Donuklaştık biz. Matlaştık, sıradanlaştık. Telefonda söyleyecek bir şey bulamayıp, birbirimizin soluk alıp verişlerini dinler olduk. Ağlayamaz olduk. Yeni şeyler denemekten korkar, Anlayamaz olduk. Yalanları süsler olduk büyük bir umursamazlıkla. Duymakla yetinir, dinleyemez olduk. Geceleri düşlerle değil matemle, gözyaşıyla besler olduk. Mısralarla büyülenmez olduk. Belki mutlu oluruz diye risk almaya cesaret edemez olduk. Önceden birileri üstümüze yeni bir sayfa açacak olsa direnirdik, şimdi beyaz sayfalarımızı inatla kirletir olduk.
Beyaz sayfaya inatla kelimeler saf ederken hocanın " kalemi o kadar bastırınca, kelimeler daha çok işlemez kalbine Afra hanım" sözleriyle irkildim. Kısa bir gülümseme attım hocaya. Sonra önüme tekrar döndüm. Hoca biraz daldı baktı bana. Rahatsız olup hocaya döndüm ve " bana bu kadar uzun süre bakmanız size daha güzel bir yazı yazmamı sağlamaz hoca. Yalnızca biraz gözünüz bulanıklaşır. Sonra yorulursunuz. Önünüze dönmek zorunda kalırsınız. Benden birşey eksilmez. En fazla saçma bir kaç saniye kaybederim." dedim. Bu sefer o bir gülümseme yolladı. Ama bu seferki biraz daha acınasıydı.
Derste bize ne yaşadığınızı anlatan bir yazı yazın dedi. Derste okuyup diğer ders yorumlarımı sizinle paylaşacağım dedi. Hiç bir tepki vermemiştim. Sadece " ne yaşadığımız bir sayfaya sığacaksa neden yaşıyoruz biz hoca" dedim. O da "sen istersen iki sayfa yaz" dedi. Bu hoca gerçekten anlamsızdı. Gülümsetiyordu. Ama bir sigara kadar iyi gelmiyordu. Bana Hiç birşey sigara kadar iyi gelmiyordu. Çok büyük dertlerim yoktu belki ama derdimi büyütecek kadar dertliydim. Sonuçta ben üzülüyordum. Ne önemi vardı neye üzüldüğümün. Veya kime. Kimlere. Önemsiz şeyler diyip geçmeye çalıştığımız, ama her gece yatağımızda tavanı seyrederek düşündüğümüz Ne çok şey vardı oysa. Neyse siktir edin." Gençler yazılardan en çok beğendiğime her hangi bir ödül vermeyi düşünüyorum" dedi hoca. Sınıftakiler hocayı alkışlamaya başlayınca göz devirdim. Salaktı bunlar. Siz içinizi dökün diye yalvaran anne, babanıza anlatmadıklarınızı saçma bir ödül alacaksınız diye bir kağıda döküp üç günlük bir adama anlatıyorsunuz. Oysa aileniz size neler vadediyor. Sınıftan Arif, hocaya "hocam ne istersek mi alıyorsunuz" dedi. Hoca güldü "makul olan herşeyi alıyorum" dedi. Bende sessizce etrafa baktım. Sınıftaki herkesle aram çok iyiydi. Severdim kerataları. Yakın arkadaşlarımda vardı. Sınıfta bir sorunum yoktu. Benim sorunum kendimleydi. Kendimi atıp gitme fırsatım olsaydı beş saniye düşünmezdim ulan. Bir anda efkarlandım bu düşüncelerle. Bir sigara yakmam lazımdı. Parmak kaldırdım sakince. Hoca bana şaşırmışca baktı. Kafasıyla konuş işareti verdi. Bende " biraz lavaboya gitmem lazım hoca" dedim. Baktı. "biraz?" dedi sorarcasına. Tüm sınıf bilmişce sırıttı. Ne diyeceğimi biliyorlardı. "Sigara molası diyorum hoca" dedim. Hocanın şaşkınlığı arttı. Sınıftakiler gülmeye başladı. Selim beni cimcikleyip "açıklasana kızım başın yine belaya girecek" dedi. Onun yanağını sıkıp, "benim sigara içme iznim var, müdür beyle konuşup halletmiştik biz onu. Siz yeni geldiğiniz için bilmezsiniz. Benim nefes almak kadar ihtiyaç duyduğum şeyler var. Onlardan biride sigara." Anlamışca başını salladı. Tam kapıya yöneleceğim sırada, " nefes almak kadar ihtiyaç duyduğun şeylerin arasında neler var merak ettim doğrusu" dedi. Bende durdum. Arkamı döndüm. Birkaç saniye düşündüm. Sonra "fazla merak iyi değildir hoca." dedim. Çıktım dışarı.
Koridorda sessizce yürüyordum. Adım seslerim kulaklarımda. Ağzımda sessiz bir tını " ayrılık zor biliyorum, belki hâlâ seviyorum seni,, her geçen gün biraz daha kırılıyorum. Mutlu bir son yok mu bize?" karşıdan gelen sema ablaya gülümsedim. Yanıma yaklaştı. Sigara mı dedi. Gülümsedim. "Bir dalda bana ver bakalım" dedi. Çıkardım pakedimi uzatım aldı. Sonra sırtımı sıvazladı. İlerlemeye başladı. Arkasından bir süre baktım. Sonra okulun bahçesine çıkıp sigaramı yaktım. Okulun dışında yürüyenlere baktım. Ne çok hüzün vardır acaba o sokaklarda diye düşünmeye başladım. Bol hayal kırıklığı. Sigaramdan bir duman daha aldım. Banka oturdum. Sigaram bitene kadar şarkılar mırıldandım. Sonra gökyüzüne uzattım gözlerimi. " al beni Allahım. Götür uzaklara. Bu matemden beni kurtar." dedim sonra gözlerim doldu. Kızdım kendime. "kendine gel ulan. İnsanlar senin göz yaşlarını hak edecek kadar değerli değiller. Bunu aşmıştık seninle kızım. Yapma. Yapma." derin nefes aldım. Son kez çektim sigaramı. Söndürdüm. Ayağa kalktım.
Arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkadan bir ses duydum. Döndüm. Ordaydı. Bana bunları yaşatanlardan biri ordaydı. Bana doğru yaklaşan Demire gözlerimle küfür ediyordum. Eski sevgilimdi. Sevdiğim adam. Yanıma gelip yüzüme baktı. "kızgınsın bana biliyorum" dedi. Güldüm "sen nerenin yüzsüzüsün olum. Benim bildiğim erkek bu kadar yılışık olmaz. İstemiyorum diyorum sana mı kızgın olucam." gözlerime uzun uzun baktı. Bakma böyle zalimin oğlu. Zaten her gece o gözlerinle uyuyorum ben. Sokma gözüme gözünü. Dik durmak daha da zorlaşıyor. "seni tanıyorum. Beni sevdiğini biliyorum." sözünü kestim hemen. "zaten seviyorum. Ama bu seni sevmek istemediğim gerçeğini değiştirmez. Seninle birdaha olmak istemiyorum. Üzüyorsun olum beni. Zaten ben paramparçayım. Birde sevdiğimin üzmesine katlanamam. Şimdi bırak da derse gireyim. Seninle konuşmak iyi gelmiyor. Bana sensizlik lazım. "gözlerimin dolmaya başlayacakmış gibi yanmasından ordan uzaklaşmam gerektiğini anladım. Döndüm ve hızlı adımlarla içeri girdim. Sınıfın kapısını çalmadan derin nefes aldım. Ve kendimi toparladım. Sınıfa girince bir alkış tufanı koptu.
" ne oluyor lan kesin dalgayı" diye bağırdım. Bizimkiler hunharca beni alkışlıyordu. Hayır bizimkileri biliyorumda hoca niye alkışlıyor ne oluyor lan burda. Hoca döndü sınıfa "tamam lan ne abarttınız" bakışı atıp eliyle susun işareti yaptı. Hoca bu sefer de beni gözleriyle çağırdı. Yanına yaklaşırken bu hoca neden diliyle konuşmuyor diye düşünmedim değil. Yanına gidince sarıldı. "tebrik ederim" dedi. "ne için" dedim anlamsız gözlerle bakarken. "en güzel yazı senin yazın seçildi." bu muydu" dedim ve yerime oturdum. Hocada "kendinden bu kadar emindin yani" dedi. Sessiz kaldım. Hoca aynı şeyi bir kez daha sordu. Baktım cevap almadan susmayacak. "yarası derin olanın kalemi güzel olur hoca." dedim tüm sınıf saçma sesler çıkarmaya başladı. Hocada keyifli bir sesle "dersimiz burda sona erdi" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR SİGARA İÇİMLİK
Chick-LitGeceni aydınlatan bir mumun yoksa, Yak bir sigara... İnsanlığa, aşka, sevgiye ve güvene olan ümidini yitirmiş bir kız. Afra. Ve ona bunları vaat eden bir oğlan. Ateş. Sevdiğini zannettiği, onu üzen adam. Demir. Yanında olmaya çalışan arkadaşlar...