Gala günü geldiğinde Jiyong günün yarısını hazırlanmaya ayırmıştı.Ve diğer tarafta Seungri vardı, günün yarısından fazlası bu tatilden yararlanıp uyumuştu.Uyanıp hazırlanmaya karar verdiğinde akşam üzeriydi, Jiyong sabah saatlerinde ortalıktan kaybolmuştu ve ona saçını nasıl yapması, hangi ayakkabıları giymesi falan gerektiğini söyleyip durmuştu.Aslında birçok takımı vardı ama Jiyong kendi tasarladığı bir taneyi getirip kanepenin üzerine koymuştu.Uyumlu olmaları gerektiğini, yanında bir mağara adamı gibi duramayacağını, ve bunun gibi Seungri'nin dinlemediği daha birçok şeyi söylemişti.Seungri modern siyah takımı giydiğinde kıyafetin biraz farklı olduğunu farketti, tabii ki G-Dragon'un tasarladığı bir şeyin normal olmasını beklemiyordu.Ama en azından Jiyong onun parıltılı ya da abartılı bir şey giymeyeceğini bildiğinden sade bir takım ayarlamıştı.Takım üzerine tam olduğunda Seungri aynada kendine baktı, kumaşın üzerindeki dokunuşlar çok belirgindi, herkes bunun bir tasarım olduğunu ve oldukça pahalı olduğunu anlayabilirdi.Aslında takım cidden güzeldi, gerçekten, ama Seungri bunu söyleyip Jiyong'un götünü kaldırmayacaktı.Ölmeyi tercih ederdi.
Jiyong onu almaya geldiğinde saçlarını dikmek yerine alnına düşmesine izin vermişti, takım fazla erkeksiydi ve eğer saçlarını dikerse Jiyong onu yanında tam bir komando gibi durduğu için parçalardı.Cidden parçalardı, kırmızı halıyı falan umursamazdı.Adam kapıyı ikinci kez çaldığında yine onu parçalamasına neden olacak bir şeyi unuttuğunu farkedip salona koştu ve Jiyong'un o gece için ikisine aldığı bilekliklerden birini taktı.
İdolün iyi görüneceğini biliyordu, ama kapıyı açtığında afallamayı beklemiyordu.Jiyong siyah yakası olan beyaz bir smokin giymişti, Seungri'nin takımında olduğu gibi altın renkte birkaç detay vardı.Saçı bir önceki günden daha koyu görünüyordu, tamamen arkaya yatırmıştı ve bu Jiyong'un kesinlikle onu parçalamayacağına işaretti çünkü etrafta kafasındaki topuzla dolaşan adam bir smokin giyip saçını arkaya yatırmıştı, Jiyong'un muhtemelen bundan daha erkeksi göründüğü başka bir an olamazdı.Keskin yüz hatları tamamen ortaya çıkmıştı ve Seungri'nin kalakaldığını görünce sırıtıp sarışını baştan aşağıya süzdü.
''Merhaba, bay Lee.'' Elini kaldırıp güldüğünde Seungri hala öylece duruyordu.Jiyong'un görünüşü cidden ayaklarını yerden kesmişti, kirli bir birimde bu tarz adamları rüyanızda bile göremezdiniz.
Seungri bir cevap vermeyince Jiyong ojeli ellerini uzatıp adamı dürttü.
''Muhteşem göründüğümü farkındayım.'' Sırıtarak söyledi. ''Ama dilinin tutulmasına neden olmak istememiştim.''
''Jiyong sen--- cidden--'' Seungri doğru kelimeleri aradı ama yok gibiydi.O yüzden birden bire eğilip adamı yanağından öptü.
''Cidden dilim tutuldu.''
Jiyong Seungri gibi görünmüyordu.İkisi de iyi görünüyordu ama Seungri onun kadar cazip durmadığına emindi; idol boyanmış dudakları, göz makyajı ve elinizle dokunmak isteyeceğiniz teniyle fazla kışkırtıcı görünüyordu.
Seungri adamın bir şey söylemesini beklemeden evin anahtarlarını alıp onunla çıktığında Jiyong'un gözlerini kaçırdığını farketti.Adam normalde saatlerce ne kadar güzel göründüğü hakkında sırıtarak konuşup dururdu, ama Seungri'nin ani hareketi onu hazırlıksız yakalamış olmalıydı.Çünkü yaklaşan, daha doğrusu kendini diğerinin üzerine atan taraf hep Jiyong olurdu.
''Bay Kwon?'' Seungri gülüp gergin görünen Jiyong'a doğru elini uzattı.Jiyong'un böyle şeylere bayıldığını biliyordu, bir smokin de giyse o ortalıkta topuzla gezen divaydı.O yüzden sırıtıp hemen ona uzatılan eli tuttuğunda bu bir sürpriz olmamıştı.Aslında Seungri bunu bir şaka olsun diye yapmıştı, ama Jiyong kendi ince parmaklarını Seungri'nin tombul olanlarıyla iç içe geçirince elini geri çekmedi.
YOU ARE READING
Not A Surprise
Fiksi PenggemarJiyong yüzlerce askerle aynı olan botlar arasından adamın botunu tek bakışta tanıdığı anda, bu büyük bir sürpriz olmamıştı.