İnternet kafede işim bitince çıktım. Bu e-mailleri bilerek Mr. Sezars'ın olmadığı zamanda atıyordum. Amacım bu e-maillerin onun tarafından yazıldığının düşünülmesiydi. Gene yalancı, oyuncu ve küstah ben. Kendimden emin adımlarla yolda ilerliyordum. Sonra aklıma benim olayları büyütüp, babamı ve Mr. Sezars'ı daha yakından izlemem gerektiğini düşündüm. Kendime eğlence bulmuştum. Hadi bakalım! Babamın bana verdiği paralar hala duruyordu. Artık işler daha da gizlenmişti. Siyah gizemin rengiydi. Tamamen siyaha kaplanmam gerekiyordu. Gizem benim işim. Siyah bir deri ceket, siyah topuklular, siyah bir şort.. Her şeyi tek tek aldım en ince ayrıntısına kadar. Tabi Liam'ı da unutmadım. O benim yardımcımdı, kolumdu, bacağımdı, en önemlisi gözümdü! Ona da bir kapşondan başlayarak siyah bir sürü kıyafet aldım. Onu aradım. Mağazaları beraber gezdik ve amacımı anlattım. Bu gece işe başlıyordum. Onu Mr. Sezars'ı takip etmesi için yollamıştım bile. Her adımlarını bana söylüyordu. Eve gittim sanki okuldan gelmiş gibi. Aldıklarımı dışarıda bırakmam gerekmişti. Gece inip alırdım çokta zor değil. Akşam yemeğinde annemle oturdum, konuştum. Buradan taşınmak istiyordu.
M- "Saçmalama anne ben düzenimi değiştiremem."
A- "Gitmemiz gerekiyor ama."
M- "Hayır sana öyle geliyor. Anne sen gidiyorsan git ben babamla burada kalacağım üzgünüm." deyip masadan hızla kalkıp yukarı odama çıktım. Bu benim işime gelirdi açıkcası. Babama daha yakın olurdum. Annemi bütün gece orada yalnız bıraktım. Daha sonra uyuya kalmışım..
...
..
Gece yarısı bir mesajla uyandım. "Mr. Sezars evinden ani bir çıkış yaptı!" Sanırım benim zamanım gelmişti. Camı açtım. Yavaş yavaş inmeye çalışıyordum.
..
Aşağı indiğimde hemen kıyafetlerin yanına gittim. Çalılıklarda üstümü değiştirdikten sonra hızlı adımlarla yola koyuldum. Liam'la buluşmak için onu aradım. Babamın evinin yakınlarında olduğunu söyledi. Babamın evine yol almaya başladım. Evine vardığımda evin önündeki arabayı gördüm. Ve sanırım yapacaklarım kafamda belirlenmişti. Liam'ın yanına gittiğinde bana dediği ilk şey
L- "Hala borcunu ödemedin."
M- "Burada mı? Saçmalama."
L- "Yoksa bağırırım."
M- "Peki lanet olası!" Sonunda istediğini almıştı. İlk öpücüğümü.. Sanırım beni arzuluyordu. Dudaklarımı vokumluyor gibi sömürüyordu. Onu ittim ve işe koyulmamız gerektiğini söyledim. Önce biraz içerdekileri korkutmamız gerekiyordu. Önce Liam'ı içeri soktum. Onlar sevişirken çok fazla ses çıkarıyorlardı zaten, kulaklarım en büyük şahitimdi. Onların bulunduğu odanın kapısını kitlettim Liam'a. Ben camı halletmiştim bile çoktan. Tuzağa yakalanmışlardı bile. Dışarıdaki ışıklarla başladım. Yavaş yavaş her yer kararıyordu. En sonunda odalarının ışığı kesilmeye başlamıştı. Bir gidiyor bir geliyor.. Sonra elektriği tam kestim. Ve şimdi eğlence başlıyordu. Camın oraya rahat çıkabiliyordum. Gözlerine gelen ilk ışık kocaman bir flaş oldu. Tiplerini görseniz siz bile gülerdiniz. Daha sonra eğlenceyi izlemeye koyuldum. Önce kapıya yöneldiler. Açılmadı! Ve sıra camdaydı ki Liam tam isabet edip cama taş fırlatmıştı. İçerden bağırma sesleri geliyordu. Sanırım birisi yaralanmıştı. Ne yazık! Ve sıra telefonlarına mesaj atmaktaydı.
*Mesaj*
Merhaba bebekler,
Bu korku size şimdilik yeter sanırım. Daha oyun yeni başlıyor benim için. Eğlencenin tadına bakın siz. Ve şu bağırmaları kesin komşular rahatsız oluyor. Bağırmanızdan kastım zevkle olan değil! Umarım acil bir durumun yoktur. Çünkü ayakta oynanması gereken birçok oyunum var.
Sevgiler;
SapığınızBu mesajdan sonra evden çıkmıştım bile. Liam'ı da yollayıp evime gittim çok rahat bir uyku çektim. Acaba o evden çıkınca Mr. Sezars'ın yüzü nasıl şekil almıştı. Arabasını görmüşmüydü acaba? Kesin görmüştür canım. Arabasının her yerini kırıp, parçalayıp üstüne bir not bıraktık
*Not*
Eğer bir daha ayrılırsanız bu size olur. Kısaca mala değil cana gelir. Bö!
Büyük korku onların peşindeydi. Bu lanet olası olaylar yüzünden gece geç yatmış sabahda geç kalmıştım. Hemen biraz atıştırıp evden hızlı adımlarla çıktım. Okula gitmek için sarı otobüsü bekledim. Tam solumda bir soluk belirdi. "Seni özlemişim.." Bir an irkildim ve kim olduğuna baktım.
M- "Fred! Dün nerelerdeydin?"
F- "Seni özlemekle meşguldüm okulu unutmuşum."
M- "Beni mi?"
F- "Evet Mira seni."
M- "Peki neden ben?"
F- "Bilmiyorum aklımdan çıkmıyorsun ki düşüneyim bu konuyu."
M- "Üzgünüm Fred. Sen çok iyi ve yakışıklı birisisin ama ben bir ilişkiye hazır değilim."
F- "Sorun yok ben beklerim."
M- "O sürede arkadaş kalsak?"
F- "Neden olmasın prenses."
M- "Teşekkür ederim Fred."
F- "Bugün okula gitmeyip bir şeyler yapsak?"
M- "Üzgünüm dün girmediğim birkaç ders var onların notları almam gerek."
F- "Ah, tabi. Dersler."
M- "Ama bir gün bunu yapabiliriz." dedim ve yanağına bir öpücük kondurup önümüzde durup bize korna çalan koca sarı otobüse bindim. O da arkamdan binip elimi tuttu. Ben elimi çekip ona baktım lütfen der gibi. Elini bırakıp arkada bir yere oturdum. Durak durak insan yığılıyordu otobüse. Ve son durak, OKUL!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAM BIR GAY!
Fiksi Remaja16 yaşındaki Mira'nın babası hakkında öğrendiği gerçekler ve babasına bulunduğu tehditleri Ümitcan AYDIN'ın kaleminden anlatan bir hikaye.