pjmtojjk 'a bir dolu yardımı için koccaman teşekkürlerimle ve 4leavesvmin 'e de koccaman sevgilerimle. iyi okumalar 🍂
***
"kim adına?" diye soruyorum. sesim boğuk, sesim titrek, sesim yabancı. bir yerlerde kaybolmuşum gibi çıkıyor sesim. sanki konuşan ben değilim.
karnım heyecanla kasılırken bana doğru eğildiğini görüyorum. hala açık kahve saçları var, gözleri bal rengi. yüzüne birkaç çizgi eklemiş hayat ama güzelliği eskisi gibi. ürkek kıvrımları hareketlenirken küçücük bir tebessüm yakalıyorum dudaklarında. kalbim boynumda atıyor.
"güz yarası" diye fısıldıyor sonra. midem biri tarafından tutulup da çekilmiş gibi hissediyorum. "güz yarası adına, lütfen."
boğuluyorum.
***
7 sene önce*
bir anı; iri kemikli ellerinin birini benim ellerimden birine kenetliyor. elim esmer elinin arasında kayboluyor. aynı anda kıkırdıyoruz. neye güldüğümüzün farkında olduğumuzu sanmıyorum, zaten her şey zihnimde kesik kesik. hatırladığım tek bir şey var o da sarhoş olduğumuz. ikimiz de insanları ve gürültülü eğlenceleri sevmiyoruz ama bir partiden çıkmışız. içimizde gümbürdeyen müzikler ve bir dolu insanın küçücük bir göl evine tıkıştırıldığı bir parti. komşumuz bay choi'nin evde olmayışını fırsat bilen ergen çocukları düzenlemişti; liselilerin partisi. ikisi de yirmi beş yaşına basmış yetişkin insanları görünce polis sanıp ürken bir dolu yeni yetmenin arasında kendimden geçmişçesine eğlendiğimi hatırlıyorum. o kadar da korkunç değilmiş ha? insan içine karışmak?
kıkırdıyoruz. durmadan kıkırdıyoruz. taehyung buğulu sesiyle bir şarkı mırıldanıyor, o şarkıyı o an uydurduğundan eminim çünkü daha önce hiç duymadım. harika. sesi harika. insanı uzak diyarlara götürüyor.
etraf karanlık, ay ışığı bile yok. boşta olan elimi ışıkları açmak için duvarda gezdiriyorum ama beni durduruyor. iç çekiyorum, beni yanına çekiyor o da. gözüm yavaş yavaş karanlığa alışınca yüzüne bakıp "sesin çok hoş" diyorum, gözlerimin içine bakıyor. dudaklarımı dişliyorum, eli hala elime kenetli. onu alıp belime yerleştiriyorum, ardından öteki eline uzanıyorum ve onu duvarla arama sıkıştırıyorum. bedenimi onunkine yasladığımda dudak kıvrımları titreşiyor. o, insana sarhoşken bile en ince ayrıntılarına kadar kendini hatırlatan bir güzelliğe sahip. onu arzuladığım anda elimin altında en son bulalı kaç zaman geçti? boş veriyorum. sadece ona ve kanımda dolanmaya başlayan arzuya odaklanıyorum.
"sesin sarhoşken bir tık daha buğulanıyor." diyorum. "bir tık daha hoş oluyor." az önce titreşen dudak kıvrımları yukarı doğru kalkıyor. ona daha çok sokuluyorum. tanrım! onu deli gibi istiyorum, gözlerinde bir kıvılcım yakalıyorum. o da beni deli gibi istiyor, anlıyorum.
"sen de" diyor, ben dudaklarımı kıvrımlı çenesine bastırmadan hemen önce. "hoşsun. sarhoşken bir tık daha hoş oluyorsun."
kıkırdıyor ardından. ben de dudaklarımı çenesine bastırmaya devam ederken mırıldanıyorum. esmer teni dudaklarımın altında kavruluyor. sıcak. sıcacık. bana doğru akıyor. burnumu boynuna bastırıp kokusunu içime çekiyorum. özlem. hisettiğim özlem arzumla karışıyor. onu ateşli bir biçimde öpmeye başlıyorum. çok ateşli. onun kavrulan esmer teninden bile sıcak, ıslak.
partiye gitmeden önce birbirimize söylediğimiz sözleri bile unutuyorum böyle olunca. "bir daha" diyen taehyung'un sert sesini, dokunuşlarım altında inleyen boğuk başka bir ses alıyor. bana dokunurken ağzımdan salınan sesler sonra da... "bir daha sorunlarımızdan ateşli bir öpücük ya da ıslak bir geceyle kaçmak yok. konuşacağız."