Bölüm 26

165 19 0
                                    

Sabaha karşı bir konaklama yeri bulup ormanın derinliklerinde saklandılar.
Bir  önceki kadar şanslı değillerdi. Otların arasında küçük bir indi girdikleri çukur. Akşam olana kadar orada saklanacak gece tekrar yola çıkacaklardı.
Deniz yabani otları temizleyip ikisininde sığabileceği bir yer hazırladı. Yoon Hee de dışarıdan görünmelerine engelleyecek bir kaç çalı çırpı topladı. Tam o sırada uzaktan gelen askerlerin sesini duyarak panikle Deniz in yanına döndü.

"Yakındalar. Sesleri geliyor. Acele et."

Deniz içeri girip Yoon Hee ye elini uzattı. İkiside içeri girince yuvanın ağzını çalılarla güzelce kapatıp, beklemeye başladılar.
Sesler çok yakından geliyordu. Artık ayakseslerini bile rahatlıkla duyabiliyorlardı.
Yoon Hee nin heyecandan kalbi duracaktı.
Öyle hızlı nefes alıp veriyordu ki, soluk sesleri neredeyse dışarıdan duyulabilirdi.
Deniz kolunu Yoon un boynuna dolayıp, göğsünü gösterdi başını yaslaması için.
Sıkıca sarılarak sakinleştirmeye çalıştı. Merak etme ben burdayım der gibi.
Gerçektende işe yaramıştı. Yoon Deniz'in kalp sesini dinleyerek öylece bekledi.
Askerler, inin önünden geçiyorlardı. Deniz anlık bir refleksle Yoon un başını göğsüne doğru iyice bastırdı. Yoon o an dışarıdaki zebanileri unutup anın tadını çıkararak, derin bir nefes aldı. Deniz in kokusu tüm hücrelerine kadar işlemişti.
 
Saat öğleyi çoktan geçmişti. Ortalıkta kimseler kalmamıştı. Yoon uyuyakaldığı güvenli kollarda gözlerini araladı. Deniz de hala uyuyordu.

Yoon, dikkatle seyretti karşısındaki güzel yüzü.
Daha önce gördüğü kimseye benzemiyordu. Çok daha başka ve güzeldi bu adam. Yüzü gibi içi de güzel diye düşündü. Uzun zamandır ilk kez kadın olmak istiyordu. Saçlarını eskisi gibi uzatıp, güzel elbiseler giymek, süslenip, kadın gibi davranmak istiyordu onun için.
Birden Deniz gözlerini araladı.

"Beni izlemen bittiyse kalka bilirmiyiz?"

"Ne izlemesi? Ne zaman uyanacaksın diye bakıyordum. Karnının gurultusundan  bir türlü uyuyamadım."

Acıkan karınlarını doyurdular son kumanyalarıyla. Sonra akşamı beklemeye koyuldular.

Kadın ve erkek üzerine yazılmış tüm teoriler gerçek oluyordu. Yine ateş ve barut yanyana durmayıp alevlenmişdi. Deniz Yoon un güzel yüzünü seyrederek ona doğru biraz daha sokuldu. Yoon yine utanarak başını eğdi. Deniz genç kızın çenesini tutarak kaldırdı. Yoon ise çoktan teslim olmuş gibi görünüyordu. Gözlerini kapatıp dudağını ısırdı. Bu davet karşısında Deniz de daha fazla kendini tutamadı. Başta Yoon ürkek davranıp, sonra  Deniz e ayak uydurmaya çalıştı.
Kısa süre sonra Yoon  ani bir duygu değişimiyle vaz geçip Deniz i iterek panikle dışarı çıktı.  Bu hareket Deniz e iğrenç hissettirmiş, karşısındaki genç kızı yanlış anladığını düşünerek kendinden iğrenmesine sebep olmuştu.
Hemen toparlanıp Yoon Hee nin peşinden dışarı çıktı.

"Yunii! Affet beni.!"

Yoon ağlıyordu. "Özür dilerim." diye bildi sadece.

"Asıl ben özür dilerim. Ben sandım ki sende istedin! Seni yanlış anladım affet ne olur."

Yoon Hee başını hayır der gibi salladı.

"Ben seni gerçekten istedim ancak anneme olanlar gözünün önüne gelince bunu yapamadım. Çok üzgünüm."

Deniz istendiği için rahatlamıştı. Ancak nasıl bu kadar düşüncesiz olabildiği için kendine kızıyordu. Bir anlık heves uğruna bu yaralı genç kızı nasıl inciteceğini düşündü. Bir daha asla böyle birşey olmayacak diye kendi kendine söz verdi.
Yoon Hee ye sıkıca sarılıp sonkez özür diledi.
Yeni gecenin başlamasıyla tekrar yolla koyuldular.

CAMDAKİ iZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin