Çağrı
Gizem ile konuşmalıydım. Gerçekten ona kızgındım. Hemen Gizem' i aradım.
- Alo. Günaydın Çağrı nasılsın?
- İyiyim. Konuşmamız gerek.
- Bende iyiyim ya sağol sorduğun için.
- Gizem cidden konuşmamız gerekiyor.
- Ne oldu kötü bir şey mi oldu? Aslında bir randevum vardı. Çok önemli değilse sonra konuşsak.
- Kötü bir şey var mı yok mu sen bileceksin orasını.
-Ne diyorsun ya Çağrı. Hiç bir şey anlamıyorum. Tamam buluşalım.
Gizem
Çağrı' nın sesi gerçekten ciddi ve kızgın geliyordu. Acaba ben gittikten sonra kötü bir şey mi olmuştu. Sinan ile görüşmeyi her ne kadar istesem de Çağrı' nın söyleyeceklerini daha çok merak ediyordum. Bu yüzden Sinan' ı arayıp gelemeyeceğimi söyledim. Başta üzülse de bunu akşam ona evimde yemek hazırlayarak telafi edeceğimi söyleyince memnuniyetle kabul etti.
Çağrı' nın yanına geldiğimde telefondaki kızgın halinden eser yoktu. Daha çok düşünceli ve şaşkın gibi görünüyordu. Bana sadece dün öyle aniden gidince korktuğunu, kötü bir şey olduğunu sandığını söyledi. Bende ona Sinan' ı anlatmaya karar verdim ama bu sefer de beni dinlemedi.
Senin başkalarıya olan ilişkilerin beni ilgilendirmez sadece planımızı bozacak bir şey yapma yeter dedi.
Ne olmuştu ki şimdi böyle birden sinirlendi diye düşünürken bende onun benimle böyle konuşmasına sinirlendim. Dengesiz işte ne olacak.
Merak etme planımızı bozacak bir şey yapmam. Başka bir şey yoksa ben gidiyorum dedim ve cevap vermesini beklemeden kalkıp gittim. Şu an resmen ateş püskürüyordum. Halbuki daha bir saat öncesine kadar ne kadar mutluydum. Neyse hiç kimsenin mutluluğumu bozmasına izin vermeyecektim. Akşam Sinana hazırlayacağım yemek için bir an önce eve gitmeliydim. Ona en sevdiği yemekleri hazırlamak istiyordum. Sinan geldiğinde her şey hazırdı. Kuru fasulye yemeğini görünce bana bakıp gülümsedi ve
En sevdiğim yemeği unutmamışsın dedi.
Ben de seninle ilgili hiç bir şeyi unutmadım. Hep annene yalvarırdın kuru fasulye pişirsin diye. Annenin daha dün pişirdim oğlum her gün fasulye mi yenir? diyen sesi hala kulaklarımda dedim gülerek. Gerçekten de öyleydi. Sinan ile ilgili ufacık detayları bile hatırlıyordum.
Yemekte gerçekten çok güzel vakit geçirdik birlikte onunlayken hep mutluydum zaten. Zaman bu mutluluğu değiştirmediği için minnettardım.
Yemeklerimiz bittikten sonra masayı birlikte topladık.
Sinan Türk kahvesini de çok severdi. Ben kahveyi pişirirken kapı çaldı.Sinan sen bakar mısın? kahve taşmasın dedim. Gelen kişi Çağrıydı. İyi de daha sabah görüştük niye geldi ki bu saate dedim içimden. O an Sinan' a Çağrı dan ya da yaşadığım o kötü olaylardan hiç bahsetmediğimi fark ettim. Sanırım mutluluğumuz bozulsun istemedim. Ya da anlatırsam intikam almaktan beni vazgeçirir diye korktum belki. Sinan hiç bir şey bilmemeliydi. En azından intikam alana kadar sonra anlatırdım nasıl olsa. Çağrı Sinan'a bakarak
Bizi tanıştırmayacak mısın? diye sordu.
Tabi bu Sinan benim çocukluk arkadaşım dedim sonra Çağrı'ya baktım onu nasıl tanıtacaktım. Sahi Çağrı benim neyimdi? Ben bunları düşünürken kafamı kaldırmamla ikisinin de bana merakla bakan suratlarıyla karşılaştım. Bu da Çağrı bir arkadaşımın sevgilisi bizde yeni tanıştık ama iyi arkadaş olduk dedim. Çağrı bana imalı bir şekilde bakarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ACIDIR (DÜZENLENİYOR)
RomanceAcılar içinde kıvranırken bir ışığa tutunursun. Dünyan bu ışıkla aydınlanır. Sonra o ışığı kaybedersin. Anlarsın ki o ışık sahteymiş. Bir ilizyon gibi var olduğunu sanırsın ama yoktur. Bu sahteliği anladığında ise geriye sadece acı kalır. Aşk o ışık...