Nazlı babasıyla konuştuktan sonra şirkete uğraması gerektiğini söylemişti. Kemal Bey biraz şakacı bir şekilde imalı ses tonuyla, aslında maksadının Mazhar'ı görmesine dayandığını söyleyince, Nazlı itiraf edivermişti. Babasını eve bıraktıktan sonra arabasıyla Mazhar'ın evine doğru yol almıştı. Ah şu araba konusu da ayrı bir olaydı, neyse ki artık kimse tartışmayı gündem maddesi yapmıyordu. Gül Oya'yla aynı arabayı kullanmak çok tatlı geliyordu. Arada kıyafet ödüncü gibi arabalarını da değiştirebilirlerdi, çünkü Gül Oya'nın da arabasının rengi çok hoş bir maviydi. Tabii Gül Oya da Nazlı'nın kırmızı arabasına bakıp beğenisini dile getirmişti. Zaten Gül Oya'yla anlaşmak dünyanın en kolay meselesiydi.
Arabasını keyifle sürmeye devam ederken, aklına düşen hınzır fikirlerle birlikte otobüs durağını biraz geçip arabasını durdurdu, dörtlülerini yaktıktan sonra kemerini çözdü. Kemerini çözdükten sonra kaşlarını çattı. Şu kemerler hayat kurtarmasaydı hayatta takmazdı. Göğüslerini filan ağrıtıyordu resmen! Yan koltuğun üzerinden telefonuna uzanıp hemen rehberinden Maya ismine tıkladı. İsmi görünce gülmeden edemedi. Artık ismi değiştirip özgürce dilediğini yazabilirdi! Bunu erteleyip hemen telefonu kulağına koydu. Hat çalmaya başlayınca, arabasındaki müziğin sesini kıstı.
Telefon açılıp da "Sevgilim?" diyen Mazhar'ın sesini duymasıyla tüm vücudu resmen gevşedi Nazlı'nın.
"Ne yapıyorsun sevgilim?" derken sesi de adı kadar nazlıydı, Nazlı'nın.
Mazhar onun ses tonundaki nazlılığı fark edince hafifçe güldü. Arkasına yaslanıp "Yoğun bir tempoda çalışıyorum, sen ne yapıyorsun bakalım?" dedi. Nazlı evdeki durumu halletsin diye bu haftalıkta son iznini kullanıyordu. Şirkettekiler düğün hazırlıkları filan sansalar da durumlar içten karışıktı.
"Peki sana teklifim var. Tam iki saat sonra senin evinde buluşmaya ne dersin?"
Mazhar yamuk bir gülüşle dudaklarını kıvırdı. "Ne olacakmış bizim evde?" dedi seksi bir sesle.
"Bizim konuyu tüm çıplaklığıyla bi evirip çevirelim diyorum."
"O zaman görüşmek üzere..."
"Seni seviyorum!"
"Ben de seni seviyorum."
Telefonlarını kapattıktan sonra Nazlı kemerini yeniden takıp arabasını direkt olarak Mazhar'ın evine sürmeye başladı. Radyonun sesini daha da bir yüksek açınca bu güzel yaz gününü anlamlaştırmak için heyecanla gülümsedi.
**
Aldığı gül yapraklarını sokak kapısından başlayıp sırasıyla merdivenlerden yukarıdaki banyoya doğru serpiştirmişti Nazlı. Banyonun zeminine kırmızı gülleri biraz daha fazla serpiştirdiğinden zemin neredeyse görünmüyordu. Banyonun camından yansıyan ışık her ne kadar konseptini bozsa da aldırış etmeyecekti, şu anda moralini kimse bozamazdı. Küveti ılık suyla doldurmuştu ve kenarlarına kokulu mumlar yerleştirmişti. Bir köşesinde de Hisset şarabıyla bardakları duruyordu. Şu kokulu mumlar kesinlikle mükemmeldi. İnsanın vücudunu gevşetiyordu. Mazhar'ın gelmesine az bi zaman kala üzerindekileri çıkartıp küvetin içine girdi. Birkaç dakika içinde sokak kapısının sesini duyunca ayarladığı müziği telefonunun yardımıyla devreye sokunca beklemeye başladı.
Mazhar müziğin sesiyle gülümsedi. Yerdeki gül yapraklarına bakınca şımarık bir sırıtmaya yapraklardan oluşan yolu takip etmeye başladı. Bugünkü tempoda kaytarması ne doğruydu bilmiyordu ama... İşte Nazlı'ya dayanamıyordu!
Merdivenleri çıktıktan sonra banyonun oraya geldi. Nazlı şahane haliyle küvetin içindeydi ve kendisine enfes bir şekilde bakıyordu. Mazhar kısa bir süreliğine nefes almayı unuttu. Kapıya yaslanıp Nazlı'ya uzun uzun baktı. Nazlı onun şaşkın haline bakıp gülmeden edemedi. Kollarını küvetin kenarına koyup Mazhar'ı izledi. Daha sonra sırtını yaslayıp ayağının tekini kaldırdı. Su, Nazlı'nın ayağından güzel akarken, Mazhar bir iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
General FictionBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...