Bu sabah dünden daha iyi hissediyordum kendimi. Sabah erkenden uyanıp giyindim. Saçlarım hafif dalgalı olduğu için ek olarak birşey yapma gereği duymuyorum salık bıraktım ve hiç yok denilebilecek kadar rimel sürüp okul eşyalarımı giydim sabah enerjimi almak üzere salona gittim. Annem ve abim salonda kahvaltı yapıyorlardı. Beni beklemezlerdi çünkü ben sabah kahvaltısı yapmazdım. Değerlilerimden birer öpücük alıp enerjimi fulledim. Servisi kaçırmamak için evden beş dakika erken çıkmama rağmen servisin yarım saattir gelmemesi beni sıkıntıya sokmuştu. Sanırım beni unutmuş olmalıydı. İşimi garantiye alıp dün Binnur'a hangi otobüse binmem gerektiğini sormuştum. Gelen otobüse bindim fakat okul yoluna girmediğini söyledi yürümek zorundaydım ve yolun uzun olması gözümü korkutmuştu. Korkulan da olmuştu otobüsten inip yürümeye başladım. Yanımda duran araca aldırış etmeden yürümeye devam edecektim ki bir anda filmli olan camın yavaş yavaş indiğin de bana bakan bir çift mavilere kadar. Kilitlenip kaldığım sırada konuşmaya başladı. "Yol uzun en az 45 dakika yürümen gerekecek ve dersin başlamasına 5 dakika var." dendiğinde mavilerine vuran güneşin sıcaklığı terlememe sebep olurken sesindeki keskinlik nefes almamı zorlaştırdı. Yutkunma isteği duyduğumda boğazıma giren bıçak ağzımdan çıkmıştı. "Biliyorum." dedim en az onun kadar keskin bir şekilde kendimden beklenmedik birşey yaparak takmamazlıktan gelip yürümeye devam ettim. Bu arabayı daha önce gördüğüme emindim ama aklım fikrim durmuş heyecandan kalbimin nasıl hızla attığını dinliyordum. Ben yürümeye devam ederken arabanın hala hareket etmediğini düşündüm. Arkama bakma isteği duyarken tekrar yanımda durduğunu fark etmemle "Bu kadar cadı olmanı gerektirecek birşey yaptığımı düşünmüyorum birde ben insan eti yemeyi sevmem. Eminim okula geç gittiğinde alacağın cezayı da biliyorsun." demesi beni düşündürmüştü. İlk günlerden ne cezasıydı şimdi bu hayır bilmiyordum da okulun böyle cezalar verdiğini ya da verebileceğini, sustum ve ne cevap verebileceğimi düşündüm aklıma da birşey gelmedi aslında kendimi her türlü savunur birşeyler bulurdum. "Bende öyle tahmin etmiştim. Hadi atla 3 dakikamız var senin yüzünden benimde ceza yememi istemezsin herhalde." dedi ve kapıyı içerden açıp ön koltukta olan eşyaları arka koltuğa koydu. Ceza yemek istemiyordum denize düşen yılana sarılır diye boşuna dememişler. Oda benim yılanım oldu artık mecburen ona sarılmam gerekti. Aslında ona sarılmaya dünden meraklıyım desem daha doğru söylemiş olurum. Cevap vermeden arabaya bindim. Araba da sessizlik hakimdi. Çaktırmadan da olsa etrafa bakmaya çalışıyordum bu araba bir efsane, rüyaları süsleyen bir hayal, herkesin olmasını istediği bir bebekti. Arabadan daha çok dikkatimi çeken şey babam gibi kokmasıydı. Tekrar tekrar içime çektim kokusunu yıllar sonra ilk defa bu kokuyu almak değişemeyeceğim tek şeydi. Arabadan inene kadar bu kokunun verdiği huzuru tatmak istiyordum sadece. Onun gözünde herkes gibi olabilirdim ama ben herkes gibi değildim ona istediği şeyi veremezdim. Mavilerini benim üzerimde kullanamazdı. Arabadan indiğim gibi hızla sınıfa doğru ilerledim arkama bakmadım. Kokusu hala burnumdaydı. Güzelliğine bakmadım bakamazdım zaten yanında kendimi olağan derece garip hissettim nedenini bilemiyorum ama bana iyi geldi. Sanki herşey planlanmış da benim istediğim gibi olmuştu. Bugünümü rehin aldı. Sesin deki can alıcı keskinliğini, güneşin bile mavilerinin yanında nasıl eridiğini, bana huzuru tekrar yaşatan kokusunu düşündüm durdum. Onu görmek istiyordum. Defalarca kantine gittim, dışarıya çıktım ama onu göremedim. Çıkışta görürüm diye düşünürken yine göremedim. Servisime binip eve vardığım da hala dalgın olduğumu fark ettim sadece farkeden ben olmasam gerek ki annem bana ne olduğunu sordu okula alışmaya çalışıyorum diye geçiştirerek annemle mutfağa birşeyler hazırlamaya gittik. Abimde gelince hazırladığımız birkaç şeyi televizyon başında eğlenirken yedik. Yatma vakti gelmişti herkesi öperek odama geçtim. Tam yatmaya hazırlanırken telefonum çaldı arayan Binnur'du. Bana bugün okula kiminle geldiğimi sordu cevap vermek istemedim anlamış olacak ki "Okulun popüler çocuğuyla gelmişsin okula resmen herkes sizi konuşuyor kızım. Kızların hepsi seni kıskanmış görmen lazım birbirlerini yiyorlar. Okul curcuna olmuş resmen söylemeden duramazdım yarın herkesin gözü senin üzerinde olacak nedeni bilmen gerekir diye düşündüm. Kimseye aldırış etme." diye lafları birbiri arkasına sıraladı bizim kız. Uykum olduğu için hiç birine aldırış etmeden gözlerimi hayata kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN GÖLGESİ
Teen FictionKör bir insana gökyüzünü sormak kadar saçma seven bir insana karanlığın ne olduğunu anlatmak... Çok küçük yaşta tanıdığım adamın benimle büyümesini, ellerinin ellerimin üzerinde anlam kazanmasını sevmiştim. Başarmanın, azmin, hırsın ne demek olduğun...