Lea'nın Anlatımı
Kafam aşırı karıştığı için beni suçlamayın. Bu sabah arabada bana çenemi kapalı tutmamı söyleyen kendisi değil miydi? Şimdi yanıma gelmişti? Belki biraz ters davranmıştım, ancak River her gün yanıma gelip benimle konuşmuyordu. Bu olaydan sonra, Marissa bir şeylerin döndüğünü kesin anlayacaktı. Şüpheli gözlerle uzattığı eli incelediğimde yüzündeki gülüş genişledi.
"Ah, şimdi de elde etmesi zor kızı oynayıp yardım etmeme izin vermeyecek misin?" Kaşlarını yukarı kaldırdıktan sonra kıkırdadı.
"Ben oyun oynamıyorum, sik kafalı," dedikten sonra yerden kalkmak için elini tuttum.
Bir numaralı ders Lea: Bir erkeğe asla güvenme. Beni yerden kaldırırken, bir saniye gibi kısa bir süreliğine tutuşunu gevşetti, ve ben yere tekrar düşmek üzere olduğumu düşündüğüm için mini bir kalp krizi geçirdim. Gaddar oyununu fark ettiğimde yüzümde oluşan ifadeye kahkaha atarken tutuşunu sağlamlaştırdı ve ben iki ayağımın üzerinde dimdik duruncaya kadar beni kendine çekti.
"Hatırlat bana, bir daha bana yardım etmene izin vermeyeyim." Gözlerimi kısarak ona baktım, gülmeye devam ediyordu.
"Bekle..." Marissa'nın sesi arkamızdan yükseldiğinde dönüp ona baktım. "Az önce yardım etmek için Lea'ya elini uzattın..." dedi River'ı işaret ederek, ne söylediğini düşünürken gözlerini zemindeki bir noktaya sabitlemişti. "Ve sen de ona sik kafalı dedin?" Bu sefer parmağıyla beni işaret ediyordu, alnını kırıştırdı. Kendimden oldukça emin bir şekilde, kafasının çok ama çok karıştığını söyleyebilirdim.
"Evet." River'la aynı anda yanıtladım.
River'la birbirimize baktık. Benim yüzümde hayalkırıklığı, onun yüzünde ise koca bir sırıtış vardı. Sonra olayları anlamlandırmaya çalışan Marissa'ya döndük.
"Üzgünüm, aptallık ediyor da olabilirim, ama kaçırdığım bir şey mi var?" Konuşurken elini havada salladı, bir bana bir River'a bakıyordu. "Çünkü, benim bildiğim, siz ikiniz..." Uygun kelimeyi bulmak için duraksadı. "- birbirinizi doğru düzgün tanımıyorsunuz bile."
"Kıza söylemedin mi?" River bana döndü.
"Kimseye bir şey söyleme demiştin, hatırladın mı?" dedim tersçe.
"Beni dinleyeceğini düşünmemiştim."
"Aloo?" diye seslendi Marissa, kollarını kuvvetli bir şekilde hava sallarken.
İç çekerek Marissa'ya döndüm. "Dün geceki adamı hatırlıyor musun, Malcolm'u?" Marissa beni başıyla onaylayınca devam ettim. "O, River'ın babasıymış..." 'Büyük sırrı' nihayet açıkladığımda, çenesi düştü.
İşaret parmağıyla önce beni, sonra River'ı işaret etti. "Yani... Onunla yaşıyorsun."
Onu başımızla onayladık.
Saniyeler içinde, elleri şok ve hayretle ağzını örttü. Oldukça dramatik bir tepki veriyordu, geçen sene tiyatro sınıfını neden bırakmıştı ki?
Arabanın kaputunun önünden dolandım ve yolcu kapısını açtım. "Yaa, ne büyük olay. Artık gidelim," dedim Marissa'ya.
"Bekle!" diyen River beni takip etti.
Bana yetiştiğinde, çoktan rahat bir şekilde koltuğuma oturmuştum ve kapımı kapamak üzereydim. Ama ben kapıyı tam kapatamadan çekti ve açtı. Gözlerim, dar tişörtünün altındaki kol kaslarına takıldığında vücuduma bir titremenin yayıldığını hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Popular and I
Novela Juvenil"İkimiz de biliyoruz ki şu an, bu pozisyonda, benimle olmak için birini öldürecek kızlar var." Sırıttı, söylediği şeyin sapına kadar doğru olduğunu biliyordu. Lea Wilson ve River Parker hiçbir şekilde uyuşmuyorlardı; aynı şeylerden hoşlanmıyorlardı...