"Kalbinin Götürdüğü Yere Git"

70 1 0
                                    

(Sevgili okurlarım hesabımı kaybettiğim için uzun bir süre hikaye yazamadığımın farkındayım.O yüzden siz değerli okuyucularımdan özür diler,üzüntülerimi bildiririm.)
Yavaş yavaş gün ağarmaya başlamıştı Beyoğlu sokaklarında.Dün gece ki hareketlilik kara bir sessizliğe neden olmuştu.Gözlerini açtığında boş bir odada buldu kendini Berrin.İlk gördüğü şey duvarda asılı olan modern denilemeyecek kadar ama bir o kadar da süslü hayata ayak uyduracak kadar,(ne geçmek bilmeyen zamanlarda)akreple yelkovanın birbirini kovaladığı saat gözüne ilişti.Saat 8.00'i gösteriyordu.Etraftaki bu sessiliğe bir anlam veremese de öylece yatıyordu yatağında.Dün gece ki sahneyi gözlerinden silemiyordu.65 yaşındaki o adamdan o kadar tiksinmişti ki vücudu.Bir anlam veremedi.Bu adam parasına güvenen,kaba,yaşlı bir o kadar da sevimsiz,çirkin bir şeydi.Ama kimseye anlatamıyordu derdini Berrin.Çünkü onu orada kimse anlamıyordu.Orası adeta Pandoranın kutusu gibiydi;Bütün kötülükler saçılmıştı etrafa.Ve bir tek "Umut" kalmıştı kutunun içinde hapsolarak.Burada da böyleydi bu hayatlar.Bir tek "Umut"tükenmişti.
Ama Berrin 27 yaşında güçlü bir kadındı.Vücudunun şahit oldukları onu ne kadar güçsüz bırakmaya çalışsada o her zaman hayattan bir şans daha bekliyordu.Çünkü onu hayat sürüklemişti buralara.Ve ardından kapının çalındığını duydu;
(Sesini biraz daha yumuşatarak)
-Buyrun dedi.
İçeri giren Berrin'in her zaman yanında olan onun biricik dostu Aysel'di.
Aysel de bu Beyoğlu sokaklarını hiç sevmiyordu.O da vücudunun şahit olduklarından o kadar tiksiniyordu.Ve her gün lanet okuyordu.Dün gece Berrin çok korkutmuştu onu.Bir an için göremeyeceğini düşündürdü ona.Ama Allah'tan dualarına cevap niteliğinde gelmişti tekrardan Berrin.
Berrin yataktan doğruldu ve parlayan gözleriyle Aysel'e baktı.Aysel de hemen yatağını başına gelmiş ve ona öyle bir sıkı sarılmıştı ki Berrin bir an için nefes alamdığını düşündü.
Şişşşt.Sakin ol kızım öldürecek misin sen beni?
Yavrum dün çok korkuttun bizi.Ben demedim sana dün, bu gece müşteri alma çok iyi görünmüyorsun diye.
Amannn Aysel boşversene bizim ki gelir birazdan.Sanki dün gece almasam bugün tamamlardı yerini bu pislik.O yüzden boşversene dedi.Gözleri tavana dalarak.Bugün kara bir sesizlik var koridorlarda hayırdır dedi?
Evet dedi meyhanenin girişinde küçük değişiklikler var o yüzden sakinmiş bugün.Yani anlayacağın bugün de sakiniz! Berrin içten içe o kadar mutlu olmuştu ki.Ee dedi o zaman bugün seninle dışarı çıkalım biraz ne dersin?
Yaşşa be Berro derim.
O zaman sen hazırlan bende yavaştan üstümü değiştireyim çıkalım dışarı.Bu arada şu pislikten de sen izin alsana yürüyüş mürüyüş dersin.Bir tek sana hayır diyemiyor bu adam.
Aysel kahkaha atarak çıktı odadan.Güzel, alımlı bir kadındı Aysel.Kolay kolay her erkek hayır diyemiyordu netice de.Berrin yataktan kalktı elini yüzünü yıkayıp altına siyah bir pantolon üzerine de kırmızı bir kazak geçirdi.Saçlarını dağınık bir şekilde toplayıp hafif bir rımel ve de rujla son eksikliklerini de tamalayıp çantasını aldı ve çıktı odadan.Aysel de tahmin ettiği gibi izni koparmış kapıda bekliyordu.Selami çok geç kalmayın diye bağırdı arkalarından.Berrin de istemsizce oluşturduğu gülümsemesiyle "Peki"dedi.Ve yüzünü çevirdiğinde tiksintiyle Aysel'e bakmıştı.

Bu sabah nöbet çıkışıydı Yekta Bey'in.Dün hayli bir yorulmuştu.Şimdi ise evde uzanmış dün gece ki siyahi kadını düşünüyordu.Kimdi,neydi?Vücudundaki morluklar,ısırık izleri neyin nesiydi?Sorgulamadan duramıyordu Yekta.Çünkü etkilenmişti bu kadından.Anlam veremediği bir şekilde etkilenmişti odaya ilk getirdikleri andan beri olanları kafasında birleştirmeye çalışıyordu.İki siyahlı bir adam getirmiş ki bir tanesinin yüzünde sinirlilik,kızgınlık ve kötülük vardı.Diğeri ise ona oranla daha uysal bir adamı andırıyordu.Ve işlemler tamamlandığında kadını alıp arabayla uzaklaşmışlardı buradan.Sadece aklında kalan arabanın plakasıydı.
34 LR 861 plakalı bir BMW idi.
Bu kadın kimdi?O adamlar da neydi?Yekta düşünüyordu.O iki oyuklu yüzündeki gamze,kiraz dudakları adeta büyülemişti Yekta'yı.
Düşünmeden edemiyordu!Ama birden kendine geldi hemen uzandığı koltuktan kalkıp kendine gel Yekta dedi sen ünlü bir doktorsun.Adını bile doğru düzgün bilmediğin tuhaf,siyahlı bu kadından sanane dedi kendi kendine.Aslında o da çok iyi biliyordu.Bunun böyle olmadığını.Çünkü dünden beri bu kadın gözlerinin önünden gitmiyordu.Vücudu saran siyah elbise.Kiraz dudakları...
Mutfağa gidip bir bardak su aldı kendine.Kafasını toplamalıydı .Ya bu görüntüyü kafasından silmeli ya da bu işin peşine düşmeliydi.
Bu kadını arama fikrini nedense kendine yakıştıramadı bir anda Yekta.En iyisi bu saçmalığı kafasından silmekti.Hemen üzerini değiştirip yürüyüş yapmak için odasına çıktı.
Havlusu,suyu,eşofmanıyla hazırdı.Anahtarları da alıp evden dışarı çıktı.Ve Zeytinburnu-Bakırköy sahiline geldi.Arabayı uygun bir yere park edip.Sahil boyunca koşmaya başladı.Hem kafasını dağıtmak istiyor.Hem de dünkü görüntüyü kafasından silmek.
Ama o da ne ! bu çok mümkün olmasa gerekti ki gözlerine inanama
dı Yekta.O an adeta yeryüzünü bir sessizlik kaplamıştı.Gökyüzünün örttüğü yeryüzünü.Kader oyunu muydu bu anlamadı.Ama yinede kalbinin sesini dinleyecekti Yekta.Çünkü onu bugüne dek hiç yanıltmamıştı.Bu ses.!

BEYAZIN SİYAHINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin