Pencereden gelen rüzgarla birlikte tüyleri diken diken olmuştu. Üşüdüğünü hissetti. Yerde boylu boyunca yatıyordu. Etraf karanlıktı, hiçbir şey görünmüyordu. Dudağının üst kısmında ılık bir şey hissetti. Soğuktan iyice gerilmiş parmaklarıyla dokununca burnunda akan sıcacık kanın dudaklarını ıslattığını fark etti. Parmak uçlarındaki kanı üzerine silerek yavaş yavaş yattığı yerden doğruldu. İçerde ağır bir rutubet kokusu vardı. Etrafı gözüne kestirmeye çalıştı ama hiçbir şey seçilmiyordu. Yavaşça ayağa kalktı. Sendeleyerek ilerledi. Elleriyle etrafı yokluyordu. Sonunda bir duvara çarptı elleri. Duvarı sürerek ilerlemeye başladı. Bir şeye çarptı. Hemen eliyle ne oldugunu anlamaya çalıştı. Bir masaydı. Masanın üzerini elleriyle alelacele taradı. Bir sey takılmıştı eline. Hemen fak etti bu bir çakmaktı. Hızla cakti etrafta çakmağın çıkardığı loş aydınlıkla beraber masadaki makas,kanca, kerpeten ve bir parça ipi gördü. Duvardaki camı kırılmış saate gözü ilişti,çalışmıyordu. Saatin alt kısmında duvardaki kan izlerini gördü. Bir türlü anlam veremiyordu ama uzaklaşması gerektiğinin farkındaydı. Kapıyı fark etti. Hemen kapıya doğru hareket etti. Koşup kapıya doğru uzandı. Kapının kulunu tuttuğunda canını çal acıdığını hissetti. Eline baktı hemen ve çığlık atmamak için kendisini zor tuttu. Ellerinde işaret,serçe ve yüzük parmaklarının tırnakları sökülmüştü.
Kapıyı yavaş yavaş aralayıp dışarı bakmak istedi fakat pencereden gelen ışıkla berber hassaslasan gözleri yanmaya başladı. Gözlerini kısarak ışığa alışmaya çalıştı. Koridordan sessizce ilerledi. Dış kapıya doğru koştu. Sessizce kolu çevirdi. Maalesef kapı kilitliydi. Pencereye doğru koştu parmaklıkları fark etti. Gerisin geriye dönüp ters yönde koşmaya başladı. Mutfağa girdi. Mutfaktan bahçeye açılan kapıyı fark etti. Kapı açıktı. Sessizce kapıya yaklaştı. Kafasını dışarı doğru uzattı. Tir tir titriyordu. Kimseyi görmedi. Tam dışarı çıkacakken tekrar içeri doğru yöneldi. Mutfak masasına yaklaştı. Masa üzerinde duran ekmek bıçağını sessizce aldı. Sessizce kapıya yöneldi. Dışarı çıktı fakat bahçe duvarları çok yüksekti. Duvarın üzerinden atlamayı başaramadı. Bahçenin çevresinden dolanıp ana kapıyı bulmaya kara verdi ağaç ve çiçeklerin arasından yürüyerek evin on tarafına kadar geldi. Bahçenin onu de gül ağacıyla uğraşan yaşlı,sırtı kamburlaşmış, saçları arkaya kadar dökülmüş, gözlüklü bir bahçevanla karşılaşti. Bahçevan, sırtı dönük, hiçbir şeyin farkında değildi. Elindeki bahçe makasıyla gülleri buduyordu. Sessizce bahçevanı izliyordu. Bahçevan bir ara makası bırakıp yere düşen dalları toplamaya başlayınca hızla yaklaşıp makası aldı ve uzak bir yere fırlatı. Bahçevan kendisine dorulrulan bıçağı görmüştü. Kalın camlı gözlüklerini arkasından kafasını sağa doğru eğip tebessümle kıza bakmaya başladı. Kız korku dolu gözlerle ve titrek bir sesle bağırdı:
_ Ben burada ne arıyorum?
_...
_ Sen kimsin? diye tekrar sordu kız.
Bahçevan,sessizce ellerini cebine soktu. Ve avucunu yumruk yaparak tekrar çıkardı. Kız merakla behçevanı seyrediyordu. Bahçevan yavaşça parmaklarını açtı. Avcunun tam ortasında altı adet mor ojeli tırnak vardı. Kendi parmaklarına bakarken gözlerinin karardığını, etrafındaki her şeyin dönmeye başladığını fark etti. Bıçak yavaşça elinde düşerken gözleri kapanıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAS
Mystery / ThrillerFırından gelen sıcak ekmek kokusu gecenin karanlığında her tarafa yayılmıştı.