31. Bölüm

5K 486 210
                                    

Temmuz ayı geleli iki hafta oluyordu. Bu süre zarfında olumlu giden hiçbir şey yoktu. En azından Nazlı'nın hayatında yoktu. Pekâlâ Mazhar'ın da... Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen korudukları çok özel bir umut ışığı vardı, her şey mutlaka güzel olacak inançları bu sebeple her geçen gün artıyordu. Şeker Hanım'ın hastanelik olduğu o günden sonra Kemal Bey de durumu öğrenmişti, Şeker Hanım gibi sürekli konuşup Nazlı'nın başının etini yemiyordu. Ne var ki susarak bu olaya karşı olduğunu gözleriyle anlatıyordu. Mert'se ailesinin bu hallere düşmesinden Mazhar'ı suçlu tutarak ona olan hırsı kat be kat artıyordu. Sürekli evdeki durumu düzenlemeye çalışıyordu, çünkü bunu kendisinden başka yapacak kimse yoktu. Karısıyla, kardeşiyle, annesiyle, babasıyla herkesle arası bozulmuştu. Nazlı bu olayın baş suçlusu olarak abisini gördüğü için artık hiç çekinmeden dile getiriyordu. Devamlı olarak kavga halindelerdi. Mert işlerinin yoğunluğu yüzünden Mazhar'ın şirketini basamıyordu. Ancak aklının bir köşesinde bu fikir kesintisiz olarak dönüp duruyordu.

Nazlı bu olanlardan sonra babasıyla konuşmak için atmadığı takla kalmamıştı, ona Mazhar'a olan sevdasından bahsetmek için konuyu ne vakit açsa babası hemen ortamı terk ediyordu. Şeker Hanım da hastaneden çıktıktan sonra hiç konuşmadan öylece yaşamını sürdürüyordu. Gül Oya onun bu halinden pek bir memnun olsa da şu an için çok daha önemli konular meydanda olduğundan bununla fazla ilgilenemiyordu. Mert kendisine fena halde trip atıyordu, en son o mükemmel koruma kalkanlarıyla annesine yılların verdiği had bildirme eylemini gerçekleştirmişti. Tabii yetmemiş Kemal babası da bir güzel ağzından çıkıp burnundan girmişti. Şeker Hanım Gül Oya'nın gözlemlerine göre, hayatının şokunu girerken depresyona da girmek üzereydi. Bu yüzden onunla ilgilenmemesi en güzeliydi. Birazcık yalnızlığın ne demek olduğunu bilmesi lazımdı hanımefendinin...

Onların evinde durumlar hiç iyi gitmezken, Mazhar da sevgilisinin her gün eriyen bedeninden dolayı üzgündü. Elinden bir şey gelmiyordu. Nazlı, babasıyla Mazhar'ın şu dönemde karşılaşmamaları gerektiğini söylemişti, ki Timur Bey de bundan yanaydı. Ailenin üzerine fazla gitmemeleri gerektiğini söylüyordu oğluna her defasında. Fakat aklının bir ucunda Nazlı'nın babasıyla konuşma fikri de vardı, kimse bilsin de istemiyordu bunu, özellikle oğlu... Çünkü oğlunu ilk kez bu kadar yıpranmış görüyordu, kafasını toparlayamıyordu. Hep aklında Nazlı vardı, bunu biliyordu. Oğlunun mutluluğu içinde her şeyi yapmaya hazırdı Timur Bey. Zaten bu nedenle de kısa bir araştırma sonucu Kemal Bey hakkında bilgi ve aynı zamanda da telefon numarasını öğrenmişti.

Neyse ki bu dönem Fuat için iyi olmuştu. Çünkü abisinin kafa karşılığında işler ona kalmıştı. Hem şirketteki işleriyle ilgileniyordu, hem de bağ evinde bu hafta çekime başlayacak film ekibiyle itibar halindeydi. Üzüm bağlarında çalışanlarına mani olmayacaklarını söylemişlerdi yapım şirketi. Zaten çalışanlarla ekip arasında diyalog halinde olan ustabaşı her dakika Fuat'ı arayıp "He şey çok güzel gidiveri gari," deyip duruyordu. Abisinin yokluğunda ailesini mahcup etmemek için deli gibi çalışıyordu. Belki de bu olay Fuat içinde bu çalışma aşkını daha da büyültürdü.

**

"Ya olaylara bakar mısınız? Her gün başka bir olay yaşamaya başladınız ya!" Gaye ofisteki şık koltukların tekinde oturmuş küçük şişesindeki suyunu içiyordu. Ne yapmış ne etmiş Mehmet'i kandırmayı başarabilmişti ve hemen soluğu yazlık bir iklimde almışlardı. Bir haftalık tatillerinden sonra hafifçe bronzlaşmış ve Gül Oya'yı daha da deli eder olmuştu.

Gül Oya da sinirle kucağındaki eriği tuza bandırıp sertçe ısırdı. Ağzında güzelce çiğnedikten sonra "Ev bildiğin askeriyeye döndü. Kemal baba tek kaşıyla herkesi muma çevirebiliyor. Tatile gitmek istiyordum ben ya!" diye iç geçirdi. Aynı anda eriğinden bir ısırık daha aldı.

AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin