Watty kafayı yediği ve bölümü sildiği için baştan yazmak zorunda kaldım, bu yüzden bölüm gecikti. Watty adına özür dilerim.
Steve, sabah uyandığında kendini balkondaki sandalyede otururken bulmuştu. Üzerine, yatakta olması gereken bahtaniye örtülmüştü. Kalkmaya çalıştığında sırtı fena halde acımıştı. Her yeri tutulmuştu. İlk olarak üstündeki bahtaniyeyi kaldırdı. Biraz hatırlamaya başlamıştı, dün akşam en son resim çiziyordu. İlk önce karşısındaki manzarayı çizmeye çalışmış sonra sıkılıp başka bir şey çizmiş ve uyuyakalmıştı.
Sandalyeden zorla da olsa kalkıp balkonun kapısını açtı. İlk gördüğü şey yatakta oturan ve elinde kendisinin çizim defteri olan Tony'di. "Güzel çiziyorsun ama benim resmim neden burada var?"
Steve yutkundu çünkü bu soruya nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. "Yeni tanıştığım insanları çizmeyi severim." Steve çok iyi kıvırdığı için şanslıydı. "Kahvaltı saat kaçta?"
"Daha bir saat var." diye cevapladı Tony. "Farkında mısın? Hâlâ senin ismini bilmiyorum."
"Steve Rogers."
Tony elindeki çizim defterini kapattı ve televizyon ünitesine koydu. Ünitenin yanındaki minibara eğilip içinde bir şeyler aramaya başladı. "Ne istersin?"
"Efendim?" dedi Steve, Tony'nin sözleri ile daldığı hayallerden dünyaya dönmüştü.
"Ne yemek istersin?' dedim."
"Bir şey yemek istemiyorum."
"O zaman senin yerine ben seçeceğim." Tony eline aldığı çikolatayı Steve'e fırlattı. Steve istemediğini söylese de aç olduğu için hemen paketi açıp çikolatayı ağzına götürdü. Tony de çikolatasını yerken, "Peki, şu asker kıyafetli adam kim?" dedi.
"Hangi adam?"
"Resmini çizdiğin."
"Bu- bir dakika sen neden benim çizdiğim insanları merak ediyorsun? Benim gibi sıradan insanları fazla önemsemezsin sanıyordum." Steve bilerek "sıradan" kelimesine baskı yapmıştı.
"Laf mı soktun şimdi?"
"Bilmem sen nasıl anlarsan."
"Tek anladığım şey o adamın ismini söylemediğin."
"Bucky."
"Hm, Bucky. Neyin olur?"
"Ne yapacaksın?"
"Sadece sordum."
"Eski bir dostum." Steve bitirdiği çikolatasının paketini çöpe attıktan sonra tuvalete girdi.
Kahvaltı saati geldiğinde Tony yemek salonunda tabağını hazırlamış ve bir masaya oturmuştu. Bir kaç lokma yedikten sonra göz ucuyla masanın karşısına oturan birini gördü. Sadece mavi kareli gömleğini görebilmişti ve bir de hazırladığı "yok yok" tabağını. Yüzünü görmek için kafasını kaldırdığında, "Beni mi takip ediyorsun." dedi.
"Fanı olduğum adamı takip edemez miyim?" diye cevapladı Steve.
"Sonunda kabul ettin."
"Hayır. Sadece şaka yaptım. Fanın olacak kadar aptal değilim."
"Fanlarıma hakaret mi ettin sen? Seni çiğ çiğ yerler."
"Tamam korktum biraz. Yemeden önce dua etmeyecek misin?"
"Ben ateistim." Tony yemeye devam edince Steve de bir şey söylemedi. O da yemeye başladı.
Yemekten sonra Tony, hava almak için otelden dışarı çıkmış ve ormandaki otelin yaptığı yürüyüş yolunda yürümeye başlamıştı. Bir kaç dakika yürüdükten sonra arkasından yürüyen ve onu takip eden bir çift göz olduğunu hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOTEL ROOM | STONY
FanficSteve Rogers ve Tony Stark birbirlerinden tanımayan kişilerdir. Biraz tatili hak ettiklerini düşünerek bir otele rezervasyon yaptırırlar ve birbirlerinin tatile gittiğini bile bilmemelerine rağmen otelin bir hatası üzerine ikisi aynı odayı rezerve e...