- 1. bölüm

9 2 0
                                    

Bazı gerçekler vardır ki insanın yüzüne soğuk bir rüzgar gibi çarpar . Benim gerçeklerim sadece kocaman bir boşluktan ibaret . Kimsesiz bir kuş gibiyim bu yabancı şehirde. Sırtımda taşıdığım sırlarla eziliyor sanki yüreğim. Oysa ne hayaller kurardım küçükken. Şimdi kurduğum hayallerin imkansızlığını düşünür oldum . Bilinmeyen yollarda bilinmeyen bir kimseyim sanki bu koca şehirde . Kalbim simsiyah kalmış sanki akan göz yaşlarımla, ruhum vazgeçmiş sanki hayattan. Bazen diyorum ki kendi kendime ; bir tek ölüm kurtarır beni bu koca boşluktan. Ama şuan bilmediğim bir şehir de bilmediğim iki katlı bir evin önündeyim. Aslına bakılırsa ev gayet güzel . Antalya sıcağını belli eder biçimde bembeyaz ve güllerle kaplı bir bahçesi var . Minicik bir şekilde duran çatı katını görünce istemsizce bir tebessüm yayıldı dudaklarımdan. Eskiden hep evimizdeki çatı katına çıkar, orada saatlerce kitap okurdum. Büyük siyah bavulu çekerek elimdeki anahtarla kapıyı açtım. Içerisi cıvıl cıvıl ve çok ferah bir şekilde dizayn edilmişti. Kapının yanında ayakkabılık vardı ve iki merdiven çıkınca koskocaman bir salon , köşede de beyaz bir piyano duruyordu . Arka bahçeye açılan cam kapıyı aralayıp bahçeye göz attım. Gayet büyüktü ve salanan bir salıncak vardı. Ust kata yönelip odama yerleşmeye başladım . Odam gayet sade bir şekilde dizayn edilmişti. Fazla büyük olması dışında da gayet normaldi. Yerleştikten sonra evi keşfe çıktım . Yarım saat sonra neredeyse her yerini ezberlemiştim bile. Kendime bir kahve yapıp bahçeye geçtim. Patronum beni buraya özel bir nedenle göndermişti aslında. Yaklaşık bir seneden beri onun için çalışıyorum. Annemle babamın haberi yok bu durumdan . Asla da söyleyemem , beni onlarla tehdit ediyor çünkü. Istediğini yapmazsam onları elimden alıcağını söylüyor. Şimdiyse Antalya'daki bir özel okula gidecek ve oradaki Tuna adında bir çocukla yakın olup ondan bilgi alacağım. Ardından ne mi olucak ? Çocuğu öldüreceğim. Ve bu öldürdüğüm altıncı kişi olacak. Onlarında benim gibi kalbinin kirli olduğunu bildiğim için hiç pişmanlık duymuyorum aslında. Ben onları öldürmesem onlar kimleri öldürür Allah kerim. Kahvemin son yudumunu yutup ayaklandım hemen. Hazırlanıp çıkmam gerekiyordu. Patronumun verdiği mekan isimlerine gidip o Tuna 'yı bulmam ve bu işin bir an önce bitmesini dilemekten başka şansım yoktu. Hemen hazırlanıp çıktım. Giydiğim kıyafetler hiç benim tarzım değildi . Ben siyah giyerdim bir kere , bu giydiklerim ise capcanlı renklerdi.

Giydiklerime çok fazla takmamaya karar verip siyah üstü açık arabama atladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Giydiklerime çok fazla takmamaya karar verip siyah üstü açık arabama atladım. Aslında daha reşit değildim. Ama sahte sürücü belgem vardı ve kimse sahte olduğunu da bugüne kadar anlamamıştı . Yarım saatlik yolculuğun arasından aradığım mekana geldim. Patron bu gece burada olacağını söylemişti . Kapıda iki tane koruma duruyordu . Sahte kimliğimi gösterip içeri girdim . Okulda da zaten sahte kimliğimi göstereceğim . Aslında sahte kimliğimde ismim aynı ama soy ismim ve yaşım farklı . Normalde on altı yaşındayım . Ama sahte kimlikte on yedi yazıyor. Içeri girmemle büyük bir gürültü karşıladı beni . Yüzümü istemsizce buruşturdum . Böyle yerlere nadiren gelirdim ve şuan o nadir anlardan birindeydik . Bar kısmına yönelip etrafı aramaya başladım . Ama o Tuna denen çocuk hiç bir yerde yoktu . Kendime bir içki söyleyip yüksek bar taburelerinden birine oturdum . Onun gelmesini beklemekten başka şansım yoktu. Yarım saat sonra kapıda bir siluet belirdi ve ben onun olduğundan adım gibi emindim . Masadaki içki bardağını alıp ayağa kalktım. Yavaşça ve yalpalayarak yürümeye basladım. Aslında bu bir yıllık tecrübemin ilk gizli göreviydi ve çok heyecanlıydım . Yaklaştıkça Tuna'nın yakışıklılığı daha da belirginleşti . Ama ben hemen gözlerimi ondan alıp önüme odakladım. Yanından geçmek üzereyken elimdeki bardağı onun üstüne doğru bırakıverdim. Kocaman açılmış gözleriyle önce bana sonrada eliye tutmuş olduğu tişörtüne baktı. Onun gözlerinden öfke geçerken benim gözlerimden de hayranlık geçiyordu. Allahım bir insan bu kadar yakışıklı olabilirdi. Saçları simsiyah ve dağınıktı. Gözleri de bu siyahlığa uyum sağlarcasına çok koyu bir kahverengiydi. Düşüncelerimden onun kızgın sesiyle ayrıldım.
" Ne yaptın kızım yaa ! " sinirle oflayarak üstünü kurutmaya çalışıyordu. Elimden geldiğince konuşmamı bozup cevap verdim .
"Benn ... hmm... şey çok üzgünüm. " ve ardından da hıçkırık tuttu . Yanı sahtecikten . Tamda istediğim gibi ilerliyor dedim içimden. Ay ben bu yakışıklıyı nasıl öldürücektim . Gözlerini devirip gitmeye başladı . Bir şey yapmalıydım. Hemen koluna yapıştım. Tamam kabul bazen düşünmeden haraket edebiliyordum. Bana sorgulayan gözlerle bakınca bir şey demem gerektiğini fark ettim . " Şey merhaba ben Ece . " ne kadar salak biriyim diye düşünmeye başlarken de onun gözlerinden de şaşkınlık geçti . Ya da ben hayal kuruyordum . Ardından kendini toparlayıp kolunu sertçe çekti ve yürümeye başladı.  Tabi bende durur muyum ? Hayır.  Önüne geçince bu  sefer gerçekten de ilgisini çekmiştim galiba . Sinirli bir şekilde oflayınca daha çok sinirini hoplattığımı fark ettim . Açıkçası " Ne var ? " diye tepki alınca biraz bocalamış olabilirim . " Hmm ... şey ben buraya geldim ama sevgilimi bulamıyorum.  Telefonumda arabada kalmış.  Rica etsem telefonunu ödünç alabilir miyim? " kesinlikle bu yalan konusunda çok iyiydim. Oflayarak cebinden telefon olduğunu düşündüğüm bir şey çıkardı . O sert tavrını koruyarak - yine ofladı dememe gerek var mı ? - " acele et " gibi şeyler mırıldandı . " Aslında burası çok gürültülü lavabonun orada konuşabilir miyim ? " bunu söylerken sesimde eş zamanlı olarak artmıştı. Bana tekrardan bakma tenezzülünde bile bulunmadan başını hafifçe  salladı ve bar bölümüne doğru yürümeye başladı. Takmamaya karar verip ben de hızlı adımlarla lavobaya yöneldim. Valla allem etmiştim kullem etmiştim telefonu almıştım. Kendi  çapımda sevinç dansı yaparken insanların garip bakışlarını fark edip kendimi ilk lavaboya sonrada tuvalet kabinlerinden birine attım. Telefonun şifresi olmadığı için rahatça açtım , ilk önce mesajlara girdim. Bir de ne göreyim ! Bir tanecik bile mesaj yok. Yani insan en azından sevgilisinle de mi konuşmaz yani . Biraz daha karıştırmaya devam ederken "Bülent" diye birinden mesaj geldi. Hemen açtım tabii ki .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 08, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kirli Kalpler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin