Düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldiğim de hala Deniz'le öpüşüyorduk. Ve kendime sahip çıkıp geri çekildim. Deniz'in tişörtünü çıkarıp onu yatağa çektim. Bana sıkıca sarıldı. Ve kendimi onun kollarında uykuya bıraktım.
***
Sabah uyandığım da Deniz uyanmış beni izliyordu. Bi anda sırıttı ve "Hadi prenses okula geç kalıyorsun." Dedi. Bende hemen yalvarmaya başladım. "Deniz. Deniz'im. Canım. Herşeyim. Bitanem nolur bu gün okula gitmesem ? Bırak beni yalvarırım." Bu sözlerime bir kahkaha attı ve ayağa kalkıp beni tuvalete sürükledi. Ona sinirli bi bakış atıp elimi yüzümü yıkadım. O sırada Deniz odaya geri dönmüştü. Su beni kendime getirene kadar yüzümü yıkadım. Oda'ya döndüğümde Deniz'in tişörtü dikkatimi çekti. Bi anda sinsice sırıttım. Deniz anlamamış olucak ki bana 'noldu' der gibi bakıyordu. Hemen yerde duran ultra mini kot şortumu giydim ve Deniz'in dudaklarına yöneldim. Tabi öpüşürken rahat durmadım Deniz'in tişörtünü çıkardım, kendim giydim ve ultra mini şortumun içine soktum. Sonra Deniz'in dudaklarından geri çekilip hızlıca odadan çıktım. Ben çıktığım anda içerden gelen "Hassiktir." sesi dikkatimi çekti. Zafer kazanmış gibi gülümseyip okula doğru yol aldım.
***
Okula girdiğimde herkes bana bakıyordu. Ama takmıyordum. Hala Deniz'in sabahki haline sırıtıyordum. Sonra bir anda karşımda Deniz'i görünce. Sırıtmayı bıraktım. Benim tanıdığım Deniz o tişört için beni burda çıplak bile bırakırdı. Geri geri yürümeye başladım. Deniz'in yüzünde çarpık bi gülümseme oluştu.
Sadece dudaklarını oynatarak "Gerçekten benden kaçabileceğini mi düşünüyordun, hadi ama..." Dedi. Ah hayır bu olamazdı evet kaçamayacaktım biliyorumm. En masum ve acınası yüz ifademi takınarak yanına gitmeye başladım. O aptal gülümsemesi yine yüzündeki yerini almıştı. Pislik nasıl bu kadar güzel gülüyordu. Yanına vardığımda "İşte böyle ol sınıf arkadaşım." Dedi, hassiktir kaydını bizim okula mı aldırmış!? İşte şimdi boku yemiştim. Dönem ortasında....ahh kimi kandırıyorum İlker Amcanın tek telefonu yeterli olmuştur.
"Okulumuzun ilk gününde kızlar üzerinde kötü bir izlenim bırakmak istemiyorum o yüzden bir şey yapmıyorum, şimdilik.." Deyip sınıfa doğru yola koyuldu. İçimden derin bir oh çekerken konunun misli şeklinde geri döneceğini biliyordum. Düşüncelerimden sıyrılıp kafamı kaldırdığımda Berkle göz göze gelmiştik. Merdivenlerin orda durmuş bana bakıyordu. Deniz hakkında bir açıklama yapmalıydım biliyordum ama şu an değil.
Bu okul bana Can'ı hatırlatıyordu. Ah aşkım.. Hala deli gibi özlüyordum işte ve bu okulda kalmamın nedeniydi o.. Ah baba saol hayatımı ta oralardan ne kadar da mükemmelleştirdin. Hayatımı her zaman mahvetmekte üzerine yok yine...
-BERK-
Bu çocuğun ne işi vardı bu okulda. Daha doğrusu Irmak'ın bu çocukla ne işi vardı. Gerçekten sevgilisi miydi? Hayır olamazdı. Buna katlanamazdım. Gözümün içine baka baka başka biriyle daha olması... Hayır! Böyle birşey olmayacaktı. Bir an önce bu durumu açıklığa kavuşturmalıydım.
Ona baktığımı farkettiğinde bana gülümsemişti. Esen rüzgar saçlarını dağıttığında onları düzeltmekle uğraşırken bir yandan da söyleniyordu. Böyle bile çok güzeldi. O açıklı koyulu beline kadar olan kahve saçları bence hep böyle kalmalıydı. Yanıma yaklaşırken o mükemmel kokusu bana ulaşmıştı. Evet ben bu kızdan vazgeçemiyordum.
"Irmak seninle konuşmak istiyorum." Dediğimde bana olur anlamında başını sallamıştı. Yüzünde yine hüzünlü bir ifade vardı. Can gittiğinden beri böyleydi ve ben buna katlanamıyordum. Ama o piçi sana unutturucam sana söz veriyorum. Bunları demek yerine "Öyleyse çıkışta bekliyeceğim." Demekle yetinmiştim. Sadece "Tamamdır." Deyip gülümsedi.
O güldüğünde sanki dünya duruyordu. Seni mutlu edicem Irmak buna inan.
-IRMAK-
Berk tam beklediğim gibiydi. Açıklama istiyordu. Bu çocukta bir psikopatlık vardı yada gizemlilik... Bana karşı hep iyi olmuştu ama diğer herkes ondan çekinirdi. Can'la çıktığımız zaman da aynıydı ama şimdi daha karanlık..
Sınıfa vardığımda, hassiktir yalan söylememiş. Oha ya !? Bide aynı sınıf!? Uyuz.
Tüm kızların gözü onun üstündeydi. Aman ne buluyorlardı ki?! Ah kızım kimi kandırıyorsun hafif uzun koyu saçları, siyaha yakın büyük-iri gözleri ve ahh dudakları... Tabi birde gülümsemesi ve onu taçlandıran gamzesi. Noluyo bu iç sesim coştu yine, saçmalama kızım!?
Gözleri bana takıldığında yüzüne düşen saçlarını elinle arkaya atarken muzip bakışlarıyla kızları işaret etmişti. Pislik. Hayır onu kıskanmıyordum. Deniz hep böyleydi. Kızlar etrafında hep olurdu. Ay neyse sevgilisi olucak kıza acıyordum sadece.
Her zamanki sırama oturup başımı sıraya koyduğum da düşüncelerimde Can vardı. Ah Can niye yaptın bunu bana?! Canım acıyordu. Gözlerim dolmuştu yine. Beni tekrar sınıfa döndüren ne yazık ki hocanın sesi oldu.
***
Tenefüs zili çalmıştı. Daha fazla ders dinlemicektim. Okuldan çıkmak en iyi fikirdi. Çantamı toplayıp hızlıca sınıftan çıktım. Okulun çıkışına doğru yürürken Deniz yanımda belirdi. Bu çocuk ne kadar hızlıydı böyle?!
"Neden okuldan kaçıyorsun? A-aa yoksa kıskandın mı?" Diye alay edince sinirlerim tepeme çıkmıştı. Bendeki de inat değil mi "Yo, Berk'e söz verdim, onunla dışarı çıkıcaz. Ha bide seni kıskanmam da gerekmiyor bence, farkındaysan tişörtünü giyen benim bir başkası değil." Deyip yüzüme bir pic smile yerleştirdim. Deniz'in gözleri kararmıştı.
İlk başta sakince konuşmaya başladı. "Evet, sensin. Bir başkasının giymesini de istemem zaten." Dedi ve birden bağırmaya başladı. "Ve de onunla dışarı falan çıkmicaksın!!" Oha!? Resmen kükredi amk. Korkmaya başlıyorum ağağağağ. Onu sakinleştirmek için "Deniz, sakin ol ve bağırma okuldayız." Dedim. Herles bize bakıyordu lan. İşiniz gücünüz yok mu sizin mk?!
"Olamam, sana gitmiceksin dedim!!" Hala bağırıyordu. O sırada merdivenlerde Berk belirdi. Lanet olsun! Tam da sırası. Deniz benim ona baktığımı fark edince kolumdan çekiştirmeye başladı. Bendeki de inatsa gitmicektim. Ben direnirken bir anda havalandım. Korkudan küçük bir çığlık atmayı ihmal etmemiştim tabi. "Deniz! Bırak beni! Ya, hayvan mısın?! Bırak diyorum!" Ama boşuna bağırıyordum. Beni arabaya bindirdi ve konuşmaya başladı.
"Sana söylemiştim, seni uyarmıştım." Cidden çok korkuyordum. Ve Deniz'in arkasından gelen Berk'i gördüm. O da çok sinirli gözüküyordu. Deniz fark etmiş olucak ki bir anda arkasını dönüp Berk'e yumruk geçirdi. Berk'in güçlü olduğunu biliyordum. O yumruğun karşısında sadece sendeledi. Ama Deniz'i de tanıyordum. Onu öldürene kadar döverdi. Hemen ortaya atladım.
"Yeter, yeter artık! Durun! Sizin derdiniz ne!" İkiside benim cesaretime şaşırmış olucak ki büyümüş gözlerle bana bakıyorlardı. Aslında şuan da ikisinden de deli gibi korkuyordum. Bir an adrenalin patlaması yaşadım sanırım. Burda olmamın başka açıklaması yok. Ama ikisini de sadece ben sakinleştirebilirdim. Bunu biliyordum. Ve bütün okul bize bakarken bağırarak konuşmaya devam ettim.
"Gerçekten naptığınızı anlamıyorum! Deniz senin bi tişört için bu okula kayıt yaptırmiyacağını biliyorum! Berk seninde neden benle bu kadar ilgilendiğini biliyorum! Deniz bu okula neden geldiğini anlıyorum! Berk senin neden şuan da burda olduğunu anlıyorum! Ama artık bırakın tamam mı?! İkiniz de gözümde kendinizi küçültmekten başka bir bok yapmıyorsunuz!" Dedim ve Deniz'le Berk'in şoka girmiş hallerinden yararlanıp, Deniz'in cebinden arabasının anahtarını alıp arabaya bindim ve nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmeden öylece, en küçük dikkatsizlikte kendimi öldürecek hızda arabanın gazına kökleyip arabayı sürdüm.