Mezarlıklar. Her insanı korkutur muhakkak. Ben severim ama mezarlıkları. Bana fiziken ölen insanları değilde ruhen ölü insanları hatırlatır. Hiç kimseye görünmeden, ses etmeden deliren, ruhen ölen insanları. Çok severim o insanları, hep merak ederim yaşanmışlıklarını. Hiç anlatmazlar insan içinde mutlu görünürler ama sahte mutluluklar yalandan gülümsemelerdir bunlar. Geceleri ciğerleri sökülür bu insanların ağlamaktan sigara içmekten. Öyle güzel oynarlar ki mutlu rolünü hiç kimse anlamaz içlerindeki mezarları.
Benimde var içimde mezarlıklar içimde ölen bir kaç insan, bir daha hiç geri dönemeyecek insanlar. Aslında benim içimde tek mezarlık vardı kendi kurduğum, tek bir mezar olarak kalacaktı o mezarlık ama insanlar kendileri zorladı, kendileri ölmek istediler. Ben en baş köşeyi çocukluğuma ayırdım mezarlığımın özel ölüsüydü o. Kendim öldürmek isterdim onu ama benden önce davrandılar onu benden aldılar, önüme cesedini getirdiler al bu senin çocukluğun diye. Ses çıkaramadım aldım gömdüm. Uzun yıllar yalnız başınaydı. Sonra bir baktım üst üste insanlar öldü hepsini kendi ellerimle öldürdüm benimde canım yandı ama çok zevk aldım onları öldürürken. Çocukluğumu kendi ellerimle öldüremedim ama bir çok insanın nefesini kendi ellerimle kestim hiç biri sesini çıkaramadı öyle acınası haldelerdi ki. Onları yine çocukluğumu gömdüğüm gibi özenle gömdüm hepsine özel yer ayarladım. Bir gün gençliğimide gömecem. Bu sefer kimseye izin vermem kendi ellerimle öldürecem onuda can çekişirken ellerimde izleyecek herkes. Onlara söyleyeceğim şey bu gençliği siz öldürdünüz ben fiilen gerçekleştiriyorum olcak. Kendi iç mezarlığımda olacak çocukluğumla beraber en baş köşede.