Bölüm 8:'Sabahın Şafağı'♣

4.1K 164 10
                                    

"Kalakaldım artıkların izinde. Evimin hiç ziyaret edilmemiş bir köşesinde. Ve en çokta sende. Sen,sen de kalmak nedir bilir misin? Ne ehemmiyetli şeydir. Sen,yarım değil de hiç olmamış gibi kalmak nedir bilir misin? İşte ben de öyle kaldım. Uğradım senden sonra evimin bensiz köşesine. Yüreğimin en sensiz yerine. Ver idamımı. Kur dar ağacımı. Söyle o yolunu bekleyen gözlerime. Gidişine az kaldı. "

❄❄❄❄

Bölüm 8:'Sabahın Şafağı'♣

Bir yetimin sessizliği soludu sabahın şafağını. Aynı beden öksüzlüğün tadına da vardı aynı anda. Avuçlarındaki yaraları üfledi de geçmedi. Önüne düşen saçlarını toplayamadı,bilemedi diye. En çokta saçlarını toplayacak kimse olmadı diye. Salık bıraktı saçlarının her tutamını. Salık bıraktı acılarının yularını. Diline doladı annesinden duymadığı ninniyi. Her acısına söyledi. Anlattı babasından dinlemediği masallarını. Her yarasına üfledi. Sonunda gün geçti günün üzerine. Yıl oldu asırlara karışık. Gün oldu gecenin safağı kendini sabahın keskin soğuyla karışmış şafağına.

Ama ne geçti acı ne de sancı. Düşmek neydi ezberledi birer birer. Peki ya kalkmak. Düştükten sonra kalkmak neydi sahi? Nasıl olurdu? Var mıydı böyle bir şey? Kangren olmuş dizlerinin dikiş tutmayan yaraları iyileşir de yeniden yürümesine imkan sağlar mıydı? Zaman gösterirdi herşeyi. Beklemeliydi. Belki yıllarca belki de sadece dakikalar sürecek bir bekleyişe ev sahipliği yapmalıydı. Zaten beklemek gövde gösterisi değil miydi zamanın?

"Hiç bir şeye dokunmadın kızım. Yoksa beğenmedin mi?"Yaşlı kadının yıllanmış sesi uzaklardan gelen bir ezginin silik melodisi gibi kulaklarına doluşurken tabağındaki bakışlarını büyük bir yavaşlıkla kadına çevirdi. "Hayır efendim. Ellerinize sağlık,herşey çok güzel. Lâkin pek iştahım yok. "dedi sesini samimi tutmaya çalışarak. Yaşlı kadın ise ona onaylamaz bir bakış attı.

"Olur mu öyle şey? Sen iki canlısın. Kendinden daha çok karnındaki yavrucağı düşünmen gerek. "Sahte kızgınlık dolu ses Leyal'in bedenini sarstı. Tabağına yeniden bakışları inince midesinin çalkalandığını hissetti. Bugün yaşanılanlardan nasibini almıştı midesi. Derin bir nefes alırken ince parmaklarını dudaklarına bastırdı. Çalkalanan midesine telkinler veriyordu.

"Lavabonuzu kullanabilir miyim?"Sonunda dayanamamıştı. Yaşlı kadın başıyla onaylayınca yemeğe oturmadan önce girdiği lavabonun yönüne doğru ilerledi. Kustu kusacak olan hali bedenini şaşkına çevirmişti. Hızla yüzüne su çarptı. Ellerini mermerin iki yanına sabitleyip saçlarının arasından sık nefesler aldı.

"Neyin var?"Barut'un keskin ve bariton sesi kulaklarına doluşurken yerinden sıçradı. Odağını bir an kaybeden gözleri adamın gerin yüzüne saliselik uğrayıp yere sabitlendi.

"Midem kötü. "

Ona doğru atılan adımların zemindeki tok sesi kulaklarını çınlattı. Saçlarına değen eller bedenini titretti. Islak yüzüne yapışan saçları çeken adamın soğuk bir ayazda kalmış kehribar hareleri dikkatini çekti. Belki de bakışında binbir anlam vardı da adam onu çoktan öldürmüştü.

"Yarına kadar idare edebilir misin?"Sert sesi kendinden ödün vermiyordu. Leyal başını olumlu anlamda salladı. "Uyusam geçer. "dedi titreyen sesi ile. Barut etrafında gezdirdi bakışlarını. Daha sonra ona doğru eğilip yüzlerini eşitledi.
"Bak şuan sana sağlayabileceğim imkan bu. "dedi ve derin bir nefes alıp devam etti. "Yarın sabah erkenden gideriz. Tamam mı? O zamana kadar bu yaşlı çiftin misafiriyiz. "

Leyal adamın kehribar harelerinde kaybolmuş bakışlarını toparladı. Başını yeniden aşağı yukarı doğru salladı. "Önemli değil. Aslında ben seni zor durumda bırakıyorum. Değil mi?"dedi mehçup bir tavırla. Ve anında adamın kararan bakışlarına şahit oldu.

VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin