"Senden nefret ediyorum!" dedi Emma. "İkinizden de nefret ediyorum!"
Siyah ayakkabılarının kısa topuklarını yere vurarak koridorda koşuyordu. Sonra kendini tuvaletlerden birine kilitleyerek ağlamaya başladı. Kimse duymasın diye sessiz sessiz ağlıyordu. Sonra dışarıdan bir ses geldi:
-Orda olduğunu biliyorum Emma, lütfen kapıyı aç da konuşalım.
-Git burdan Alison! Konuşacak hiçbir şey kalmadı! dedi Emma, boğuk bir sesle.
Emma'nın bir erkek arkadaşı vardı, Chad. Emma, Chad ile aralarında geçen her şeyi Alison'a anlatıyordu. Çünkü Alison onun en yakın arkadaşıydı. Ama Alison'un Chad'i kıskandığı her halinden belli oluyordu. Bakışlarından, sözlerinden, durgunluğundan... Ve Emma, onları okulun arka bahçesinde öpüşürken görmüştü. Önce duvarın arkasında saklanmıştı, görünmemek için. Ama sonra ortaya çıkarak o sözleri söyledi:
-Senden nefret ediyorum! İkinizden de nefret ediyorum!
Emma, teneffüs bitene kadar tuvalette saklanmıştı. Aklından bin türlü düşünce geçiyordu. Ne yapmalıydı? Bunları kaldıracak kadar güçlü müydü?
Nihayet eve gitme zamanı gelmişti. Aslında Emma, eve hep Alison ile birlikte yürürdü. Ama artık o yoktu hayatında. Her aklına geldikçe ağlayacak gibi oluyordu. "Yukarı bak Emma." diyordu kendi kendine. "Yukarı bak, sakın ağlama."
Eve gelince annesine selam bile vermeden odasına koştu. Kapısını çarparak kapattı. Bir süre ağladı, sonra ise uyuyakaldı. Uyandığında ise başucunda Alison bekliyordu.
-Merhaba dedi Alison.
-Burda ne arıyorsun!
-Annen beni içeri aldı. Çok özür dilerim Emma. Böyle olsun istemedim.
-Benimle dalga mı geçiyorsun! Tam olarak böyle olmasını istedin! Lütfen odamdan dışarı çık ve benimle bir daha konuşma!
Alison konuşmak için ağzını açtı ama hiçbir şey söyleyemedi. Yavaşça yerinden kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Tam dışarı çıkacakken Emma'ya bakarak alaycı bir şekilde sırıttı.
Emma hiçbir şey düşünemiyordu. Çok kızgındı. Ve üzgün... Kalbi paramparça olmuştu.