Buraya en son bu sabah 6' da gelmiştim. Her zaman ki sebebim gibi ağlayarak gün batımını izliyordum. Etrafım bana acırken, sırf ben hastayım diye yapmacık sevgiler gösteren akrabalar , arkadaşınla dedikodu yapacağına, hastalığım adına sürekli konuşmalar.
Hastalığım sürekli beni yalnız yakalıyıp sıkıştırması, amcamın beni babamdan çok sevmesi, bak bu konu da yanılıyorum işte , benim babam olsa beni her zaman severdi koklardı.
Ama maalesef benim babam yoktu ki bana sahip çıksın. İstediğim herşey elimin altındaydı. Sadece eksik 2 şey var. Biri anne - baba öbürü ise temiz sağlıklı bir yaşam. Fakat bu iki şey ne kadar istesemde sahip olamıyacagım listesinin arasına giriyordu.
Ah bu arada size kendimi tanıtmalıyım. Belki sizde bana destek olursunuz.
Adım soyadım Sare derinkuyu , 17 yaşındayım. Kanser hastalığına yakalanan talihli kişi benim. Anne ve babamı 10 yaşındayken kaybettim. 10 yaşındayken amcamın çocukları olmadığı için beni yanlarına alıp hiç birşeyimi eksik etmeden büyüttüler. 13 yaşındayken o zaman amcamların çocuğu olur. Ve benim şans getirdiğimi inanırlar. Şu anda o ufaklık 4 yaşında. Minik bir prens. Adı da Şafak. Ailenin varisi.
Umarım her zaman yanımda olursunuz. Hayatımı pek anlatmayı sevmem. Ama eğer gerçek dostlar kazanıcaksam işte buna razıyım.
3 saat sonra••••••
Şu anda gelecek misafirler için aşagı inmemek için direniyordum. Ama annem inmem için ısrar esiyordu. Ah bu arada yengeme anne derim. Sırf o mutlu olsun diye.
" ya anne ben onların yanında ne yapıcam?"
Yengem hemen gelip yatağımın ucuna oturup "ailemizi tanısınlar istedim. Baban bile bana bişey demedi. Hem Sedef hanıma senden çok bahsettim. Aşagı inip iki selam vermicek misin yani"
Bende hemen gidip yanıklarından öptüm. Ve sarıldım. O benim herşeyimdi. Hiçbir zaman anne konusunda yalnız hisettirmemişti bana.
" tabi ki de iyi yapmışsın. Seni mi kırıcam yaren sultan.". Hemen gülüp alnıma bir öpücük kondurup dolabıma doğru yürümeye başladı.Ah olamaz. Gene mi kıyafet secimi. Her seferinde şık olmam için süslü püslü kıyafetler giydirir bana. Hemen önüne geçip "anne istersen ben seçeyim kıyafetimi olur mu hem daha iyi olur." annem de sesli bir şekilde kahkaha attı.
Ve bana alay eder gibi baktı." ay Sare şu komik hallerine bayılıyorum. Bi de üstüne üstlük espiri yapıyorsun gülmeyi elde bırakmıyorsun." bu cümleleri bana gülerek anlatıyordu.
Bir şansımi deneyim dedim yani bunda komik birşey bulsam bende gülerdim yani. " yani kıyafetlerimi ben şeçebilir miyim?."sesimi şafak gibi çıkarmaya çalışmıştım. Eminim ki bu sesten sonra annem benden soğurdu. "Oldu canım. Simdi çekil bakalım önümden. Daha çok işim var hadi."
Dedikten hemen sonra beni kenara yavaş bir şekilde itip dolabıma yöneldi. Zaten sessiz bir şekilde beklemekten başka şansım yoktu.
Oturur vaziyette tam uykuya dalacakken bir anda yüzüme bir şey çarptı. Gözlerimi hızla açıp yüzüme çarpan şeye baktım.pudra rengi bir elbise
Üstü dantelle kaplanmış altı sade bir kumaş parçasıyla örtünmüştü.
Şasırmış bir şekilde elbise bakarken bu seferde ayakkabıyı yüzüme çarpacakken tuttum. Saks mavisi terlik türünden topuklu ayakkabı.iyi de bu elbise ve ayakkabıyı hiç kendi dolabımda görmemiştim. Sanırım annem ne yapmış ne etmiş sabah dolabımı karıştırmış.
Ve bana yakıştıracak bişey bulamayınca alışverişe çıkmış. Ah evet asıl konuya dönelim. Annem bunları niye yüzüme atıyor. O takı dolabımda bana sırtı dönük bir şekilde bişeyler ararken yavaşça sırtına dokundum. O da bunu beklemiyormuş gibi korktu.
" anne iyimisin. Pek iyi görünmüyorsun da. "Annem yüzüme uzun uzun baktı. Bende merakla niye bu hale geldiğini söylemesini bekliyordum." Sare annem, bizden uzaklaşırsan kendini üzme olur mu? ". Ben ne diyecegimi bilmiyordum şimdi. Durup dururken bu nereden çıktı ki şimdi anlamadım. Annem böyle şeyleri söylemezdi. Demek ki birşey olmuş ve benden saklıyorlardı. İyi de neden ama. Acaba gelen misafirlerin bu işle bir alakası olabilir mi..
Tam arkama dönüp anneme birşey diyecektik ki annem odadan çıkıp gitmişti. Keşke odadan çıkmadan haber verseydi.
Elbiseleri alıp soyunma odasına girdim. Elbiseleri giydikten sonra ayakkabıyı alıp giydim. Bağcık bağlama işlerini de hallettikten sonra, takı dolabıma gidip üstümdekilere göre bileklik arayacakken, kapım hafif bir şekilde tıklatıldı. Arkama dönüp baktığımda yengem yani annem elinde saks mavisi bir bileklikle karşımda duruyordu. Ben meraklı bir şekilde karşısında dururken , bana doğru gelmeye başladı.
Tam önümde durup elimi avucunun içine aldı. Bende onun ellerini öptüm. " sorun nedir anneciğim." dedim. O da avucunun içinde ki elimi yavaşça bırakıp, bilekliği bana verdi. Sonra da birşey demeden odadan çıktı. Bana niye birşey söylemiyordu bu kadın.
Birşey söylediği zaman da anlaşılacak şekilde anlatmıyordu. Bu anlatmadıkları şey bu kadar mı ciddiydi.
Sanırım bunları sonra düşünecektim. Şu anda düşünmem gereken bir misafirimiz vardı. Annemin verdiği bilekliği hızlıca takıp, makyaj masama oturup, krem renginde ki dudak koruyucumu sürüp, gözlerieme de siyah bir maskara çekip boy aynasının karşısına geçip kendime baktım. Gerçekten annem kıyafet konusunda harika bi seçim yapmıştı.
Sanırım artık aşağı inmem gerekiyor. Odamdan çıkar çıkmaz merdivenlerden aşagı indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN Prensi
HumorSize soruyorum. Siz ailenizi öldüren bir adamın oğluna bilip bilmeden aşık olur musunuz? Ya da canınızdan çok sevdiğiniz kişi size bir anda ihanet etse , onu hala sevebilir misiniz? Sorularımın cevaplarını yorum sayfasında bekliyorum. 😋😋