1.

8 0 0
                                    

Çok çok uzaklarda ;yalnız , kendini ölüme adayan ,çaresiz bir adam ... Kimsesi olmayan fakat bu kimsesizliği yaşlılıktan değil kaderine yazılmış çıkmaz yoldan .

Yaşadığı yer bir ada . Kasaba merkezinden kilometrelerce  uzakta , kimsenin uğramadığı ara sıra bir haber ulaştırmak için  kayıkla adaya  gelen mavi gözlü , kaptanın çırağı  görünümlü gibi  genç Jon CARL  . Nedense Bay Smith'e herkesden çok uğrar çünkü aslında bu genç Bay Smith'e içten içe bir hayranlık duyar-tek ve cesur görünümüne - .Gerçi Smith 'in hiç kimsesi yoktur .

Sabahın ilk ışıkları ... uzaktan polislerin uyarı kornaları gibi bir ses ilişiyor . Bu gelen ses Carl 'ın kayığının direğine bağladığı bir tür megafon gibi bir şeyin sesi .Bay Smith o esnada denize girmiş torunu atmaya çalışıyor . Nede olsa tabiat hep kendinden insanlara bir yardımda bulunuyor   . Smith kahverengi gözlerini birazdan öğle sıcağına kendini hazırlayan güneşe karşı kısarak :
 
- Buyur , gel Jon .Nasılsın , yine ne haberlerin var ?

- Merhaba, bu seferin ki  şeriften .Al , yalnız kasbada sanırım göç olabilir . Bu yüzden seni çağırabilir , haberin olsun .

- Neden göç oluyor ?

- Orasını bizde henüz bilmiyoruz . Şerif halk meydanında öğleden sonra ki ikinci saate duyuracak .
- Duyuracakta beni ilgilendirmediğini düşünüyorum sonuçta kasabadan baya uzağım . Hem artık o kasaba halkı nereye gider ben anlamıyorum .

- Bilmiyorum ,neyse benim gitmem gerek .Halk meydanı .

- Tamam .

Yüzünde şaşkın bir ifade .

Zarfın içini açıp katlanmış kağıdı okumaya başladı . Garip geldi normalde mesajı Jon sözlü olarak iletirdi ve bu seferinki kağıda gelişi güzel yazılmış olarak geldi . Smith bu kasbada doğdu  ama artık kendini bu sesizlik kulubesine ait hissediyordu .

   "Bay Smith ,

Daha iki hafta öncesine komşu şehirlerden nükleer bir saldırı gerçekleşeceği söylendi . Tek çare burayı terk etmekte yoksa herkes ölecekve  yiyecek, giyecek hiç bir şey kalmayacak  bu yüzden sizinde o adayı terk ederek kasabaya gelmenizi rica buyuruyorum . "       Şerif   Richart .

Sonunda kasabaya ayak bastım fakat kimse ortalıkta görünmüyordu . Herhalde meydanda toplanmış olmaları gerek . Biraz ilerledikten sonra Richart'ın sesi kulağa ilişiyordu -kara tahtayı uzun tırnaklarla çizen ses gibi - kalabalık  arasında ilerlemeye başladım .

Richart konuşmaya başlamıştı :

- "Sevgili halkım sizi buraya çağırmamı az çok tahmin ediyorsunuzdur kulaktan dolma bilgilerle . Bir de  benden dinleyin , komşu şehirlerden bizi uyardılar . Ülke dışında bir savaş gerçekleşecek ve silah olarakta kimyasal silahlar  kullanılacak . Kullanılan kimyasalların yaşadığımız bölgeyide etkileyeceği ön görülüyor bu yüzden bu saldırının bizi etkilemesini istemeyiz.

  Kalabalıkta bir uğultu ...

Tamam dinleyeyin ,sesizlik !  Herkes malını, eşyasını  neyi var neyi yok toplasın . Asker bölükleri gelicek arabalarla sizleri ve bizleri alıp daha güvenli bir yere götürecek . Üst kurulun kararı . Başka sorusu olan ?

Sesizlik ...

Yok sanırım , güzel .  Herkes dağılabilir ."

Kalabalık sefaretle ortalığı boşaltmaya başladı . Şerifin gözüne Smith ilişti .

-Hey ! Bay  Smith bekleyin sizinle de ayrı konuşmamız gerek .

Smith biraz endişeli :
- Tamam .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SONUMUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin