Selamun aleyküm okurcuklarım. Uzun zamandır okul, sınavlar vs sebebiyle doğru düzgün bir bölüm atamadım. Öncelikle bunun için özür dilerim. Muhtemelen bir sonraki bölüm final bölümü olacak. Açıklamasını önceki bölümlerin birinde yapmıştım ama yine yapayım. Şimdi bu hikayenin kurgusu, nereye kadar gideceği ya da gidebileceği belli. Yani bu kurgudan elli altmış bölümlük bir hikaye çıkmaz. En azından ben başaramam bunu. Pek iyi bir yazar değilim, ondandır muhtemelen. Öyle orta halli, kendince kendine kaçabileceği bir kitap arayan, sorunlarından kaçıp buraya sığınan, 'yazarlık' vasfını wattpad içinde taşımaya çalışan biriyim. Yani kısaca diyorum ki bu kadar becerebiliyorum, elimden bu kadarı geliyor. Şu zamana kadar sizden hiçbir kötü yorum almamış olmak beni çok mutlu ediyor. Bunu hak etmediğimi düşünmeye başladım çünkü yaklaşık bir yıldır yoktum ve bir yılı doldurduğumuz hakkında özel bölüm atamadım. Ya da bunu kutlayamadım, kutlayamadık. Bu ıl biraz sorun yaşadım, karmaşık şeyler oldu falan. Ama o kadar yoğundum ki bir resme, şarkıya ya da kitaba sığınmama en çok ihtiyacım olduğu zaman sığınamadım. Kafamı toparlayamadım. Sizi korkutmak istemem ama böyle delirecek gibi hissettiğim zamanlar oldu. Kaçıp, sığınıp, delirmeye ramak kala gelemedim yahut gidemedim bir kitaba. Bir de bunun için özür dilerim. Konuyu buraya nasıl getirdim, bilmiyorum. Final açıklamasına döneyim. 25. bölüm benim yaklaşık iki yılım olacak. Emeğim, emeğimiz. Öyle çok da bir şey yapamadım, affedin. Ama beni şu zamana kadar hep mutlu ettiniz. Allah'ta sizden razı olsun. Yeri geldi yorumlarınız ile göklerde hissettim kedimi, yazar gibi, haddimi aşarak. Yeri geldi güldüm sizinle. Öyle çok anlatmadınız sorunlarınız ama yardımcı olmaya çalıştım. Hala daha yardımcı olmaya çalışırım, elimden geldiğince. Hak edemediğim ama hak etmek için elimden geleni yaptığım beğenileriniz için teşekkür ederim, güzel insanlar. İki ki varsınız. Biraz veda gibi oldu değil mi? Ama final bölümünde sadece finalin olmasını istediğim için yazdım bu bölüme. Şu zamana kadar yanımda, sağımda, solumda, arkamda olduğunuz ve destek çıktığınız için ne kadar teşekkür etsem az. Ayrıca teşekkür ederim bunun için. Tekrar ve tekrar iyi ki varsınız. Öyle çok çok bir okuyucu kitlem yok belki ama az da değilsiniz ve şu kızı değerli hissettiren nadir şeylerdensiniz. Eh, her güzel şeyin bir sonu varmış değil mi? Sizi çok tuttum, affola. Umarım okumuşsunuzdur. Biraz fazla gevezelik ettim sanırım ama size verdiğim değeri anlatmaya çalışıyordum. Yani en aznından denedim diyelim.İYİ OKUMLAR...
***
"Bir erkek bir kadının ya cenneti olur ya da cehennemi... Ya aşkıyla kor bir ateşte yakar ya da ona mutluluk kadehinden saadet şerbeti içirir."
-Gizem Kara
***
Ammar'dan...
Okuduklarımın şokunu atlatamamıştım. Birkaç dakika Google ile bakışmış, nefes alamamış, ne yapacağımı şaşırmış garip garip bakıyordum ekrana. Yani birçok şey ortadaydı. Bana sorarsanız olay cinayet ve annemin haberi vardı. Bu garip ama bana gerçek gelen tahminime içimde bir yerler yanıldığını söylese de arkasının boş olduğunu düşünmüyordum. Aklımda o kadar fala şey var ki delirme evresinde gibi hissediyorum. Böyle bir odaya girip boğazım yırtılırcasına bağırarak ağladıktan sonra bir köşeye sinip saçımı yolmak istiyordum. Hadi ama, bunu sinirlenince yapmayanınız yoktur değil mi? Dosyayı açmam şu an için epey zor ve tehlikeli görünüyordu, Gökhan Bey'in başına gelenlere bakılırsa içimdeki cinayet diyen tahmin şiddetini arttırarak zihnimi ele geçiriyordu. Şu an sağlıklı düşünemediğimin farkındayım. Yani sonuçta ablam öylece yatıyor, elim kolum bağlı; babamın babam olmadığını öğreniyorum, şu zamana kadar babam sandığım adamın cinayete kurban gitmiş olma tahmini oldukça yüksek ve elim kolum yine bağlı. Kısacası elim kolum bağlı ve sadece bön bön bakmakla yetiniyorum. Delirme evresinde olduğumu söylemiş miydim? Dünden beri aklımda aynı şey vardı. Her şey üst üste geliyordu. Tamam, imtihan dünyasındayız; evet. Farkındayım. Ama insanım ve her ne kadar farkında olsam da dayanma gücümün sınırları var. Sınırlarımı genişletmişti bir haftada yaşadıklarım fakat genişlemiş olan sınırlarım patlamak üzereydi. Musab'ı dün zar zor gönderdiğim odadan çıkarken gördüm. Gitti, yoğun bakım odasının saçma sapan penceresinden ablama baktı biraz. Derin bir nefes verdi. Hem omuzları hareket etti hem de henüz güneş doğmamıştı ve burası fazlasıyla sessizdi. Sonra bana doğru döndü ve yanıma yürümeye başladı. İmrenilecek güzellikteki saçları karman çorman olmuş, kan çanağı gözlerinin yanında halt etmişti ve göz altları mosmordu. Kısacası bitik görünüyordu. Benim de pek farklı göründüğüm söylenemedi sanırım. Yanıma, duvardan kayarak -yere- oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Aşeka (Askıda)
Espiritual"Tüm bulutlardan sana düştüm, gitme." *** !UYARI! *Tüm hakları saklıdır. *Benden habersiz, alıntı yapılamaz, alınamaz, kopyalanamaz. Her hangi bir yerde alıntı yapanın adı altında paylaşılamaz. Bu uyarılara uyulmaz ise, gerekilirse hakkında hukuki i...