Hamza ve Şeyda birbirlerini çocukluklarından beri çok seven iki sevgiliydi... Birlikte
büyümüşl...erdi... Ayrılmak akıllarının ucundan bile geçmezdi... Artık ikisi de evlenme çağına gelmişti... Ve evlenmeyi düşünüyorlardı... Herşey Hamza'nın evlilik teklifi yapmasına ertelenmişti... Ama Hamza da bir değişiklikvardı... Eskisi gibi ilgi göstermiyordu Şeyda'ya.. Ne olmuştu O'na.. Artık buluşmak istemiyor, mesajlara doğru dürüst cevap vermiyor, hiç aramıyordu...Yoksa başkası mı vardı hayatında..? Bu düşünceler Şeyda'yı çılgına çeviriyordu...Sonunda dayanamadı ve neler olup bittiğini
öğrenmek için Hamza'yı aradı...
-Alo! -Nasılsın Hamza..?
-Elhamdulillah iyiyim, sen nasılsın..?
-Kaç gündür soğuk davranıyorsun, nasıl
olmamı beklersin..?
-Şeyyy bunları sonra konuşsak, şimdi camiye
girmek üzereyim... ALLAH'a emanet ol...
Şeyda elinde telefonla kalakalmıştı... Hamza
camiye girdiğini söylemişti... Oysa Hamza
namaz kılmazdı.. Neden camiye gitmişti ki...
Yoksa namaza mı başlamıştı...! Bir saat sonra
bir mesaj geldi... Hamza göndermişti.. Şunlar
yazıyordu ;
"Günlerdir değiştiğimin ben de farkındayım..
Bu değişikliği de KURAN'a ve NAMAZ'a
borçluyum.. Evet ben namaza başladım.. Ve
birçok şeyi bıraktım.. Tüm kötü huylarımla
birlikte senden de vazgeçmek zorunda
kaldım... Çünkü zina yapmış oluyoruz.. Artık
ne elini tutacağım, ne yanına oturacağım..
Gözlerine bile bakmaktan sakınacağım...
Lütfen bana kızma.. Seni seviyorum..."
Tahmini doğru çıkmıştı Şeyda'nın... Demek ki
bu yüzden kaçıyordu kendinden... Zaten dine
karşı hiç sempatisi olmayan Şeyda, Hamza'yı
elinden aldığını düşünerek iyice düşman
olmuştu Kuran'a, Namaz'a... Ramazan
Bayramı'ydı... Öğle saati olmuş ama
Hamza'dan ne mesaj gelmişti, ne de
aramıştı...
Daha fazla bekleyemeden Şeyda aradı
Hamza'yı...
-Bayramın kutlu olsun Hamza...
-Seninki de MÜBAREK olsun Şeyda...
-Neden aramadın..?
-Yetimhanedeyim, fırsat bulamadım...
-Yetimhane mi? Senin ne işin var nerden
geldiği belli olmayan o pis çocukların
yanında.. Annesi babası bakmamış, sen mi
bakıyorsun.. Ne kadar dar düşüncelere
sahipsin... Şeyda buna benzer cümleleri art
arda sıralıyordu...
Hamza: -Şeyda, dilerim ki ALLAH seni bunlarla
imtihan etmesin... Bir hafta sonra... Şeyda
parkta oturmuş Hamza'yı bekliyordu.. Uzun
süredir görmüyordu O'nu..
Hem kızgındı, hem özlemişti... Hangi duygu ile
karşılayacağını O da şaşırmıştı... Hamza
buluşmak istediğini söylemişti, O da koşa
koşa gelmişti... Çok geçmeden Hamza da
geldi... Ama bambaşka bir insan olmuştu
Hamza.. Şekil verdiği saçları yoktu, sıradan bir
şekilde taramıştı... Top sakalı da yoktu,
SÜNNET olan sakal bırakmıştı... Ve o giydiği
daracık kot pantolonlara, rengarenk ve
üzerinde sevdiği sanatçıların resminin
bulunduğu tişörtlere veda etmiş onların yerine,
geniş pantolon ve yakasız bir gömlek
giymişti...
Sanki Hamza değil de başkasıydı Şeyda'nın
karşısında oturan... Üstelik tokalaşmak için
uzattığı eli de tutmamıştı...
-Şeyda..! Biliyorum bendeki bu değişikliğe
alışman zaman alacak.. Sana istediğin kadar
zaman verebilirim... Ama ben artık bu işin
fazla uzamasını istemiyorum dedi ve elindeki
hediye paketini uzattı...
-Ne bu..? -Aç bakalım neymiş, dedi
gülümseyerek... Şeyda paketi açtı heyecanla...
Ama heyecanı boşa çıkmıştı (kendince)..