Sabah ;
Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda ilk önce nerede olduğumu çözememiştim. Bir süre sonra kollarımdan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Tabiki başarısız olmuştum. Dün gece yaşananları yavaş yavaş hatırlamaya başladığımda vücudumdaki ağrıların nedenini anlamıştım. Dünki çocuk yanımda değildi. Ağır ağır yataktan doğruldum ve yatağın kenarından destek alarak ayağa kalkmayı başardım. Dün gece yaşananları ne ruhum, nede bedenim kabullenmek istemiyordu.
Vücudumun farklı bölgelerine vuran ağrılar bana mide bulandırıcı, iğrenç bir gece geçirdiğimi hatırlatıyordu. Yalpalayarak odanın içinde bulunan banyoya ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde hemen elime soğuk suyu alıp yüzümü ıslattım. Berbat bir haldeydim. Yüzümde kızarıklıklar oluşmuş , makyajım akmış , gözlerimin altı mosmor olmuştu. Çıplak olduğumun farkına vardığımda zorlada olsa odanın içine girdim. Bu şekilde eve gitmem imkansızdı. Burdan çıkmazsam da eve gittiğimde annem beni gebertirdi.
Zaten şimdi eve gittiğimde büyük ihtimalle ceza alacaktım. Annem, babam olmadığı için bana sıkı bir disiplin uyguluyordu. Yapacak başka bir şeyim kalmadığından odanın içinde bulunan dolaba ilerledim ve kapağını açtım. Bir t-shirt, iki tanede eşofman vardı. Hızlıca t-shirt ve eşofmanlardan birini üstüme geçirdim. İç çamaşırı giymemiş olmak beni ne kadar rahatsız etsede bunu yoksaymaya çalışıyordum.
Kapıdan çıkıp hızlıca aşağı indiğimde kimsenin olmadığını gördüm. Sadece 2-3 tane garson etrafı temizliyorlardı. Bundan yararlanıp hızlıca dışarı fırladım. Etraf sakin gözüküyordu. Odadan aldığım çantamdan telefonumu çıkarıp hemen Jessie'i aradım. Bir kaç saniye bekledikten sonra Jessie'nin çığlığıyla telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Ona beni alması gerektiğini söyledikten sonra telefonu suratına kapattım.
Yaklaşık 10 dakikalık bir bekleyişten sonra önümde duran taksinin camından Jessie olduğunu görünce kapıyı hızlıca açıp içine girdim. Bana yolladığı sinirli bakışları es geçip kafamı cama çevirdim.
---
Dün gece olan her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattığımda ağzı açık kalmıştı. Ben ise gözlerimden dökülen yaşlara hakim olamamıştım. Annem aklıma geldiğinde cezamın daha çoğalmamasını istediğimi de hatırlamıştım. ''Benim gitmem gerek Jessie'' diye homurdandım. Bu lafıma dudaklarını büzüp yanaklarıma öpücük kondurdu.
Aşağı inip Jessie'nin aradığı taksiyi beklerken ''Anneni merak etme. Ben ona abimin gece işe gittiğini seni arayıp çağırdığımı falan söyledim.'' dediğinde içim azda olsa rahatlamıştı. Taksi geldiğinde sulu bir şekilde yanaklarından öptüm ve taksinin içine girdim.
--
Eve vardığımda annem hiç bir şey sormamıştı. Bu gayet şaşırtıcı bir durumdu. E tabi bende bu durumdan yararlanıp hızlıca odama geçtim. Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup banyoya girdim. Kısa bir duş vücuduma iyi gelebilirdi. Küveti dibine kadar suyla doldurup içine girdim. Gözkapaklarım onları kapatmam için bana yalvarıyorlardı. İstemeyerekte olsa sonunda kendimi uykunun kollarına bırakmıştım ki gözlerimin önüne dün geceki sahneler gelmişti.
Gözlerimi açıp ağlamaya başladığımda kendim bile neden ağladığımı çözemiyordum. İçimden yalnızca ağlamak geçiyordu. Bu durumdayken de yapabileceğim başka bir şey yoktu. Hızlıca küvetin içinden çıkıp bornozumu vücuduma sardım. Odama girip boy aynasında kendime baktığımda dağılmış görünüyordum. Dün geceden beri kendimden iğreniyordum. Onun yaptığı şeylere karşılık hiç bir şey yapmamış , bu yüzden de bakireliğimi kaybetmiştim.
İç çamaşırlarımı ve pijamalarımı giydikten sonra annemin uyumasını fırsat bilerek ona ait kıyafetleri alıp bahçeye çıktım. Kıyafetleri yere atıp kibrite ateş verdikten sonra yanmalarını sağladım. O kıyafetler yandıkça içimde bir şeyler parçalanıyordu. Gözlerimden akan yaşlar eşliğinde cayır cayır yanan ateşi izlerken arkamdan gelen adım sesleri ile etrafıma bakmaya başladım. Kimse görünmüyordu.
Ensemde hissettiğim nefes ile aniden arkamı döndüm. Bu oydu! Dün geceki piç! Karşımda öylece durup ''Sana kıyafetlerimi giyebilirsin hatta giydikten sonra yakabilirsin dediğimi hatırlamıyorum. Bunun cezasını almalısın.'' dedi. Gerçekten kıyafetlerini yaktığım için beni dövecekmiydi!! Hayır! Olamaz! Asla!
Dün geceden tanıdık gelen gülümsemesiyle bana doğru yaklaşıp bileklerimden tutmuştu. Cidden bu çocuk kendini ne zannediyordu! Daha adını bile bilmiyordum! Kim olduğunu! Ne olduğunu! Onun hakkında en ufak bir şey bile bilmiyordum. ''Eve gir!'' diye kükrediğinde yine kendimi çaresizliğin kollarına bırakmıştım. İstem dışı hareketlerle eve girip onun girmesini bekledim ve oda girdiğinde kapıyı kapattım.
Bana doğru dönüp ''Annenin odası neresi?'' diye sorduğunda ciddi anlamda afallamıştım. ''Annemi ne yapacaksın?!'' diye sorduğumda ''Birazdan göreceksin güzelim sen sadece odasını göster!'' dedi. Sesi çok sinirli çıkıyordu. Ondan korkuyordum. Hızlı adımlarla annemin odasına girdiğimizde annemi uyandırdı ve ardı ardına ona vurmaya başladı. Var gücümle ona doğru koşup vurmaya başladım. Hiç bir işe yaramadığı açıkca ortadaydı.
Beni eliyle duvara ittiğinde sırtımı çok sert bir şekilde duvara çarpmıştım. Nefesim kesilmeye başlamıştı. Yerde serili bir şekilde buğulu gözlerimle anneme baktığımda yüzünün kanlar içerisinde kaldığını görebilmiştim. Ardından suratıma atılan iç çamaşırları... Gözlerim yetkisini kaybetmeden yerimden kalkmaya çalışmıştım. Olmuyordu. Ona karşı koymak için hiç bir şey yapamıyordum.
Annemi hızlıca yatağın üzerine fırlatıp içine girmişti. Gözlerimin bana yalan söylediğini düşünüyordum , ama kulaklarımda yankılanan annemin çığlıkları ve o piçin inlemeleri vardı. Vücudumun her milimi sanki birleşip benim bir şeyler yapmamı engelliyor gibiydiler.
Kulaklarıma dolan sert bir inleme ile gözlerimin net görmesi için açtığımda üstünü giyiniyordu. Yanıma geldiğinde kulağıma eğildi ve ''Bu ceza sana yeter'' dedi. Sırıtarak odayı terkettiğinde beni zorlayan gözlerimi çoktan kapatmıştım.
Justin'e sövmeyin demicem :D :D Yazarken bile duygulandım. :) Vote ve yorum lütfen :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreaker (ASKIDA)
Hayran Kurgu''Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, bana güven diyemezsin...''