Mr. Popular and I

5. Hızlı Sürüş

Lea'nın Anlatımı

Hızlı bir duş aldıktan ve dün gece Brenda'nın benim için bıraktığı diş fırçası ve macunla dişlerimi fırçaladıktan sonra, kıyafetlerin durduğu yatağa parmak uçlarımda ilerledim. Yerleri ıslatmamaya çalışıyordum. Ama maalesef ki, çoktan belime kadar inen sarı saçlarımdan düşen su damlacıklarından yerde bir iz bırakmıştım. Saçlarım ıslakken kahverenginin koyu bir tonunu alıyor ve telleri birbirine yapıştığı için boğulan bir sıçan gibi görünüyordum. Ama kuruyken, dalgalı saç tellerim sarı ve yer yer kahverengiydi. Elimi püskül saçlarımın arasından geçirdim, kıyafetleri daha iyi görebilmek için ıslak saçlarımı yüzümden geriye attım.

Görünüşe göre River'ın kız arkadaşının modada pahalı bir zevki vardı.

Beyaz üst Chanel'dendi, her ne kadar sıradan görünse de kıza bir servete mal olmuş olmalıydı. Dar kot pantolon görünüşe göre daha yeni Armani'den alınmıştı ve bembeyaz spor ayakkabılarla çok yakışıyordu. Kulağa ne kadar utanç verici gelse de, başka iç çamaşırım olmadığı için annem Brenda'dan ödünç almak zorunda kalmıştı. Brenda bunları daha hiç giymediğini söylüyordu. Durumun kötülüğüne iç çektim, birinin iç çamaşırını ödünç almak bence utanç verici bir durumdu, ve üstümdeki havlunun yere düşmesine izin verdim, sonra da giyinmeye başladım. İşimi bitirdikten sonra, aynaya baktım ve memnuniyetle gülümsedim. Her şey çok güzeldi ve kıyafetler enfes görünüyordu.

Yatağın üstünde asılı olan saati göz ucuyla kontrol ederken, hızla misafir odasını topladım, kıyafetlerimi düzgünce katladım ve onları dolaba yerleştirdim, kurulandığım havluyu banyoya geri astım ve yatağı dün nasıl bulduysam o şekilde yaptım. Kapıya doğru ilerlerken derin bir nefes alıp altın renkli kolu çevirdim. Kapıyı açtıktan sonra merdivenlere yöneldim ve aşağı inerken durumum hakkında Marissa'ya ne söyleyeceğimi düşündüm. Dün, geceyi Malcolm'ların evinde geçireceğimi biliyordu ama Malcolm'un kimin babası olduğunu bildiğini sanmıyordum.

Ona söylemeli miydim?

Alt kata ulaştığımda, bir süre kaybolmuş bir şekilde ferah koridorda bekledim. Evin başka kısmına açılan her bir koridoru ve görünürdeki her bir kapıyı gözlerimle tarıyordum. Ve ah, görünürde on kapı, üç koridor vardı. Kim bilir hangisi mutfağa ya da yemek odasına açılıyordu? Hiçbir fikrim yoktu.

"Bu taraftan, sakar." River'ın arkamda olduğunu şimdi fark ediyordum, adımları hiç ses çıkarmıyordu.

Beni geçerek merdivenin arkasındaki koridora yöneldi, hızla ilerliyordu. Gri bir pantolon ve üst bedenine yapışan mavi çizgili bir tişört giymişti. Gözlerim sırtına odaklandığından bana hiç yardımcı olmuyordu. Açık-plan yemek odasına ilerlerken kaslarının kasılıp gevşemesini izlemekten kendimi alamıyordum. Yemin ediyorum sırtlar, erkek sırtları resmen benim zayıf noktamdı.

Çocuğun sırtını dikizlemeyi kes, Lea. Ürkütücü davranıyorsun.

"Günaydın." Gülümsedim, isteksizce gözlerimi River'dan ayırdım ve Brenda, Malcolm ve aileme çevirdim.

"Günaydın, iyi uyudun mu?" Brenda bembeyaz dişlerini sergileyerek gülümserken sordu.

"Evet, teşekkür ederim." Bebek gibi uyuduğumdan bahsedecektim, ama River'ın da bizle aynı odada olduğunu hatırladığımdan olabildiğince az bilgi vermeyi tercih etmiştim. Özellikle artık kız arkadaşı olduğunu da bildiğim için ona benimle uğraşabileceği herhangi bir şey vermek istemiyordum.