Lea'nın Anlatımı
Ailem ve ben arabadan indik, babam kapıları kitledikten sonra Malcolm'um büyük, siyah BMV'sine doğru yürümeye başladık. Malcolm bize evine giden yolu göstermişti. Araba yolculuğumuz yalnızca on beş dakika sürmesine rağmen, çevre tamamen değişmişti. Şehrin bu kısmında, kocaman evlerin komşuları birbirinden ayıran devasa bahçeleri vardı. Araba yollarında, sadece en yeni ve en lüks arabalar duruyordu. Bu kadar lüks arabanın içinde; bizim canı çıkmış Volkswagen'imiz çok düşük kalıyordu.
Hayatta olduğun için minnettar ol, Lea. Maddi şeylerin önemi bunun yanında çok küçük kalıyor, diye hatırlattım kendime.
Kafamı kaldırıp Malcolm ve ailesine ait konağa baktım. Acaba hiç çocuğu var mıydı?
Malcolm arabasından inerken, "İşte benim evim," dedi. "Haydi sizi içeri alalım." Üçümüze de gülümsedi.
Hala pijamalarımla olduğumu fark ettim; üstümde kısa bir şort ve tişört vardı. Tavanım üstüme yıkılırken üstümü değiştirecek vaktim yoktu, ama yine de şu anki durumumdan utanmıştım.
En azından üstümde sabahlığım var, diye düşündüm ve titreyen bedenimi sabahlığıma daha sıkı sardım. Bugün havanın çok soğuk olması bize hiç yardımcı olmuyordu. Malcolm'un peşinden yürüyorduk, merdivenleri çıktık ve sütunların arkasındaki ana kapıda durduk. Malcolm elini cebine atıp, anahtarlığını çıkardı. Dikdörtgen köşeli ve diğerlerinden daha fazla parlayan sarı bir anahtar dikkatimi çekmişti — bu anahtardan benim ailemde de vardı. Okulumuz, akşamları olan veli toplantısı için her veliye bundan bir tane veriyordu.
Pekala, o zaman demek ki çocuğu vardı. Aklımda bizim okula giden insanları taradım, Malcolm'un çocuğunun kim olabileceğini düşünüyordum. Adamın soyismini bile bilmediğimden, bu beni biraz zorlamıştı.
Nihayet, Malcolm kilidi açtı ve kapıyı itti. Önce bizim geçmemiz için eliyle işaret etti. Babam, onu kibarca başıyla onayladı ve girişi kaplayan mermer zemine adımını attı. Peşinden; önce annem, sonra da ben girdik. Şaşkınlıktan ağzımın tekrar açılmaması için kendimi baya zorlamam gerekmişti.
Bize sırıttı. "Hoş geldiniz."
Kendimi biraz rahatlamış hissettim, gerçekten iyi biriydi. Seni çok sevdim Malcolm. İçimden onu alkışlamak gelse de, garip olur diye yapmadım. O sırada, geniş girişteki dondurma renkli mermer zeminde topuklu terliklerin çıkardığı sesi duyduk.
"Hoş geldiniz!" Bu neşeli ses, Malcolm'la yaklaşık olarak aynı yaşta olan esmer bir kadından gelmişti. "Benim adım Brenda." Kadın babamın elini sıkmak için elini uzattı.
Anneme sarıldıktan sonra, bana yaklaştı ve aynı samimiyetle beni de kucakladı. Kolları beni sıkıyordu, omurgama batan bilezikleri canımı yaktığından nefesim kesilmişti. Geri çekilden sonra, işaret ve baş parmaklarıyla iki yanağımı sıktı ve sanki küçük bir çocukmuşum gibi yüzümü iki yana çekiştirdi.
"Ah, ne kadar tatlı ve güzel bir kız. Keşke benim de bir kızım olsaydı." İç çekti, şimdi yanaklarımı okşuyordu.
Kızları yoktu, o zaman bu demekti ki...
Ah, aklımı sikeyim.
Biliyor musun Lea, sürekli A alan bir öğrenciye göre bazen çok aptal olabiliyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Popular and I
Teen Fiction"İkimiz de biliyoruz ki şu an, bu pozisyonda, benimle olmak için birini öldürecek kızlar var." Sırıttı, söylediği şeyin sapına kadar doğru olduğunu biliyordu. Lea Wilson ve River Parker hiçbir şekilde uyuşmuyorlardı; aynı şeylerden hoşlanmıyorlardı...