3

204 28 25
                                    







"Yemek yiyeceğimizi sanıyordum," Chanyeol homurdandı içmekte olan Baekhyun'u seyrederken.

Baekhyun, atıştırmalıkları işaret edip "yiyoruz ya," diye yanıtladı. Şişesini hızla dudaklarına götürüp koca bir yudum aldı. Öyle ki, az daha boğulacaktı.

Chanyeol, Baekhyun'a onun ne kadar moron olduğunu anlatmak istercesine bakıyordu.

"Gerçek yemeklerden bahsediyordum," dedi burnundan solurken. "Güzel bir et yeriz sandım. Şöyle tatlı tatlı pişmiş, yanında da lapa? Ne hoş olurdu, değil mi?"

Karnını okşayıp yüzünü sevimli bir hale getirmeye çalıştı. Belki Baekhyun'un canı çeker ve içmekten vazgeçer diye umut ediyordu. Zaten onun alkole dayanıklı olmadığını biliyordu.

Baekhyun, başını öne eğip tek eliyle kavradığı şişeye yaslandı. Koyu renk saçları önüne düştüğünden, yüzü görünmüyordu.

"Ben de hiç ayrılmayız sanıyordum," diye mırıldandı.

Chanyeol, üzgünce onu izledikten sonra yanındaki şişeye uzandı ve o da bir yudum aldı. Eğer onu neşelendiremiyorsa, onunla beraber üzülürdü. Çünkü dostlar böyle yapardı; sadece eşyalarını değil, duygularını da paylaşırlardı.

"Baekhyun," dedi boğazını temizlemeden hemen önce. "Karşına bir sürü insan çıkacak, belki de ondan çok daha iyisini bulursun."

Baekhyun, başını taşıyamıyormuş gibi zar zor kaldırdı. Yüzünde yarım yamalak, aptalca bir tebessüm vardı. Gözleri de kızarıktı.

"Karşımda sen varsın," dedi kelimeleri yuvarlayarak. Kahkahalarla güldü, ardından yeniden suratını astı. "Anlamıyorsun, Chan. O mükemmeldi. Her şeyi mükemmeldi."

Chanyeol da dertlenmiş olacaktı ki, içkisini hızlı hızlı yudumladı. Tam olarak neye bu kadar içerlediğini bilmiyordu ama birden kalbine tonlar ağırlığında bir yükün bindiğini hissetti.

"Birisini sevmen için illa mükemmel mi olması gerek?" diye sordu Chanyeol. Daha çok fısıldamıştı, yine de Baekhyun onu duydu.

Dirseklerini masaya, başını da ellerine yaslayan Byun uzun uzun Chanyeol'a baktı ve baygınca tebessüm etti. Chanyeol, arkadaşının karışmış saçlarına, kısık koyu renkli gözlerine, pembeleşen düzgün dudaklarına sırayla baktı.

'Ne kadar da pasaklı ve salak,' diye düşündü kendi kendine. Kıkırdamasına engel olamadı.

Bakehyun, kaşlarını çatarak korkutucu bakışlarını ona dikti ya da en azından korkutucu olduğunu sanıyordu. Çünkü bu gece Baekhyun, hiç de 'ölüm makinesi' gibi gelmiyordu Chanyeol'a.

"Ne gülüyorsun?" diye sızlandı Baekhyun. Şimdi de yüzü kızarmıştı, sarhoş olduğu her halinden belliydi.

"Üzgünüm," dedi Chanyeol nefes almaya çalışırken. "Sadece aklıma bir şey geldi."

Baekhyun, Chanyeol'un elini kavradı ve masada ona doğru uzandı.

"Chanyeol," dedi keskin bir biçimde. Anında alkollü nefesi Chanyeol'un yüzüne çarpmıştı ve Chanyeol yüzünü buruşturmakla yetinmişti.

"Sanırım ben..."

Duraksadığında Chanyeol merakla "Evet?" diye sordu.

"KUSACAĞIM!"

***

Byun Baekhyun'un midesi alkol için yeterince güçlü değildi. Zihni de değildi. Kustuktan hemen sonra masaya başını çarparak sızmasından anlaşılıyordu bu.

Park Chanyeol'un ise kolları yeterince güçlü değildi. Omzunda Baekhyun'u taşırken, kendisine omuz ve kol çalışması gerektiğini hatırlattı. Belki de aptal arkadaşı göründüğünden çok daha ağırdı. Chanyeol, sırtına batan kemikleri hissettiğinde duraksadı, bir sıçrayışla Baekhyun'u yukarıya çekmeyi başardı. Hayır, bu kemikleri hissedebildiğine göre Baekhyun ağır falan değildi. Sadece yol sandığından uzundu.

Chanyeol, evine geldiğinde arka kapıdan dolaşmak zorunda kaldı. Ailesinin onu bu halde yakalamasını hiç istemiyordu. Baş belası arkadaşını evine bırakamazdı, onun da annesinin çıldıracağını gayet iyi biliyordu.

Odasına varır varmaz sırtındaki yükü yatağa doğru fırlattı. Kendini yorulmuştan ziyade ölmüş gibi hisseden Chanyeol dolabına ilerleyip hızlı bir biçimde kıyafetlerini değiştirdi. Ter, alkol, bir miktar da Baekhyun kokan kıyafetlerini ise kirli sepetine koydu. Saçlarını düzeltip dişlerini en az on dakika fırçaladı. Ağzında oluşan iğrenç tattan kurtulunca odasına geri döndü ve Baekhyun'u aynı bıraktığı şekilde uyurken gördü.

"Baek," diye seslendi yanağını parmağıyla dürterken.

Baekhyun, homurdanıp yüzünü kaşıdı. Chanyeol ise gözlerini devirdi.

"Baekhyun," yeniden şansını denerken bu defa onu sağlamca dürttüğünden emin olmaya çalıştı. "Kalk ve kendine gel."

Baekhyun, bu defa inleyerek yüz üstü döndü.

"Salak," dedi Chanyeol kendi kendine. "En azından yorganın içine girseydin."

"Sen kime salak diyorsun!" diye bağırdı Baekhyun, aniden dikilirken.

Chanyeol atılıp eliyle Baekhyun'un dudaklarını örttü. Baekhyun'un gözleri yeniden kısılırken, Chanyeol'un elini dudaklarından çekti ama tutmaya devam etti. Ardından yatağa yeniden düştü ve Chanyeol'u da beraberinde sürükledi.

Chanyeol, yatağa yapışır yapışmaz kalkmak istemişti ama Baekhyun onu sıkıca tutuyordu. Ne yapacağını bilemez bir halde bir süre debelendi, etrafına bakınıp durdu. Sonunda pes ettiğinde Baekhyun'un ve alkolün kokusu her tarafını sarmalamıştı. Chanyeol, garip bir biçimde bunun hoşuna gittiğini düşünmeden edemedi.

Baekhyun'un titreşen kirpiklerini izlerken başının döndüğünü hissetti. Belki de alkol artık onun damarlarının yolunu bulmuştu, şimdi de aklını karıştırıyordu. Nasıl olursa olsun, Baekhyun'un parlayan yüzüyle veya kendine has kokusuyla mayıştı. Baekhyun'un aksine o yavaşça sızdı.

FRIENDS ㅣCHANBAEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin