Everthing Has Changed

68 4 4
                                    

   Herkes inanmaz aşka. Hele şöyle bir aşık olma şekli vardır, arkadaşsınız ve çok fazla takıldığın için ona aşık oluyorsun. Maria ve Jack'ın da hikayeleri bu şekilde başladı...

     Maria ve Jack herkesin kıskandığı bir dostluğa sahip arkadaşlıkları vardı. Her zaman, her yerde birlikte olmalarının hayallerini kuruyorlar, tıpkı birbirilerini seven iki insan gibi. Maria, dalgalı sarı saçlara, kurbağa yeşili gözlere ve açık renkte bir ten rengine sahipti. Jack ise beyaz bir ten rengine, siyah saçlara ve mavi gözlere. Bir gün müzik dersleri var idi. Her zamanki gibi Jack ve Maria ödevlerini birlikte yapacaklardı. Okuldayken görev dağılımları yaptılar, buluşunca hemen hazırlayıp sonra muhabbet edip kahve içeceklerdi. Evde boştu, çünkü Maria ve Jack'ın aileleri Türkiye'ye tatile gideceklerdi. Her neyse konuya devam edelim, Maria ve Jack'ın buluşma vakitleri gelmişti. E haliyle ikisi de görevlerini yapmışlardı ve tahminen ödev süreleri yarım saat olacaktı. Grup ödevi Maria'nın evinde yapılacaktı, ve Jack oraya gitmek için hazırlanıyordu. Acele işe şeytan karışır boşuna demezler, değil mi? Jack hızlı bir şekilde parfümünü sıkarken yere düşürdü ve parfüm şişesi kırıldı. Jack onları toplamak için bir tabak aldı ve parfüm şişesinin kırıldığı yere yöneldi. Hızlıca hareket ediyordu, o küçük kazayı yaşamasına ramen. Parfüm şişesi camdı ve Jack, parçaları bir bir toplarken parmağını kesti. Yine acele ile parmağını sardı ve evden hızlıca çıktı.

       Maria'da Jack'tan farksız değildi o da tıpkı Jack gibi acele ediyordu. Tabi ki Maria Jack'a benzemiyordu. O dikkatli bir kızdı. Başına herhangi bir kaza gelmedi. Jack Maria'nın evine varmıştı. Maria'ya yaşadıklarını anlatırken, Maria gülmekten yerlere yatacaktı neredeyse.Girişte yapılan keyifli muhabbetin sonunda ödeve geçiş yapıldı. Ödev yarım saatte değil, 10 dakikada bitmişti. Ödevden ''A+'' almayı bekliyorlardı. Şimdi ödev sonrası muhabbet faslına geldiler. Fakat ikiside açtı bu yüzden yemek yapacaklardı. Jack homleti hazırlarken Maria ise masayı hazırlıyordu. Yemeğe geçtiler, harika bir yemeğin ardından oturma odasına geçip film izleyeceklerdi, filmi izlerken de kahve içip patlamış mısır yiyeceklerdi. Fakat evde ikiside evde yoktu, bu nedenle Jack Evin tam karşısındaki süper marketten mısır ve kahve alacaktı. Bu sırada Maria ise film arıyordu, özellikle film romantik olacaktı. Jack markete varmıştı, her şey yolundaydı. Taki Jack marketten sonra evin yolunu tutana kadar. Maria'nın yan komşusunun küçük kaniş köpeği Jack'ı kovaladı. Eve nasıl girdiğini hatırlamayan Jack korku içinde ter dökerken Maria ise ona kahkaha ile gülüyordu. 

             Gülerek filmi izleyecekleri odaya gittiler. Mısır ve kahve, her şey hazırdı. Filmide takınca her şey halledilecekti. Film başladı sonunda. Kahve ve mısır ile çok güzel geçiyordu zamanları. Maria aniden filmi durdurup, Jack'a bir şeylerin eksik olduğunu söyledi ve gidip bir bahtaniye getirdi. İkisi sarmaş dolaş filmi izlediler. Filmin sonunda Maria ağladı ve Jack, Maria ağlıyor diye ona güldü, fakat Maria orada olmasa, Jack'ta ağlayacak... Bu güzel gün son bulmuştu. Jack eve gitmek için toparlandı fakat Maria buna musade etmedi. Çünkü saat neredeyse 12 olmuştu ve Maria yanlız kalmaktan korkuyordu. Bu nedenle Jack bu gece Marialarda kalacaktı. Fakat Jack'ın gözünde şöyle bir sorun kalmıştı. Nerde uyuyacaktı? Maria ise hiç düşünmeden aynı odada, Maria'nın ablasının yatağında uyuyabileceğini söyledi. Tabi Jack bir erkek olarak hiç te memnun değildi. Çünkü yatakların arasında 1metre bile yoktu aynı yatakta yatsalar da birşey değişmeyecekti neredeyse. Saat 3:30 olmuş ve hala ikisinin de uykuları yoktu ve çok acıkmışlardı. Bu yüzden ikisi de mutfağa doğru yöneldiler. Bir sorun daha çıkmıştı karşılarına, yiyecek bir şey yoktu ve civardaki tüm marketler kapamıştı. Yataklarına geri dönüp muhabbet etmek istediler. Her şey iyi, hoş, güzel, muhabbet süper ilerliyordu. Taki bodrum kattan gelen o sesleri duyana kadar...

                Jack, bu aşağıdan gelen sesleri merak etmişti, hem de çok. Ve aşağıya inip neler var, neler yok, bir kontrol etmek istedi. Maria ise bunu hiç istemiyordu, çünkü aşağıda biri de olabilirdi, onlara küçük bir süpriz yapar diye çok korkuyordu. Jack, Maria'nın bu sözlerini aldırmadan bodrum katına yol aldı, Maria durur mu, o da Jack'ın arkasından gitti. Bodrum katın kapısına geldiler. Jack tam içeri girecekken, Maria'nın sen değil ben gireceğim sözünü duydu. Jack tabi ki böyle birşeyin olamayacağını söyledi. Fakat Maria o kadar ısrarcıydı ki Jack daha fazla tahamül edemedi. Ve Maria'nın o karanlık, ürpertici yere girmesine izin verdi. Maria, elleri ve bacakları titreyerek içeri girdi. Soğuk ve karanlık olan bodrumda başka bir insan da olabilir korkusuyla gezmek hiç te kolay değildi. Maria bir süre yol aldıktan sonra alışmıştı artık. Bir an garip bir sessizlik oldu, Maria arkasına döndü hiçbirşey göremedi. Bodrumun sessiz olması gayet doğaldı ama burada başka bir şey vardı sanki, sanki başka biri daha vardı yanında. Maria daha fazla korkarak ilerlerken aniden sırtına bir bıçak saplandığını hissetti. Psikolojiktir belki diyerek sırtına dokunup eline baktı ve kanı gördü. Maria o an çığlıklar kopardı, canı hiç bu kadar yanmamıştı. Maria o arada acı çekerken de Jack ileriden gelen çığlık seslerini duyabiliyordu. Duyar duymaz da koştu oraya. Oraya vardığında etraf adeta kan gölüne dönmüştü. O an ne yapamayacağını bilmeyen Jack o psikoloji ile Maria'ya ne yapması gerektiğini sordu ağlayarak. Maria'nın ise aklına ilk gelen şey ambulans oldu. Jack hemen eline aldı telefonunu ve ambulansı aradı. Yaklaşık bir 15 dakika sonra ambulans, Maria'nın evine varmıştı. Jack, ambulansı dışarıda bekliyordu. Bu sayede Maria'nın yanına daha hızlı gidebilirlerdi. Jack, görevlileri Maria'nın hemen yanına götürdü hızlıca koşarak. Maria'yı sedyeye koyarak hastaneye gittiler. Hastaneye vardıklarında acilen ameliyata aldılar. Jack ise polislerin yanında neler olduğunu anlatıyordu.

                Uzun bir ameliyat sonrasında her şey yolundaydı fakat bir aksilik olduğunu Jack'a söylediler. Maria artık yürüyemeyecekti, yani bacak sinirleri mahfolmuştu. Maria odasında yatıyordu ve Jack bunu ona nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Doktor ile beraber odaya girdiler. Jack, burun kırın ediyordu, yani hiçbirşey söyleyemiyordu. Tam o sırada doktor pat diye söyledi Maria nın birdaha yürüyemeyeceğini. İşte Maria aslında ölmüştü o an. Çünkü çok sevdiği şeyi, dansı artık yapamayacaktı. Bu tıpkı nefes alamamak gibiydi onun için. Ardından doktor daha fazla beklenilmemesi gerektiğini ve yarın akşam gidebileceklerini söyledi. Zaten yarım saat sonra güneş açacaktı. Yani Maria artık gitmek istiyordu. Jack eşyaları toplarken Maria tekerlekli sandalyede bekliyordu. Eşyalar toplanmıştı ve artık ikisi de evindeydiler. Jack mutfağa geçti, yemek hazırlayacaktı çünkü. Bir ara sessizlik oldu ve Maria'nın yanında olmadığını fark etti. Ardından banyodan bağırma seslerini duydu ve oraya koştu. Maria bileklerini kesmişti her taraf kan olmuştu. Jack üzüntüden ağlayıp duvarlara vuruyordu, aniden durdu. Eğilip Maria'ya neden yaptığını sordu. Maria ise dans edemeyeceğim hayata tutunacağım başka bir şey kalamdığını söyledi. Son olarak hamleyi Jack ''Ben seni hayata bağlayabilirim, seni seviyorum sana aşığım.'' diyerek yaptı ve Maria bu sözleri duyunca o da Jack'a aşık olduğunu anladı. O an Maria'ya bir kuvvet geldi ve ayağa kalktı. Yürüyebiliyordu. Ayaklarıyla yapacağı ilk şey, Jack'a sarılmak olacaktı. Jack'a uzun süre sarıldı, ve sonsuza dek birlikte bir ömür geçirdiler...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 21, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Everthing Has ChangedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin