"Sana söylemiştim bilba. Ben sana rahat vermem diye. seni bu evde yaşatmam dilba. Kocamı elimden almana izin vermeyceğim. Sen busun işte. Sadece arkadan göz yaşı dökersin ve dökeceksinde. Bu daha hiç birşey değil."
Havin acımasızca laflarını sıralayıp arkasında bir enkaz bıraktığından habersiz mutfaktan çekip gitti. Ona aciz görünmem isteyeceğim en son şeydi. Ama allah kahretsinki tutamamıştım lanet Gözyaşlarımı. Mutfaktan çıkıp odama gitmek için merdivenlerden yukarı çıktım hissizce. Kapıyı açtığımda odada düşüneceğim en son kişiyi beklemiyordum. Azat ağa yatağa oturmuş beni bekliyordu. Kapının sesi ile yataktan kalkıp yanıma geldi. Arkamda kalan kapıyı kapatıp beni odanın ortasına çekti. Yavaşça kulağıma eğilip beklemediğim cümleleri kurdu.
"Bana bir çocuk vermek zorundasın dilba. Bu eve boşuna gelmedin sen. En kısa sürede bana bir çocuk vereceksin. Bana cocuğu verdikten sonra hayatımdan def olup babanın evine geri gideceksin."
Dukduklarım başımdan aşağı kaynar su dökülmüş etkisi yaratı bende. Ben bebeğimden ayrılamazdımki. Onu bırakamazdım.
Küçük bir alıntı paylaşmak istedim arkadaşlar.
Kitabımı beğenip beğenmediğinizi yada konu gidişatını bana bildiririseniz sevinirim arkadaşlar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalar...:) :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA
General Fictionkısacık bir anda azat ağa ile göz göze geldik. mavi okyanusları beni sanki dibe çekmek ister gibi bakıyor. o kadar öfkeli bakıyorki beni öldürmek ister gibi. ama benim bir suçum yokki. hatta aralarında en masumu benim. ben istemedim kuma olmayı. ben...