Bölüm dokuz| Sırt Sırta

254 13 11
                                    

Oldu o zaman 4142 kelime.. Sizden tek ricam ne biliyorsunuz..  Bu arada şarkı önerilen şarkı bilginize...

İyi okumalar...

"Duru..."

Yengem adımı sesleniyordu. Ama o kadar yankılı ve boğuk duyuyordum ki..

"Duru.. Uyanman lazım.."

Gözlerimi açamıyordum.. "Duru aç gözlerini." Sonunda tek gözümü aralamayı başardım. "Ha? Yenge ne Zaman geldin ya?" Koltukta doğruldum. "Biraz önce. Sen burda uyumuşsun kızım her taraf açık ya birisi girseydi!? Allahtan evi kontrol ettirdim." Biri girmişti zaten.. "Birşey olmamış işte.. Neyse ben yukarı çıkıp yatayım. İyi geceler sana.." Öpücük attı ve bende yukarı çıktım.

Yorganı açıp içine yatacakken camımdan ve balkonumdan tıkırtılar geldi. Ne çekmiştim bugün bunlardan ya!!? Gidip camı açtım. Sonra geri yattım. Tıkırtılar kesilmişti bende uyumuştum çok kalmadan zaten...

****

Uyumasının üzerinden beş dakika geçmişti ve bende çok sessizce camdan içeri girmiştim. Umarım uyanmazdı. Geçtim ve yatağının kenarındaki pufa oturdum. Yüzünün her santimini incelemeye başladım. Biraz pembe ve dolgun yanakları vardı. Dudakları zaten ayrı bi' güzeldi. Onlar da dolgundu. Kaşları.. Biçimli ve çok orantılıydı.. Gece gözlerine hiçbir şey demiyordum.. Bakarken çekindiğim gözlerdi onlar.. Çocukken hera dışında hiç böyle çekinmemiştim gözlere bakarken. Kısaca hayatım boyunca ilk defa bir çift göze bakarken bu kadar çekiniyordum.. Gözleri göz kapakları tarafından örtülmüştü.. Ben bu yüzü bir daha hiç göremeyecek miydim şimdi? Gittiğinde gelmeyecek miydi bir daha?

"Hera gibi olmak zorunda mıydın? Ne olurdu bana kafa tutup gitmeseydin?"

Saçlarını okşadım hafifçe... Sora da tüy kadar hafif bir öpücük kondurup camdan geri çıktım ve aşağı atladım. İki katlı evin üst katındaydı ve ben rahatça girip çıkardım en azından o gidene kadar.

Beni öldürene kadar..

Bahçeden beni kimse görmeden çıktım. Öbür sokakta bıraktığım arabama binip eve gazladım.

****

"Ee yengoşum ne yaptın yemekte?"

Ağzıma salatalık atarken konuşmaya çalıştım. "İşte her zamanki yemekler.. İş konuştuk falan ha birde.." Merakla ona baktım. "Alinin akrabalarından birisi vardı.." İşte konu şimdi ilgimi çekmişti. "Alinin akrabası mı var?"

"Yakın değiller diye biliyorum yani annesi ve babası yok.. Senin gibi ama onunda dayısı var sanırım."

Tek kaşımı kaldırdım. "Niye görüşmüyorlar ki?" Elindeki çatalı sallaya sallaya konuşmaya başladı. "Ya şimdi bu oğlan bir kızı arıyormuş.. Herhalde yani öyle biliyorum. Neyse işte dayısı da çok üstüne gitmiş kız seni bıraktı yeter falan diye.. Sonra bu dayısına silah çekmiş." Gözlerimi Kocaman açtım. Bir kız için öz dayısına silah çeker miydi insan? "Dayısı hala onu çok seviyor kendisine benzetiyor bu yönlerini hak veriyor ona ama Ali dayısıyla görüşmüyor." Kafamı salladım. Acaba bu kız kimdi? Ona bu kadar şeyi yaptıran bu kız kimdi? "Kızı biliyor musun peki?" İki yana salladı Kafasını. "Kızı onlardan başka kimse bilmiyor. Ona da sorma derim çok hassas demek ki bu konuda dayısına bile silah çektiğine göre.. Çok manyak ama çok hoş çocuk hem senin alişine de çok benziyor vallaha ben senin yerinde olsam--"

KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin