Birşeyleri zorluyoruz diretmeye çalışıyoruz baksana son gaz giden bir otobüsün peşinden koşmak gibi saçma ama bir umut durmasını görmek kadar da heyecanlı. Zorluyoruz olmayacağını bile bile heyecanlanıyoruz deli gibi birbirimizi istiyoruz ne kadar inkar etsek de istiyoruz işte. Birimizin canını yaka yaka acı çeke çeke yaşıyoruz. Hani bile bile uçuruma giden bir çiftin düşmeden önce olan o son konuşması gibiyiz ne anlamı var ne değeri. Yolumuzu kaybetmiş gibi değilde nereye gidecegimizi bilmiyor gibiyiz. Gibiler çok işte bizde onlarca gibi, gibiyiz. Alışkanlık mı sevgi mi bilmiyorum bizi bu duruma getiren. Varlığın tuzak, yoklugun yasak gibi ben anlam veremiyorum. Düşünemiyorum olmuyor yokmuşsun gibi yapamıyorum ama varmışsın gibi de. Hep bir yanım eksik oluyor kendimi tamamlayamıyorum. Kafam dağınık toplayamıyorum. Canımızın yanmasına alışmış durumdayız. Bile bile kabuk bağlayan yarayı soyuyoruz, yara geçiyor izi hep bizimle kalıyor baktıkça yaranın bize verdiği acıyı tekrar tekrar hatırlıyoruz unutulmuyor baktıkça batıyoruz, battıkça bitiyoruz. Nefes alırken boğuluyoruz, aldığımız her nefes birer zarar ve sen benim son nefessimsin...
Birşeyler hep ters giderken seninle güzel gitmesini sevmiştim hayatın. Güzellikleri seninle keşfetmeyi sevmiştim. Her güzelliğin sen olduğunu öğrenene ve benim kör olduğumu anlayana kadar. Görmediğim herşeyi güzel sanana kadar. O anları hiç birşeye değişmeyeceğimi bugün anlayana kadar. Geçmişin geçmişte kaldığını anlayacak kadar büyüdüğüm de anladığım güzellikler bugün camıma vurunca hissettiğim acı kadar hissizim.
Herşeyin en mükemmelini seninle hayal ettim. İlklerim seninle oldu. İlk defa birinde sevginin ne demek olduğunu somut bir şekilde gördüm. Dudaklarının burnununla olan orantısında, anlamlı ve bir o kadar da iç eriten mavilerinde, mavilerini süsleyen kirpiklerinde, kirpiklerinin değdiği olağanüstü kaşlarında buldum kendimi. Evet ilk defa birinde kendimi buldum. Bulduğum yer olmak istediğim yerdi.
Çok küçük yaşta tanıdığım adamın benimle büyümesini, ellerinin ellerimin üzerinde anlam kazanmasını sevmiştim. Başarmanın, azmin, hırsın ne demek olduğunu onun mavilerinde görmüştüm. Gördüğüm maviler benim dipsiz bir okyanusum olacağını bilemezdim. Artık biliyorum. Bildiğim halde hiç birşey yapamıyorum. Düşmüşüm onun okyanusuna. Yüzme bilmiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN GÖLGESİ
Novela JuvenilKör bir insana gökyüzünü sormak kadar saçma seven bir insana karanlığın ne olduğunu anlatmak... Çok küçük yaşta tanıdığım adamın benimle büyümesini, ellerinin ellerimin üzerinde anlam kazanmasını sevmiştim. Başarmanın, azmin, hırsın ne demek olduğun...