Bölüm 17: Bıçak
Bölüm şarkısı:
-Sezen Aksu-İhanetten Geri Kalan (benden Mehmet'e gelsin o vakit, ya da Mehmet'ten Hilal'e mi? Neyse...)
-Kötü Çocuk jenerik müziği-Saklı Cennet (kavga sahnesinde bunu dinledim...)✳✳✳
"Hilal?"
Biz bitmiştik işte şimdi...
Arkamı yavaşça döndüm ve bana öfkeyle bakan Mehmet ile karşılaştım.
"Mehmet ben---"
"Sus!" Dedi beni eliyle durdurarak. "Sus , bir kelimeni dahi duymak istemiyorum! Sen nasıl bir vatanperversin ha? Yunanlılar ile sürtüşmek mi vatanperverlik!?"
Ben daha onun dediklerini hazmedemeden, Leon beni dinlemeden Mehmet'e yumruğu geçirdi.
O an durumu kavradım ve Leon'u geri çekmeye çalıştım. Ama benim gücüm, onunkinin yanında neydi ki?
"Leon dur!" Dedim ve bir an Leon bana baktı. Lakin Mehmet onun boşluğundan faydalanıp ona yumruğu geçirdi ve altta kalan taraf Leon oldu.
"Mehmet dur ne olursun!" Dedim ve bu kez çareyi Mehmet de aradım lakin ne fayda!
Etrafıma bakındım, yardımcı olabilecek bir şey...Gözüme kenardaki küçük taşı kestirdim ve o taşı aldığım gibi Yıldız ile benim odamızın camına fırlattım. Zaten bu gece beni bekleyip uyuyamayacağını tahmin edebiliyordum. Cama çıktığında bir şey dememe gerek kalmadı. Yerde boğuşan Leon ve Mehmet'i gördü, bana bekle işareti yapıp içeri girdi.
Hiçbir şey yapamıyordum, bir Leon bir Mehmet yumruk yerken elimden hiçbir şey gelmiyordu üstelik...
Beş dakika sonra abim ve Yıldız göründü. Ablam yanıma gelip bana sarılırken abim de o ikisini ayırmaya gitmişti.
"Tamam Hilal geçti, bak biz buradayız..."
"Abla ayırın onları..."
Aradan on dakika sonra Mehmet bir kez dahi yüzüme bakmadan çekip gitti, abim ise Leon ile yanıma geldi. Leon eli ile karnını tutuyordu, hemen koluna girdim ve elini çektim. Kanıyordu...
"L-leon..."
"Mehmet bıçakladı." Dedi abim ve Leon ise ekledi. "A-annemlerin bir haberi olm-olmaması gerek Hilal. Kimsenin haberinin olmaması gerek."
"Tamam Leon, geçecek..." dedim ve Yıldız'a döndüm. "Abla bizim odaya taşımamız icap gelir. "
Abim Leon'a destek verirken ben çoktan yukarıya çıkmış ve etrafı kolaçan etmiştim, kimse yoktu çok şükür ki...Abim Leon'u odama getirdi ve benim yatağıma yatırdı. Leon'un gözler kapalı değildi ama kapatmamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Gözyaşlarıma gelince, çoktan kendi kendilerini azat etmişlerdi.
Ablam ilk yardım çantasını getirdi ve elime tutuşturdu. Donmuş gibiydim, ellerim kutuyu kavramıyordu.
"Hilal lütfen kendini topla ablacım. Şu an Leon'un sana çok ihtiyacı var..."
Zorlukla bakışlarımı Leon'dan çekip ablama ve ardından da kutuya getirdim.
Leon için yapacaktım bunu...
~
"Yıldız sen şu kanlı bezleri at gel, benim Hilal ile konuşacaklarım var." Dedi abim Ali Kemal.
Zor olsa da, Leon'un bıçak yarasını temizlemiş, dikiş atmış ve sarmıştım. İşe yarayıp yaramayacağını ise bilemezdim. Artık tek yapabileceğim şey, Allah'a dua etmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun |Ateşten Gömlek| Hileon
Historical FictionDilhun: İçi kan ağlayan. Büyük bir üzüntü içinde olan. Çanakkale Savaşı'na babasının zoru ile katılan Leon ve oradaki gönüllü hemşire Hilal'in 1919 senesinde tekrar karşılaşması. Bir ihanet, bir aşk ve bir hasret. Birçok ölüm ve vahşet. Araların...