Multimedya:Poyraz
Okulun arka bahçesindeki banka oturmuş, elimdeki neredeyse soğumuş olan çaydan çıkan, görünmeyecek derecede olan dumanı izliyordum. Karton bardağın etrafında elimi gezdirerek bir nebze olsa da aklımı dağıtmaya çalışıyordum ama zaten fazlasıyla soğuk olan hava, düşüncelerimi bir araya getirme mi engelliyordu.
Sabah kalktığımda her şey normaldi ama tam kahvaltı için mutfağa girdiğimde annemle babamın yatak odasında kavga ettiklerini duydum. Aslında babam özünde iyi bir insandı ama her zaman sürekli daha çok çalışıp daha çok kazanması gerektiğini düşünüyordu. Kocaeli'de bu kadar fazla işine düşkün değildi ama buraya gelince neredeyse her şey değişmişti. Bu yüzden de annemle sürekli aynı konuda konuşup aynı konuda tartışırlardı. Aslında babamın kazandığı bizim geçimimize fazlasıyla yetiyor ve fazlasıyla da artıyordu zaten ama nedense babamın gözünü bir para hırsı bürümüştü. Bende bu durumdan fazlasıyla rahatsızdım. Bu yüzden de onların tartışmasına daha fazla dayanamayıp evden çıktım ve okula geldim.
Serin bir rüzgar daha esince çantamı sırtıma asıp elimdeki soğumuş çayı çöp kutusuna attım. Montumun önünü kapatarak okulun kapısından içeri girdim. Ilık hava yüzüme doğru çarpınca bir nebzede olsa ısınmıştım. Hemen üst kata çıkıp sınıfa girdim. Daha hiç kimse gelmediği için saate bakma gereği duydum. Dersin başlamasına daha 45 dakika vardı. Bende bunu fırsat bilip uyumaya karar verdim. Ama önce borumla aşk yaşamam gerekiyordu. Bende direk ona yapıştım ve ısındığıma emin olduktan sonra kulaklığımı takıp telefonumdan slow bir parça açtım. Kafamı sıraya gömerek müziğin ritmine kulak verdim ve sabah yapılan tartışmayı unutmaya çalıştım...
---------
"Evet arkadaşlar normal bir hasta odasında bulunması gerekenler. Sayfa 38. Okurmusun Beyza?" kafamı kaldırdığımda Ebru hocayı gördüm ve sonra direk kafamı kaldırdım. O sırada Selin kafamı eliyle bastırarak sıraya koydu. Ben ne olduğunu anlamazken kulağıma doğru eğilip fısıldadı.
"Hocaya senin için hasta dedim. Beni zor durumda bırakma. Eline fırsat geçmişken de uyumaya devam et."dediğinde kafamla onu onaylayıp tekrardan gözlerimi yumdum ama bu sefer uyumayıp düşündüm. Poyraz...
Acaba ona aşık mı oldum? Yoksa hoşlantımı? Ama bence aşk bu kadar basit bir şey olamaz. Onu sadece bir kez gördüm. Evet ilk görüşte aşkta olabilir ama bence bu aşk değil. Yani bence bir heves bu. Sadece gelip geçici bir heves... Peki bu sadece bir heves se onu gördüğümde neden kalbim duracak gibi oldu? Kafamda deli sorular.
Kararımı gelip geçici bir heves olarak verip uyumaya çalıştım ama tam o sırada zil çalınca kafamı kaldırdım. Seline bakınca onunda bana baktığını gördüm. Daha sonra çantasından cüzdanını çıkarıp içinden para aldı.
"Ben kantine gidiyorum. Geliyormusun?" diye sorunca başımı aşağı doğru sallayıp onu onayladım. Bende paramı alarak ayağa kalktım ve onunla beraber aşağı indik. Sabah kahvaltı yapmadığım için simit ve ayran alarak boş masalardan birine oturdum. Selin de simit ve ayran alarak benim karşıma geçti. Selinin getirdiği pipeti ayrana saplayıp bir yudum içtim. Tam o sırada Poyraz kantine girince kalbim yine duracak gibi oldu. Bol bıraktığı kravatı, dağınık saçları ve elini cebine atmış bir şekilde etrafına donuk bakışlar atıyordu. Kantinden bir paket bisküvi ve meyve suyu aldıktan sonra arkasını döndü ve boş masa aradı. Her yerin dolu olduğunu görünce kantinden çıktı. Önüme döndüğümde bana sinsi sinsi sıratan Seline hayırdır? dercesine kafamı salladım.
"Fazla bakma kafa yapar."diyince yanaklarımın kızardığını hissettim. Elimdeki simitten ısırıp ,ayrandan içerek kendime gelmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOZ PEMBE
Fiksi RemajaBu öyle herkesin bildiği masum kızın kötü çocuğa aşık olması değildi veya kötü çocuğun masum kıza aşık olması da değildi. Bu platonik bir aşktı. Kaşılıksız bir aşkta insan ne kadar dayanabilirdi ki? Peki Kumsal, kalın duvarlar ardına saklanmış Poyra...