Medya: Harry Styles - Sign Of the Times
Gündüz kendini geceye teslim ettiğinde, dolunay perdenin kenarından odaya sızarak tekli koltukta usul usul uyuyan bebeğin yüzünü aydınlatıyordu. Gözlerimle odayı tavaf ettikten sonra yatağa yani Mert'in yanına uzandım. Gözlerimi karanlık geceye teslim ettiğim anda bebeğin ciyaklamasını duyar duymaz, irkilerek uyandım.
"Sustur şu bebeği!" diye bağırdı Mert.
Ne yapacağımı bilemez bir halde kinle Mert'in yüzüne baktım.
"Ne yapacağımı bilmiyorum."
"Avanak avanak yüzüme bakacağına karnını doyur. Her şeyi ben mi söyleyeceğim sana. Beynini biraz kullan, küflenmesin!" diyerek yorganı başına kadar çekti.
Bebeği kucağıma alarak Mert'in baş ucuna gittim ve tek elimle yorganını hızlıca çektim.
"Ne yapacağım şimdi söylesene. Susmuyor."
"Emzir, emzir. Karnı acıkmıştır." dedi sinirle.
Göğsümü ister istemez bebeğe uzattım. Minik elleriyle yakamı tutarak ruhumu emmeye devam ediyordu. Varlığımdan emin olmak için, gitmemem için yakamı minik elleriyle sımsıkı tutuyordu. Yüzüne doğru baktığım zaman içimi tarifsiz duygular kaplıyordu. Annelik, evet evet annelik duygusuydu bu hissettiğim....
Gözlerimden usul usul çeneme doğru süzülen gözyaşlarımı avucumun içiyle sıvazladım. Bana ait olmayan küçük bedeni kollarımla sarmaladım. Karnını doyurduktan sonra usul usul kollarımda uykuya dalmıştı. Öyle huzur verici bir kokusu vardı ki....
Mert, yatağın üzerinde öylece oturmuş bizi izlemeye devam ediyordu.
"Bırak da şu bebeği, yanıma gel!"
Gözlerimi nefretle onun yüzünde gezdirdim.
"Bu bebek benim bebeğim değil. Kimin canını yaktın he? Yarın tez vakit ailesine teslim et!"
"Saçmalamayı bırak artık, kollarında nasıl da huzurlu uyuyor baksana. Senin bebeğin, senin."
"Anneler hissedermiş, bu bebek benim değil. Evet, hafızamı kaybetmiş olabilirim ama bu bebek kesinlikle benim değil. Hissediyorum."
Omuzlarını silkti ve başını sola doğru çevirerek:
"Bu bebek ikimizin bebeği, ister inan istersen inanma!" diyerek kıçını devirdiği gibi yatağına yattı.
Kollarımda huzurla uyuyan bebeği tekli koltuğun altına battaniye sererek üzerine yavaşça koydum. Bir ara uyanır gibi olsa da pış pışlayarak tekrar uykuya dalmasını sağladım.
***
Gün ışığı odayı aydınlatmaya başladığında yatağından üzerindeki siyah gecelikleri yavaşça çıkartarak gözlerini bedenimde gezdiriyordu."Uyumadın mı?"
"Uyuyamadım."
Tek eliyle özensizce tuttuğu geceliklerini kirli sepetine bir çırpıda attı. Ardından yüzünü yıkamak için çekmeden bordo renk bir el havlusu çıkartarak omuzlarının üzerine attı.
"Aysima mı uyutmadı?"
"Bu bebek kimin? Allah aşkına söyle."
"Kimin olduğunu söyleyemem. Ama bu bebek artık ait olduğu yerde. Yani senin yanında."
"Sen delirmiş olmalısın! Kimden kaçırdın çabuk söyle! Hemen onu annesine götür!" diye bağırdım.
Elindeki havluyu üzerime doğru atarak sinirle yüzüme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOYAK (BİTTİ)
Ficção Geral"Aslında bakarsan etrafındaki çoğu insan kimsesiz ve terk edilmiş. Sen her ilkbaharda çiçeklerle bezenen ağaçların, her sonbaharda acımasızca terk edilmediğini mi sanıyorsun? İnsanoğlu bile o çok sevdiği fani dünyayı terk edecek, bu dünyaya alışman...