Medya; Mabel Matiz - Sultan Süleyman
Sultan Süleyman bile, o bile diye düşündü. O ölürken eli dışındaydı ya mezarın, niye dışındaydı? Elinin boş gittiğini göstermek için değil miydi? Öyleydi, o zaman bu kibir nereden geliyordu? Niye insanlar zenginlik sonsuzlukmuş gibi davranıyordu?
Anlam veremedi, yaslandı arkasına. Koyu kirpikleri örtüldü Ege denizi gözlerinin üstüne. Yorulmuştu, insanların saf nefreti onu yormuştu. Dili lâl olmuştu bütün sözlere. Enerjisi sömürülmüş, zayıflık tüm bedenini ele geçirmişti. Tek anısını yitirmiyordu ki, o anı da binlerce anıya bedeldi.
"Rüzgâr savurmasın saçlarını Gülnigar, ruhumu teslim ediyorum her savruluşunda. Yumuyorum gözlerimi, kokun doluyor ciğerlerime.
Rüzgâr savurmasın saçlarını gül kokulum, yüzünü kapatıyor kalın telli saçların. Göremiyorum narin yüzünü, göremiyorum marur bakışlı gözlerini.
Rüzgâr savurmasın saçlarını melek yüzlüm, sesimi kaybediyorum saçlarının arasında. Kalbim kanat çırpınıyor lâkin bir adım atamıyor senden uzağa. Çiçeklerin kokusunu soluyorum ruhumun parçası, sanki seni çekiyorum içime. Sanki sen bir gülsün, onca çiçeğin arasında bir senin kokunu alyorum her nedense.
Rüzgâr savurmasın saçlarını acılarımın merhemi, öyle savuruyor ki artık yüzüme çarpıyor hançerlerin. Gözlerimin içi doluyor, kan dolmuş Ege denizi misali. Sesim artık kulaklarıma gelmiyor, yokluğunun kulağıma dolduğurduğu acı çığlığından beri. Yorgun bedenim, ayaklarının altında serili Gülnigar'ım; gül kokulum; melek yüzlüm; acılarımın merhemi. Karadeniz'in rüzgârını özlüyorum, saçlarını savurduğu günden beri. Savurmasın saçlarını rüzgâr derdim ya; yok artık o saçlar, bilirim yokluğunu. Huzur içinde yat cennetimin kıyısı; soluyorum ben her daim, savrulan saçlarının kokusunu..."
Gözlerini araladı yorgun adam, Ege denizi yine kan dolmuştu. Gülnigar'ı gelmişti aklına, hiç çıkmazdı aslında ya. Yaralı kalbinin kanatları kopmuştu. Derin bir soluk aldı, burnuna kan kokusu doldu. Gülnigar'ı artık bir çiçek değildi, cennetin kıyısı, kan kokusuydu çünkü o rüzgar esintisinin saçlarına vurduğu bir gün ölmüştü...