Ilımlı, yağmurlu bir ikindi zamanıydı. Jane okuldan döndüğünde ders çalışmak yerini hiç yapmadığı bir şey yapacak idi. Yani ruh çağırmak. Getirdiği mumları yakarak ortamı hazırladı ve sayıkmaya başladı. "Ey ruh eğer ordaysan bana cevap ver". Cevap yoktu. Kaç kez denediyse de hiç cevap gelmemişti. Umutsuz bir şekilde elini yüzünü yıkamak için banyoya yöneldi. Yıkadıktan sonra üstünde duran aynada kendine bir süre baktı ve arkadasında bir şey vardı. Duman gibiydi ama emin olamadı arkadasını döndü ve o bir ruhtu. Jane tedirgin bir şekildi kendi kendini avutmaya çalışarak "Bu gerçek değil, bu gerçek olamaz" gibi şeyler söylüyordu kendisine. Korkmuş bir biçimde koşarak odasına koştu ve kapıyı kilitledi. Arkadasını döndükten sonra ruh ona "Buraya gelemeyeceğimi mi zannettin ? Aptal kız. " Jane hala kendine "Bu gerçek değil" diyerek kendini avutmaya çalışıyordu ne yazık ki. Jane bunları söylerken ruh Jane'in içine giriverdi hızlıca. Jane'in içindeydi o ve odadaki her şeyi kırıp döküyordu. Bir süre sonra ruh Jane'in içinden çıkmıştı ama Jane yerde kanlı bir biçimde yatıyordu. Kendinde değildi. Jane'in anne ve babası eve geldiğinde çok kez Jane'nin kapısını çaldılar ve hiç cevap gelmeyince korkup kapıyı kırdılar. Zavallı Jane'nin anne ve babası, nereden bilebilirlerdi ki? Jane gözlerini açtığında hastanedeydi. Jane hem korkmuş hemde mutlu bir halde "Anne, baba sizi gördüğüme o kadar sevindim ki bilemezsiniz. Neler oldu bir bilseniz..." Ama ne yazık ki aynı ruh onlarında içine girmişti... Ne yazık! İkisinin elinde bıçak vardı ve aynı anda "Üzgünüz Jane" diyerek bıçağı onun gözünün içine batırıp onun gözünü çıkardılar ve arkadından onu acılar içinde öldürdüler. Jane artık ölmüştü. Ruhlar alemine giderken ki zamanda Jane hala sersemlemiş gibiydi ve hala ne olduğunu anlamaya çalışırken arkasında bir şey olduğunu sezdi. Aynı ruhtu. Ruh ona yaklaştı fısıldayarak dedi "Bir. Daha. Beni. Asla. Rahatsız. Etme."
