6.BÖLÜM "Sorular"

21.8K 1.4K 429
                                    

Bölüm Şarkısı: Cadmium, Rosendale - No Friends

İyi Okumalar~

Maya Cresta

Dürüst olmak gerekirse ne yapacağımı bilmiyordum. Sanırım açlıktan ölmek üzereydim ve aklım çok karışıktı. Bu şekilde çıkıp gitmek mantıklı gelmedi. Dylan'ın söylediği adamlarla bu gece havaalanında tek başıma karşılaşırsam ne yapacaktım? En azından buradakilerin özel güçlerine güvenemez miydim?

"Yanımdan hiç ayrılmayacaksın ve sarhoş olmayacaksın," diye şartlarımı sıraladım hızlıca.

"Söz veriyorum," dedi elime yapışıp beni aşağı sürüklerken.

"Önce sana yemek yedirelim."

~

Elimden tutan Lacey ile birlikte yeniden alt kata inmiştim. Beni büyük bir hızla mutfağa doğru sürüklüyordu. Sanırım bana yemek yedirmek kendi içinde duyduğu suçluluğu büyük ölçüde azaltacaktı. Oysaki suçluluk duymasını gerektirecek bir şey yoktu ortada. Sonuçta bir gizlilik sözleşmesi imzalamıştı ve bana hiçbir şey söyleyemezdi. Henüz arkadaş olmadığımız için aramızdaki ilişkiye ihanet etmiş de sayılmazdı. Kızın bu kadar hassas davranması, bana tamamen deli saçması gibi geliyordu.

Mutfağa girdiğimizde içeride bir iki çalışan hariç kimsenin olmadığını gördük. Lacey onlara yemek yiyip yiyemeyeceğimizi sorarken ben de sadece iki kişi olmamıza rağmen gözüme kestirdiğim geniş masaya doğru ilerlemiştim. Çalışanlar onay vermiş olacak ki Lacey, bir kepçeyi kaptığı gibi tencerelere ilerlemişti. Onu hemen arkamızdan içeri giren Grant durdurmuş ve çalışanlardan 8 kişilik bir yemek hazırlamalarını istemişti.

Lacey bizim yemek yiyebilmemiz için izin alıp kendisi yemeği hazırlamak zorundayken Grant'in buranın varislerinden birisi olarak böyle bir gücü olması gözlerimi devirmeme sebep oldu. İkisi birlikte benim oturduğum masaya yöneldiklerinde istenen yemeğin 8 kişilik olmasının neyi ifade ettiğini yeni anladığım için bir anda gerildim.

"Seni ararken hiçbir şey yiyemedik," diye söylendi Grant tam karşıma otururken. Yüzümde ne denli hoşnutsuz bir ifade olduğundan emin değildim ama Lacey'in ifadesinden abartı sayılabilecek bir ifade ile baktığımı anlamıştım.

"Ortalarda olmadığımı ne ara anladınız da beni aramaya başladınız," dedim gözlerimi devirerek. Grant'le birlikte oturduğumuz kütüphaneden zaten akşam vakitlerinde çıkmıştım ve şu anda gece yarısına daha 2 saatten fazla zaman vardı. Beni sadece iki saat görememişlerdi ve bunu bir saatini beni arayarak mı geçirmişlerdi? Onların benden daha fazla abarttığını düşünmeden edemedim. "Ayrıca her yerde kamera var."

"Kameraları kontrol edemediler," dedi ismini bilmediğim kumral çocuk, arkamdan geçerken elleriyle sandalyemi tutmuştu. Sesi bu durum onu eğlendirmiş gibi çıkıyordu. "Çünkü ben o odaya kendimi kilitleyip uyuyorum genelde."

Eğer uyuyacaksa kamera odasında ne işi olduğunu merak etmiştim ama sormamayı tercih ettim. Burası ve burada olanlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istemiyordum. Yine de o benim için bir açıklama yapma nezaketini göstermişti.

"Ben teknolojik aletleri kontrol etme konusunda yükseldiğim için kameraları bir sorun olduğunda doğrudan bana alarm göndermeleri konusunda manipüle edebiliyorum. Sorun şuydu ki sen bir işgalci değildin ve kameralar senin küçük gezintini alarm verilecek bir şey gibi algılamamıştı."

Yeteneği oldukça ilgimi çekerken kapsamını tam anlayamadığım için merakla dudaklarımı dişledim. Tüm teknolojik aletleri kontrol edebiliyor muydu? Bunun için dokunması gerekiyor muydu? Beynini bir bilgisayar gibi kullanabiliyor muydu? Gücünün sınırları neydi? Ona bu detayları sormak istiyordum fakat cidden daha fazla bir şey öğrenmek istemiyordum.

DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin