Olayların üzerinden 1 hafta geçmişti. Alison ve Chad çıkıyorlardı ve ne zaman Emma'yı görseler, onun gözü önünde öpüşüyorlardı. Emma artık daha sakin davranıyordu ama yine de içten içe bir acı çekiyordu. 1 hafta boyunca tek bir kişiyle konuşmamıştı. Ama Chad'in kıskandırmak amacıyla yaptığı aptal davranışlardan sıkıldığı için onunla konuşmaya karar verdi. Kafeteryada tek başına oturduğunu görünce yanına gitti ve konuşmaya başladı:
-Sizin amacınız ne?
-Neyden bahsediyorsun sen?
-Beni kıskandırma ve üzme çabalarınızdan bahsediyorum!
-Biz birbirimizi seviyoruz tamam mı? İstediğimiz yerde istediğimizi yaparız. Umrumuzda değilsin Emma.
Chad, Emma'ya bir şey söyleme şansı bırakmadan, oturduğu yerden sinirle kalktı ve o sırada kapıdan içeri giren Alison'a koşup sarıldı. Sona bahçede beraber yürümeye başladılar. Emma hakkında konuşuyorlardı ve Emma da bunu görebiliyordu.
Emma'nın çok morali bozulmuştu. Okul binasının içinde, pek kişinin bilmediği bir yere gitti. Orada merdivenin kenarına oturmuş, düşünürken bir ses sayesinde ayıldı:
-İyi misin Emma?
Bu Jake'in sesiydi. Jake ile Emma birkaç sene önceden tanışıyorlardı ama pek konuşmamışlardı. Jake, kendi içine kapanık, sessiz ve nazik biriydi.
-Bu konuda konuşmak istemiyorum. dedi Emma.
-Sana yardımcı olabilirim. Tabi eğer istersen.
-İstemiyorum! diye bağırdı Emma. Kimsenin yardımına ihtiyacım yok!
Jake biraz kırılmıştı. Ama yine de Emma'yı anlayışla karşıladı.
-Peki dedi Jake.
Tam yerinden kalkacakken Emma:
-Özür dilerim dedi. Sana öyle bağırmak istememiştim.
-Sorun değil, seni anlıyorum.
Jake yavaşça Emma'ya kollarını uzatarak ona sarıldı. Bir süre öyle kaldılar. Sonra Emma kendini geriye çekti.
-Teşekkür ederim. Yanımda olduğun için.
-Ne zaman istersen benimle konuşabilirsin. Yardımcı olabildiğime sevindim.
Teneffüsleri bitmişti. Beraber sınıflarına kadar yürüdüler. Emma kendini çok daha iyi hissediyordu. Ve gülümsüyordu... 1 haftadır ilk kez.