BÖLÜM 1 KENDİNE İYİ BAK PATAKYA

25 5 3
                                    

Gelen mesaj

Gök Yüzlüm 05.44
- Günaydın güzelliğim

Alarm sesinin verdiği huzursuzluktan sonra bu mesaj tüm kalbimi huzurla doldurmuştu. Bugün tüm okul zamanı birlikte olacaktık. Söz vermişti. Öyle heyecanlıydım ki. Gözlerine bakmayı öylesine seviyorum öylesine seviyorum anlatamam. Yeşil yeşil parlıyor, onu sevmem için binbir neden halini alıyordu bir anda.

Kolay olmadı birlikte olmamız. Gitmeler, kavgalar, çıkan laflar, yanlış anlamalar. Zorlu dönemler atlattık ve sonunda mutluyduk. Hem beni ikna etmek kolay olmamıştı hemde ilişkimizi kurtarmak. Bu yüzden"Zorlu Sevdam" demişti bana.

Aslına bakarsanız hiç bana göre biri değildi Hakan. Boyu kısaydı biraz, hantaldı. Ev çocuğu tipi vardı, minnoştu. Bir erkekte öyle şeyleri sevmezdim. Fakat o öyle bir geldi ki tüm tabularımı yıktırdı, tüm bildiklerimi unutturdu.
O gözleri yok mu, ah o yeşil gözleri. Bakarken eridiğim gözleri unutturdu her şeyi.

Hakan'ı düşünüp gülümseyerek güle oynaya hazırlandıktan aonra ilacımı içip servis beklemek için evden çıkmalıydım. Fakat güzel olmaya o kadar dalmıştım ki ne servis geldi aklıma ne de ilaç. Son kez göz kalemimi tazeledikten sonra rujumu hafifçe sürüp odamdan nihayetinde ayrıldım.

Mutfağa uğrayıp ilacımı da aldıktan sonra merdivenlerden seke seke indim. Karşı komşumuz olan Bedia ablaya selam vermeyi de unutmadım tabii.

Aşağı indiğimde servisin henüz gelmemiş olduğunu görüp derin bir nefes aldım. Ceketimin cebinden telefonumu çıkarıp mobil verinin açılmasını bekledim. Ceket Mert'indi ve evet biraz büyüktü.

Mert benim bebeklik arkadaşımdı. Annesine hala diyerek büyüdüğüm her anımdı. Çoğu kez paçamı kurtaran tuhaf gülen gözlüklü bir çocuktu o. Fazla masum ve sosyal olmayan Mert sevdiği kızı her gün sevgilisiyle görmeye mahkumdu. Kim bilir ne kadar canı yanıyordur kardeşimin, ne kadar zordur.

Mert'i bir kenara bırakarak mobil verinin açılmış olduğunu fark ettim. Hakan'dan haka mesaj gelmemiş olması dikkatimi çekmişti. Çünkü en geç 07.25 de yazması gerekirdi. Bişey yoktur umuduyla instagramda gezinmeye başladım.

Servis midemi bulandıracak şekilde ilerlemeye decam ederken aklıma bugünün pazartesi olduğu geldi. Pazartesi günleri Çisem okula genel olarak gelmezdi. Çisem sanırım tek arkadaşımdı. Onsuz okul günleri cidden çekilmiyordu.

Hemen telefonun ekran kilidini girdim ve Çisem'in numarasını tuşladım. Açmıyordu. Lanet olası yine gelmiyordu. İğrenç bir gün daha beni bekliyor kızım Hazal diyerek iç çektim ve telefonu tekrar kitledim.

Servisten inip okula girerken parlayan alnı ve mükemmel topuzuyla Pelin'i görmem uzun sürmedi. Hakan'ın eski sevgilisiydi Pelin ve ondan nefret ediyordum.

Gözlerimi devirip sınıfımın olduğu kata doğru yürümeye devam ettim. Sonunda sınıfıma girip sırama doğru yol alırken Çisem'in gelmiyor oluşu yine baş gösterdi. İç çekip sırama oturdum.

Sıkkın bıkkın sırada otururken Sinem yanına oturmamı teklif etti. Oltaya atlayan sazan gibi kabul ettim. Çünkü tek kalmaktan nefret ederdim.

Ders fizikti ve geçmiyordu. Heyecanlıydım. Tüm gün Hakan'la, yeşil gözleriyle olacaktım.

Zil çalmak bilmedi. 500 asır gibi geçen 40 dakika sonunda ders sonunda son bulup zil çaldığında Hakan'ı beklerken Sinem ile dertleşmeye başladık. Sorun babasıydı. Siz hiç sırf fotoğraf çekinirken gülmedi diye pazar ortasında oğluna tekme atan baba duydunuz mu? Evet bende duymamıştım. Büyük bir şokla onu dinlerken Hakan'ın sınıfa gelip kapıdan baktığını ve beni aradığını görmedim. Tamamen aptalım!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZORLU SEVDAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin