6.BÖLÜM ~ SEÇMELER ~

1.5K 81 6
                                    

Multimedia;Eylem, Aras, Oben, Ateş

🔱

Yine okuldaki sıkıcı günlerden birini yaşarken şu sıralar hayatımdaki tek heyecanın Eylem ve Aras'ın ilişki durumu olduğunu fark ettim.

İngilizce dersinde hocanın anlatma çabaları ve sınıfın anlamama çabaları devam ederken bir de benim ingilizceyi tamamen konuşabilmem iyice sıkılmama sebep veriyordu. Tenefüsün gelmesini heyecanla beklerken kapı çaldığında ve içeriye Çisem girdiğinde herkes sustu ve kapıda gelen kişiye baktı. Çisem, "Merve Hoca, Lissandra'yı çağırıyor." dediğinde ayağa kalkarak sınıftan çıktım. Çisem'in yanından geçtikten sonra soldaki merdivenlerden bahçeye çıktım. Dans bölümüne gittikten sonra Merve Hoca'nın odasına doğru yürüdüm. Kapıyı çaldığımda gelen "Gir." sesinden sonra içeri girdim.

Beyazlarla kaplı odaya girdikten sonra "Hocam beni çağırmışsınız." dedim. Merve Hoca, "Otursana." dedikten sonra eliyle beyaz koltuğu gösterdi. Koltuğa oturduğumda "Bir problem mi var?" diye sordum. Merve Hoca, "Aslında yok. Sadece planda bir değişiklik oldu." dediğinde "Ben...Anlamıyorum. Ne değişikliği?" diye sordum.

Merve Hoca, "Lissandra..." dedikten sonra üstünde point olan kupadan bir yudum aldı. "Çisem de baş dansçı olmak istediği söyledi."

Kaşlarımı çattıktan sonra "Olmak istedi diye olacak değil ya." dedim biraz sert çıkan sesimle. Merve Hoca, "Çisem uzun süredir burada dansçı ve şimdi-" dediğinde "Tamam." diyerek sözünü kestim. "Baş dançı olabilir."

Merve Hoca, "Lissand-" diyecekken "Gerçekten önemli değil. Zaten birkaç ay sonra gideceğim. İstediğiniz gösteride Çisem'i baş dansçı yapabilirsiniz." diyerek sözünü kestim.

"İzninizle." dedikten sonra sinirle odadan çıktım. Dans bölümünden çıktıktan sonra metal merdivenleri sertçe ve hızla inerek aşağı ulaştım. Kapıdan tam çıkacakken çarptığım bedenle geriye yalpaladım. Tam düşecekken birisi beni belimden tuttuğunda kapanan gözlerimi açtım ve beni tutan kişiye baktım.

"Pardon ya," dedikten sonra ondan destek alarak doğruldum. "Önüme bakmıyordum."

Hazar, "Öne-Önemli değil." dedikten sonra, "Birşey mi oldu?" diye sordu. Başımı öne eğdikten sonra "Merve Hoca, Çisem'in baş dansçı olacağını söyledi. Ona sinirlendim biraz." dedim. Hazar, "Saçmalık!" dediğinde ona baktım. "Sen günlerdir bu gösteri için çalışıyorsun."

"Boşver ya! Pek önemsemiyordum zaten." dediğimde gözlerini devirdi. "Bu mu önemsemiyor halin?"

Güldükten sonra "Belki biraz üzüldüm." dedim. Hazar kaşlarını kaldırarak bana baktığında, "Belki birazdan fazla." dedim. Kaşlarını biraz daha kaldırdığında "Tamam bayağı üzüldüm ve sinirlendim!" diye biraz sesimi yükselttim.

Hazar, "Çisem'e değmez. Sırf senden hoşlanmadığı için böyle davranıyor." dediğinde "Aman zaten birkaç ay sonra gideceğim. Bu neyin savaşı?" dedim. Hazar duraksadıktan sonra "Gidecek misin?" diye sordu. "Evet. Yunanistan'a geri döneceğim." dediğimde kafasını öne eğdi.

Hazar, "Neyse. Sonra görüşürüz. Antrenmanım var." dedikten sonra zoraki bir şekilde tebessüm ettikten sonra yanımdan geçip binaya girdi.

Üzülmüş müydü o?

Zil çaldığında öğrenciler yavaş yavaş açık basketbol sahasına doluşmaya başladı. Yerde seken topun sesi bahçeyi sarmalarken sinirli bakışlarımı etrafta gezdiriyorum. Sarı renkli potada maç yapan iki kişi gözüme çarptığında bunun Aras ve Ateş olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Arkadaş olmalarına rağmen maç esnasında farklı kişiler gibi yarışıyorlardı.

ÖLÜMÜN TANRIÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin