Okullar neden açılmıştı ki ? Ben tatile doyamamıştım daha. Dahası her sene olduğu gibi iki saat boyunca açılış töreni yapılacak ve müdürün motivasyon yükseltici konuşması ve yeni öğrencilere okulu övme çabalarına şahit olacaktık. Büyükannemin seslenmesi ile aynada bana bakan kendime;
'Dua et bu sene daha iyi olsun' dedim ve kahvaltıya indim. Biraz bir şeyler atıştırdım ve ve büyükannemin hazırladığı öğle yemeği paketimi alıp çıktım. Okul yakın olduğu için yürümeyi tercih ediyordum. Canımın içi hatta sevgilim diyebileceğim kulaklıklarımı kulağıma yerleştirdim. En sevdiğim parçalardan oluşan müzik listesini açtım ve karıştırıcıya bastım. Bir yandan da etrafı gözlemliyordum. Nisan olduğu için hava ılıktı. Herkeste bir telaş vardı. Ana okullu çocuklar ve anneleri, liseliler hatta memurlar bile telaşlıydı. Bir süre sonra okula vardım. Bahçe çok kalabalıktı. Yeni öğrenciler, eskiler okulda asla ayrılmayan kulüp üyeleri... Hepsi altı haftalık tatilin vermiş olduğu ayrılığı konuşup muhabbet edip tatillerinin nasıl geçtiğini sorarak telafi ediyorlardı. Gözüm yeni öğrencilere takıldı. Genellikle kalabalıktan ayrı takılıyorlardı. Yani onların yeni olduğunu tahmin ediyorum. Ben ise boş bulduğum banka oturdum ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Pek arkadaşım olduğu söylenemez. Herkesle iyi geçinmeye çalışırdım. Derdi olanın derdini dinler, yardıma ihtiyacı olan birisi oldu mu yardımımı asla esirgemezdim. Ama yakın arkadaşım diyebileceğim biri olmadı hiç. Geçen seneki sınıfımdan birkaç kız gelip selam vermişti. Ayak üstü biraz sohbet ettik. Daha sonra yanımdan ayrıldılar. Okula biraz erken gelmiştim sanırım. İlk gün olduğundan gerek. Diğer günler kesin alarmı beş defa erteleyecektim. Canım sıkıldı ve okulun etrafında dolaşmaya başladım. Okulun arka bahçesinde yaşlı bir sakura ağacı vardı. Öğretmen yüz yaşında olduğunu söylemişti. Buna rağmen hala ayaktaydı ve her yıl çiçek açardı. Bu yılda olduğu gibi. Ağacın pek misafiri olmazdı. Herkes genellikle okul kantini, spor salonu gibi yerlerde takılırlardı. Öğle yemeklerinde ise sınıf, okulun ön bahçesindeki yemek alanları yada yakınlardaki kafelerde yerlerdi yemeklerini. Ama ben bu ağacı çok seviyorum. Sürekli onu ziyaret eder bazen içimi dökerdim. Özellikle geçen sene burası okuldan önce ikinci evim gibiydi. Ağacın yanına vardığımda biraz şaşırdım. Ağacımızın bir misafiri vardı. Bir kız misafiri. Yanına gittim ve hafifçe gülümseyip selam verdim. Kız biraz gergin duruyordu. Oturduğu yerden kalktı, üstünü üstün körü çırptıktan sonra hafifçe eğilerek selam verdi. Bacakları biraz titriyordu sanki.
'İyi misin ?' diye sordum. İlk başta biraz çekindi ve gülümseyerek;
'Evet iyiyim. Bu okula yeni transfer oldum ve biraz endişeliyim.'
'Endişeli olamana gerek yok. Okulumuz çok iyidir.'
'Şey aslında sorun okul değil. Ben arkadaş edinme konusunda biraz kötüyüm ve kimsenin benle arkadaş olmak istemeyeceğinden korkuyorum.'
'Aslına bakarsan bende öyleyim. Yani arkadaş edinme konusunda.'
Kız gülümsedi ve elini uzatarak;
'O zaman arkadaş olalım. Ben Nari.'
İlk başta şaşırdım. Sonra bende içten bir gülümseme ile eline elimi uzattım.
'Bende Yuna.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakura Tree / Min Yoongi
FanfictionBir insanın hayatı 1 yıl içinde nasıl değişebilir? Hadi gelin ve bu sorunun cevabını birlikte öğrenelim. Bakalım kızımız Yuna'yı nasıl maceralar bekliyor.