Dünya Alara AYDEMİR' den
Arabamla giderken en sevdiğim şarkı olan "Raviş-Güzel Kadın" ı açtım. Şarkı başlayınca bende şarkıya eşlik etmeye başladım. Şarkı mükemmel ötesiydi.
"Sen aşk ile kutsanan güzel kadın
Ne güzel şey varlığın, dilime duadır adın
Olduğun yer gönlümün mabedidir
Sanadır kalbimdeki her atım
Sen ömrüme yazılan güzel kadın
Ne güzel şey varlığın, dilime duadır adın
Olduğun yer cennetin bahçesidir
Sanadır attığım her adım
Sevilmek ne çok yakışır sana
Adının yanında ne güzel durur adım(avazım çıktığı kadar bağırarak söyledim.)
Al cennetine kabul et sen beni
Seni çok seviyorum güzel kadın"
Hastaneye girdiğim için üzgündüm çünkü şarkım üçüncü kez başlıyorken varmıştım. Arabamı park edip, arkadan çantamı alıp ıslık çalarak girişe yöneldim. Kız ıslık çalar mı demeyin şimdi ben farklı bir insanım ıslıkta çalar halay başı da olabilecek pontansiyele sahibim. Saat 13.30 olmuştu. Allllaahh öğle yemeği kaçtı acaba neden?? Araf denen o uyuz yüzünden. Ne vardı yani öğle arasından sonra yaralansaydı bütün deliler mi beni bulur sorarım size hıı? Başım dönmeye başlamıştı. Acil birşeyler yemem gerekiyordu. Hastane kapısına geldiğimde Ayaz bey kapıda bekliyordu. Sinirli miydi? Sinirliyse neden sinirliydi? Niçin sinirliydi? I don't know valla. Yanına geldiğimde hala yüzüme sinirli gözlerle bakıyordu.
"Merhaba Hocam" dedim.
"Merhaba Dünya" dediğinde sesindeki vurgulama hissedilmeyecek gibi değildi. HAYDEE!! Ne oldu şimdi?
"Bir sorun mu var"
"Gittin mi Begüm Hanımlara"
"Evet ordan geliyorum"
"Araf nasıl?"
"Yarası derin değildi. Pansuman yaptıktan sonra bir tane ağrı kesici iğne yaptım."
"Aferin. Araf çok beğenmiş seni. Artık onu yollarsın dedi. Umarım şaka yapmıştır." Deyince bir ürperti geldi. Bahçedeki birkaç kişinin kafası bize döndü. OMEN TONREM! EEEE... Bana yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Pardon kanka bende kalp var hani kızım şu durumda üf sus be...
"Bir daha oraya gitmeyeceksin DÜNYA!!" sesini yükseltmişti.
"Ne alaka hocam ya siz ameliyattasınız diye gittim ben. Yoksa hastaneden dışarı çıkmıyorum." Biraz sesimi yükseltmiştim. Başımın dönmesiyle sendelemeye başladım, geriye doğru düşerken Ayaz bey ellerini belime dolayıp düşmemi engelledikten sonrası tamamen karanlık..
Ayaz Ege KARAN'dan
Ben zaten başta göndermekle hata yaptım. Kurda kuzu emanet edilir mi? Neden Dünya'yı yolluyorum ki? Ameliyathanede volta atıyordum. Ameliyata girmem gerektiği için Dünya'yı yollamıştım Araf için. Ama ne oluyor? Araf Dünya'nın numarasını istiyor! Hah! Oldu başka ?! Ben sevdiğim kızın numarasını bırak soyadını söylemem. Bir de diyor ki kız çok güzelmiş. Evet çok fazla güzel ama bundan sanane lan sanane. "Ayaz ya artık senin gelmene gerek yok Dünya'yı yollayabilirsin." diyor. Çok beklersin diyecektim de son anda kendimi durdurup " O doktor değil benim gelmem gerekiyor." demeyi tercih ettim ısrarla numarasını isteyince bağırmıştım. Ben sinirlenmeyeyim de kim sinirlensin. Bir de ben bulurum demesin mi? o sinirle ayağımla boş olan ameliyat masasına vurdum. Tahminimce Dünya gelmek üzeredir. Dışarıda bekleyeyim yoksa burda sağlam bir şey kalmayacak. Tam bahçe kapısına gelmiştim ki durup ne söyleyeceğimi düşünmeye başladım. Kıza nasıl hesap soracağım ki? Yüzde yüz tersler. Arabasını görünce hemen bahçeye yöneldim. Tam yanıma geldiğinde şaşkın gözlerle bana bakıyordu.
"Merhaba hocam" dedi gülümseyerek. Tedirgindi.
"Merhaba Dünya" dedim vurgulayarak.
Acaba kendisi anlatacak mı? Yüzü düştü. Tek kaşını kaldırıp "Bir sorun mu var?" dedi
Al işte ben şimdi bu kıza nasıl kızacağım ki?
"Gittin mi Begüm Hanımlara?" deyince kaşlarını indirip "Evet ordan geliyorum" dedi.
İğnelercesine "Araf nasıl?"dedim. "Yarası derin değildi...." Dedikten sonrasını dinlemedim. Yüzünü ve tüm mimiklerini izliyordum. Onu uzun zamandır tanıyorum ve neredeyse her dakika onu takip ediyorum. Gün geçtikçe ona olan sevgim biraz daha artıyordu.
Sesimi yükselterek "Aferin. Araf seni çok beğenmiş. Artık onu yollarsın dedi. Umarım şaka yapmıştır." diye kükredim. Çevredekilerin yüzü bize dönünce ne bakıyorsunuz ayı mı oynuyor diyesim gelmişti ama konumuz şu an bu değil. Omuzları düştü sıkıntıyla EEE dedi. Ona yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattım. "Bir daha oraya gitmeyeceksin." bu cümleyi söylerken adeta ateş püskürüyordum. Ne alaka diye bir şeyler zırvalarken gözleri seyrelip geriye doğru gidince hemen beline sarıldım ve düşmesini engelledim. "Sedye getirin." diye bağırdım. Hemen kucağıma alıp içeri koştum.sedyeye bırakıp acile doğru sürdük. Kucağıma alıp yatağa yatırdıktan sonra kontrollerini yaptım o sırada hemşireye mönitörize etmesini söyledim. Sonradan aklıma gelen şeyle aç kaldığı için bayıldığını farkettim. "İntraket ver!!" diye hemşireye seslendim. Ben damar yolu açarken o da serumu hazırladı ve hemen serumu bağladı. 2-3 dakika sonra kendine gelmeye başladı. Yanına yaklaştım. Yüzünü buruşturmuş, kafasını kaldırıp etrafına bakındı.
"İyi misin Dünya?" dediğimde kafasını bana çevirip "Evet.... Sanırım..." kafasını tekrar yastığa koydu.
"Hemen yemek getirin." diye seslendim.
" Ne zaman bayıldım." dediğinde "10 dakika önce" diye cevapladım.
"Neden?" diye sorduğu sırada yemeği gelmişti deve boynuzu yatağa doğru itip "Şimdi dinlenmen lazım. Hadi yemeğini ye" dedim. Çorbadan bir kaşık alıp ağzına doğru uzattım. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu.
Çorbasını bitirince "Ben yerim" dedi.
Her ne kadar ben yediririm birtanem demek istesem de sadece "Tamam" diyebildim. Tabi o sırada ağzına bir parça ekmek vermeyi unutmadım. Her ne kadar şuan söyleyeceklerimi içimden söyleyecek olsam da bir ona da söylemek umuduyla kalbim şu cümleleri fısıldadı kulağıma; Ama seviyorum ulan ben seni çok seviyorum be..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA #Wattys2017
Novela Juvenilİki aşık erkek ve bir kız. Kız tercihini yaptı. Kızın seçtiği erkek ona bütün ömrünü vermeye hazırdı. Fakat diğer erkek onun ömrünü alacaktı. Çeşitli planlarıyla onu yok edip kızı kendine aşık etmeye çalışıyordu. Fakat bir kişi ölecekti... Araf mı...