''
Dizlerimin üzerine çöküp ekranda grubun birbirine sarılıp, jürilerden övgülerini almasını seyrettim.
''O benim evimdi.'' diye fısıldadım ve elim boynumda ki soğuk gümüşe gitti.
Orada olduğunu unutmuş gibiydim.
Onu kendi ellerimle göndermiştim ve bitmişti işte.
''O bir daha senin sevdiğin Zayn olmayacak April, hayatına devam etmelisin. Eline geçen bu fırsatı mahvetme, onun için yapma. Unut gitsin.'' dedi arkamdan.
Gözlerimin önüne gelen anılara engel olamadım..
1 Ekim 2010
''Bunun için heyecanlı mısın?'' dedim sevinçle, o ise her zaman ki gibi büyük ağacımıza amcasından çaldığı çakı ile bir şeyler yapıyordu. Hayranlıkla onu seyrederken omuzlarını silkti, ''Bundan emin değilim Ap, insanlar bana gülecek.'' dedi huysuzca.
Gülümsedim ve ona doğru ilerledim, ''Hadi ama Zayn, ikimizde en iyi 2. yeteneğinin şarkı söylemek olduğunu biliyoruz, bunu yapabilirsin.'' dedim ve yerde ki küçük piknik sepetimizden elma çıkardım.
